Kurtuluş Savaşında Niğde | Kurtuluş Savaşı Tarihi |
Kurtuluş Savaşında Niğde Milli Mücadele yıllarında oldukça mükemmel illerdendi.
Bölge, yabancı güçlerin işgaline uğramadığı gibi, bir iki cılız gösterinin dışında, Kuva-yı Milliye benzeri güçlü bir eyleme de şahit olmamıştı.
Mütarekede durum
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi günlerinde Niğde, aynı adlı bağımsız sancağın merkeziydi. Merkez Kaza ile birlikte 7 kazası vardı.
Bunlar Aksaray, Bor ve Ulukışla ile bugün Nevşehir İli’ne bağlı olan Gülşehir (Arapsun), Nevşehir ve Ürgüp idi.
Toplam nüfusu 290.000 dolayında olan sancağın, nüfusça en büyük kazası, Merkez kaza ile Aksaray’dı. 80.000 nüfuslu Merkez kazada oldukça kalabalık bir Rum nüfus (26.000) vardı.
Müslüman nüfusun en yoğun olduğu kaza ise Aksaray (59.000) idi. I. Dünya Savaşı yıllarında, nüfus değişimini asıl olarak Ermeniler etkilediği için, 1914’teki durumu yansıtan bu sayılarda önemli bir değişiklik olmamıştı.
Anadolu’nun hemen her yerinde olduğu gibi, Niğde’de de Müslüman nüfus tarım yaparken, Rumlar ticaret ve zenaatla uğraşıyorlardı.
Küçükbaş hayvancılık da önemli bir gelir kaynağıydı ve elde edilen tiftiğin önemli bir bölümü ihracata ayrılıyordu.
İhracata konu olan öbür ürünler pamuk, afyon ve Bolkar Dağı’ndan çıkarılan gümüşlü kurşun idi. Bu ürünlerin taşınmasında daha çok Konya’dan Adana’ya uzanan ve Ulukışla’dan geçen demiryolundan yararlanılırdı.
Niğde, askeri bakımdan da 20. Kolordu’ya bağlı H.Tümen’in kontrol alanı içindeydi.
Tümenin karargâhı da Niğde’deydi.
Güney Cephesi
Mondros Mütarekesi sonrasında, ilk işgale uğrayan bölgelerin başında Adana, Maraş ve Antep geliyordu.
Bunda, Osmanlı Hükûmeti’nin buralardaki askerî güçleri geri çekmiş olmasının büyük payı vardı.
Gerek ingiiizier, gerekse Fransızlar işgal sonrasında hemen hiçbir direnişle karşılaşmamışlardı.
Bu durum bölgedeki bölücü Ermeni çetelerinin ve işgalcilerle birlikte gelen Ermeni taburlarının baskılarının artmasının da sebebi olmuştu.
4-11 Eylül 1919’da toplanan ve Milli Mücadele’nin programını belirleyen Sivas Kongresi’nin ele aldığı ilk konulardan biri bu oldu ve 11 Eylül 1919’da Güney Anadolu Bölgesi’nde asker yığınağının artırılması ve bölgenin 20. 12. 3 ve 13. kolordular arasında paylaştırılması kararlaştırıldı.
Bu düzenlemede, karargâhı Niğde’de bulunan 11. Tümen’e, Ulukışla-Pozantı hattında teşkilâtlanacak Kuva-yı Milliye çetelerini destekleme görevi verildi.
Tümenin komutanı “Ayıcı” lâkabıyla bilinen Miralay Arif Bey idi.
Aynı günlerde, Niğde’de dikkati çeken bir başka siyasi gelişme de, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Şubesi’nin kurulmasına karşı, Niğde Mutasarrıfı Cevat Bey’le sancak muhasebecisinin karşı bir tutum takınmaları idi.
Nitekim, Sivas Heyet-i Temsiliyesi Niğde’deki tümen komutanlığına bir emir göndererek, gerek mutasarrıfın, gerekse muhasebecinin etkisiz bırakılarak Sivas’a gönderilmelerini istedi.
Cavit Bey, bir süre Sivas’ta kaldıktan sonra, İstanbul Hükümeti’nce Aydın Mutasarrıflığına tayin edildi.
11.Tümen’in desteğiyle meydana getirilen ve ağırlığını Ulukışla’ya veren Kuva-yı Milliye, Adana’daki Fransız işgaline karşı zorlu bir direniş yürüttü.
Başında Tekelioğlu Sinan Bey’in bulunduğu Kuva-yı Milliye çeteleri Hacıkırı’nda, Belemedik’te ve Pozantı’da düzenledikleri baskınlarda Fransız birliklerine ağır kayıplar verdirdiler.
Sonunda, Mayıs 1920’de,Binbaşı MesnH komutasındaki Fransız birliğini Pozantı’da esir aldılar.
Pozantı zaferi, savaşın seyrini değiştiren önemli bir dönüm noktası oldu.
Mondros Mütarekesi sonunda İstanbul’da, Anadolu’da filizlenen Kuva-yı Milliye’ye açıkça karşı çıkan ve gerek itilâf devletlerince gerekse İstanbul hükümetlerince desteklenen bir çok dernek kurulmuştu.
Bunlardan biri de Müderris Mehmed Atıf Efendi’nin başkanlığını yaptığı Teali-i Islâm Cemiyeti idi.
Cemiyet, özellikle Orta Anadolu’daki dinci çevrelerden önemli bir destek görüyordu.
Teali-i İslâm Cemiyeti, I.Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Ankara’da toplandığı günlerde faaliyetlerini daha da artırdı.
Cemiyetin çeşitli şehirlerdeki şubeleri “padişahın Ankara Meclisi’ni tanımadığı ve Meclis’in meşru olmadığı” yolunda propagandalar yapıyor, camilerde toplantı ve gösteriler düzenliyorlardı.
Bu tür toplantıların yaygınlaşmaya yüz tuttuğu şehirlerden biri de Niğde idi.
Cemiyetin Niğde’deki idarecileri Büyük Millet Meclisi’ne ve Mustafa Kemal’e açıkça karşı çıkıyorlardı.
Niğde’deki olayların mahallî ayaklanma derecesine gelmesi üzerine, Ankara Hükümeti Niğde’deki 11. tümen komutanlığına bir emir göndererek, cemiyetin çalışmalarının yasaklanmasını ve Kuva-yı Milliye benzeri propaganda yapanların tutuklanmasını istedi.
Bu emrin yerine getirilmesinden sonra olaylar yatıştı ve o günden sonra Niğde’de Kuva-yı Milliye’ye zarar verecek herhangi bir gelişme olmadı.