Kurtuluş Savaşında Muş | Kurtuluş Savaşı Tarihi |
Kurtuluş Savaşında Muş Paris Konferansı’na, “Milli Ermeni Heyeti” adına da bir kurul katıldı.
Konferansın 26 Şubat 1919’daki oturumunda,kurulun başkanı Bogos Nubar,daha sonra da Ermenistan’ın Taşnak Cumhuriyeti Başkanı Aharunyan isteklerini dile getirdiler.
Bu isteklerde altı vilâyeti, kilikya’yı ve Maraş Sancağı’nı içine alan bir bölgede, İtilâf devletlerinin, Amerika yada Cemiyet-i Akvam’ın kayırma ve korunması altında, bağımsız bir Ermenistan’ın kurulması gerektiği ileri sürülüyordu.
Muş, anılan bu altı vilâyetten biri olan Bitlis’in sınırları içinde kalıyordu.
Bu istekler, 29 Şubatta Londra’daki bir toplantıda da ileri sürüldü.
İngilizler Ermeni isteklerini temelde benimsemekle birlikte, kurulması istenen Ermenistan topraklarının daraltılmasını uygun buldular.
Bu toplantıda belirginleşen İngiliz görüşüne göre,Muş da içinde olmak üzere Bitlis Vilâyeti’nin Ermenilere verilmesi kabul ediliyor, ama vilâyet sınırları içindeki Siirt Sancağı Ermeni topraklarının dışında tutuluyordu.
Ancak, İtilâf devletleri arasında bu konuda bir görüş birliğine yarılamadığı için meselenin çözümü ABD Devlet Başkanı Wilson’a bırakıldı.
Ama onun da girişimleri sonuç vermedi.
Daha sonra Sovyet Ermenistan’nın kurulması, Kilikya’daki Ermenilerin de Fransızlarla birlikte Suriye ve Lübnan’a çekilmesi ile birlikte, Ermeni meselesi eski önemi kaybetti.
Milli Mücadele yıllarında, Anadolu’da milli teşkilâtlanmayı engellemeye çalışan birtakım girişimler ve bazı bölücü harekâtlar oldu.
Bunlardan biri de Varto, Bulanık ve Malazgirt’te hayli faal olan Cibranlı Aşireti’nin direnişiydi.
Bu sırada aşiretin başında Miralay Halit Bey bulunuyordu ve aşiretin Rus işgaline karşı yürüttüğü savaş sırasında kazandığı saygınlıktan önemli ölçüde yararlanıyordu.
Cibranlı Halit Bey, Varto Kazası’ndaki mahalli yönetim görevlilerini de etkisi altına almıştı ve bölgede bir Kürt beyliği kurulması için şiddetli bir çalışma yürütüyordu.
Halit Bey, konuyla ilgili çalışmaları sırasında, yanızca Cibranlı Aşireti’nin harekete geçmesini böyle bir amaca ulaşmak için yeterli olamayacağını gördüğü için, Haziran 1920 sonlarında Varto’da bir toplantı düzenlediği ve toplantıda Hormek Aşireti’nin de desteğini istedi.
Ancak, sözkonusu aşiretin ileri gelenleri kendisine karşı çıkınca, ilk önce bu aşiretin etkisini kırmayı hedefledi ve Hormek köylerine baskınlar düzenlemeye başladı.
Ancak, bu saldırılar yoğun bir direnişle karşılaşınca, bu defa da Hormeklileri Ankara Hükümeti’ne ihbar etti ve “hükümete karşı ayaklandığını” ileri sürdüğü bu aşireti bastırmak için Ankara’dan yetki istedi.
Varto mahalli idarecileri de Cibranlı Halit Bey’in yanında yeraldığı için Ankara Hükümeti uzun süre olayın gerçek yüzünü öğrenemedi.
Hattâ, Kâzım Karabekir Paşa tarafından gönderilen bir düzenli birlik Varto’ya geldi ve Halit Bey’in yanında yeralarak çatışmalara katıldı.
Olayın iki aşiret arasındaki anlaşmazlıktan başka bir şey olmadığı anlaşılıncaya kadar Hormeklilerle Kâzım Karabekir’in gönderdiği birlikler arasında yoğun çatışmalar oldu.
Neden sonra, Ağustos 1920’de, ayaklanmaya kalkışanın Hormekliler değil, Cibranlı Halit Bey, olduğu anlaşıldı.
Miralay Halit Bey, rütbesi korunarak, Erzurum’da sürekli bir göreve tayin edildi ve göz altında tutuldu
. Varto’daki olay da Hormek Aşireti önderinin adına bağlı olarak “Hallo Ayaklanması” olarak adlandırıldı.
Türk-Sovyet Antlaşmasında Muş
Muş ili, Ağustos 1920’deki Türk-Sovyet görüşmeleri sırasında bir defa daha gündeme geldi.
Görüşmelerin tamamlandığı ve artık imza aşamasına gelindiği sırada, Sovyet Dışişleri Bakanı Çiçerin yeni bir şart daha ileri sürdü ve Van, Muş ve Bitlis’in Ermenistan’a bırakılmaması durumunda antlaşmanın imzalanmayacağını duyurdu.
Bu, Ankara Hükûmeti’nin sert bir tepki göstermesine yol açtı ve Moskova’da bulunan Türk temsilcileri antlaşmayı imzalamadan geri döndü.
Kâzım Karabekir’in 1920’nin sonbahar aylarında düzenlediği Kars harekâtı ile Ermenistan-Türkiye sınırı kesin olarak çizilince, Çiçerin’in öne sürdüğü şartların gerçekleşmesinin sebebi kalmadı.
Bunun ardından, Sovyet Kızılordusu da Ermenistan’a girdi ve Ermeni Taşnak Hükümeti devrilerek, yerine bir Sovyet Hükümeti kuruldu.
16 Mart 1921’de Türk-Sovyet Antlaşması imzalandığında, Sovyetler Muş ve Bitlis’le ilgili isteklerini geri almışlardı.