Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Kurtuluş Savaşında Samsun | Kurtuluş Savaşı Tarihi |

Kurtuluş Savaşında Samsun bölgede bağımsız bir Rum devleti kurmaya çalışan ayrılıkçı Pontus çeteleri Samsun ve kazalarında oldukça faaliyet göstermişlerdir.

Mütarekede Durum

30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi günlerinde, Samsun bağımsız Canik Sancağı’nın merkez kazasıydı.

Sancağın Samsun dışında beş kazası daha vardı.

Bafra, Çarşamba, Terme, Ünye (bugün Ordu’ya bağlı) ve Fatsa (bugün Ordu’ya bağlı).

Kurtuluş Savaşında Samsunda Ne Oldu

Bugün Samsun’un ilçelerinden olan Kavak ile Alaçam o dönemde Samsun ve Bafra kazalarının birer nahiyesi durumunda idiler.

Samsun’un bugünkü ilçeleri Ladik, Havza ve Vezir köprü (Köprü) ise o dönemde Sivas Vilayeti’nin Amasya Sancağı’nın kazaları idiler.

Canik Sancağı’nın 300.000 dolayında nüfusu vardı.

Bunun yanısıra yarısını Rumlar teşkil ediyordu.

Sancağın merkezinin Samsun olduğu halde Bafra ve Çarşamba kazaları, nüfusça Samsun’dan daha kalabalıktı.

Samsun nüfusunun bir başka özelliği de kazadaki Rumların Müslüman nüfustan sayıca daha kalabalık olmasıydı.

Samsun, o dönemde Karadeniz’in en önemli ihracat limanlarından biriydi.

Bölge halkının başlıca geçim kaynağı olan tütün, bu limandan Karadeniz’in kuzey kıyılarına satılır, bir bölümü de İstanbul’a gönderilirdi.

Orta Anadolu’nun başlıca ürünü olan buğday ve öbür tahıllar da yine bu iskeleye getirilirdi.

Samsun bölgesi Mondros Mütarekesi günlerinde askerî bakımdan 15. Tümen’in kontroluna verilmişti.

Batum’dan getirilen bu tümen, bölgedeki bölücü Pontus çetelerinin faaliyetlerini kontrolle görevlendirilmişti.

Rum Pontus Cemiyeti’nin Faaliyetleri XIX.yy.ın sonlarında, Osmanlı Devleti yeni bir siyasi durumla karşı karşıya kaldı.

Bu, o güne kadar Osmanlı buyruğu altında yaşayan çeşitli toplulukların bağımsızlık yolunda harekete geçmesiydi.

Aynı dönemde, Osmanlı Devleti “93 Harbi” (1877-1878) ile Rusya karşısında ağır bir yenilgiye uğramış, öte yandan Avrupa devletlerinden aldığı yüklü borçların faizlerini bile ödeyemeyecek duruma düşmüş ve alacakların toplama hakkını Düyun-u Umumiye adlı uluslararası vasıflı bir teşkilâta bırakmıştı.

Bütün bunlar, devletin içine düştüğü güçsüz durumu açıkça belgeleyen gelişmelerdi.

Bu durum bölücü faaliyetlerin daha bir hız kazanmasına yol açmıştı.

Bunda, Avrupa’da XIX. yy. boyunca gelişen millî liberal akımın, Osmanlı topraklarına da ulaşması kadar, Avrupa devletlerinin bu toprakları paylaşmak amacıyla yürüttükleri politikanın da payı vardı.

XX.yy. başlarında bölücü faaliyetler Anadolu topraklarına da yayıldı.

Bu dönemde bağımsız bir devlet kurmak amacıyla harekete geçen gruplardan biri de Doğu Karadeniz’deki bölücü Rumlardı.

1904’te, Merzifon’daki Amerikan Koleji’nde Pontus Rum Cemiyeti adı altında bir teşkilât kurulmuş ve hızla çevreye yayılmıştı.

Pontus-Rum Cemiyeti’nin ilk şubelerinden biri de Samsun’da kurulmuştu.

Pontusçular, kurmayı planladıkları devletin merkezi için Samsun’u düşünüyor, bu amaçla şehre büyük önem veriyorlardı.

Bir yandan Merzifon’daki kolejin müdürü Mr. White öte yandan İnebolu’daki bölücü Rum teşkilâtının lideri Rahip Kleatyos, bütün çalışmalarını Samsun’da hızlandırmıştı.

1908’de Samsun’da üç bölücü Rum teşkilât daha kuruldu.

Bunlardan biri Rum Teceddüt ve ihya Cemiyeti idi. İkinci ve daha önemli teşkilât ise Rum Müdafaa-i Meşruta Cemiyeti idi.

Silâhlı direnişi temel alan bu teşkilâtın tüzüğünün 14. maddesi, “20 yaşından büyük her üyenin silâhlandırılmasıı” bildiriyordu.

Teşkilâtın, Rum Musiki Kulübü, Rum idman Kulübü ve Rum Maarif Kulübü gibi yan kurulları vardı ve bu kurullar aracılığıyla yaygın bir çevrede faaliyet kazanmayı başarmıştı.

Kısa sürede 14 şube açan Müdafaa-i Meşruta Cemiyeti’nin 4 şubesi de Çarşamba, Bafra, Havza ve Kavak’taydı.

Bunların dışında Avrupa ülkeleriyle ilişkileri yürütmek ve maddî yardım sağlamak amacıyla, Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti adı altında bir başka teşkilât daha kurulmuştu.

I.Dünya Savaşı yıllarında, İtilâf devletlerinin açık desteğini kazanan bölücü Rumlar çalışmalarını daha da yaygınlaştırdılar. Bu dönemde, Çarlık Rusyası Samsun bölgesine büyük çapta silâh çıkardı ve bölücü çeteleri silâhlandırdı.

Ingilizler ise Mondros Mütarekesi’nin hemen ardından yalnızca Samsun Rumlarına 10.000 tüfek dağıttılar.

Mondros Mütarekesi’nin hükümlerinden biri, “İtilâf devletlerinin, Osmanlı jandarmasının güvenliği sağlayamadığı bölgelere asker çıkarmasını” tavsiye ediyordu, itilâf devletleri, bu hükme dayanarak, pek çok: bölgede olduğu gibi,Doğu Karadeniz’de de huzursuzluktan ümitlendiler.

Amaçları, Rum çetelerini kışkırtarak kargaşa çıkarmak, sonra da “güvenlik sağlanamıyor” gerekçesiyle duruma müdahale etmekti.

Mart 1919’dan sonra, Rum çeteleriyle Müslüman halk arasında patlak veren çatışmaları sık sık gündeme getirmeye ve müdahale tehdidinde bulunmaya başladılar.

Nitekim bu gelişme Mustafa Kemal’in III.Ordu Müfettişi sıfatıyla Anadolu’ya gönderilmesi için de resmi gerekçe meydana getirdi.

İstanbul Hükümeti’nin Mustafa Kemal’e verdiği görev, Doğu Anadolu’da şiddetlenme eğilimi gösteren huzursuzluğu önlemekti.

Rum Metropolitinin Faaliyeti Mütareke sonrasında Samsun bölgesinde patlak veren bölücü faaliyetlerini Rum Metropoliti Yermanos yönetiyordu.

Samsun Reji Fabrikası Müdürü Tokamanidis ise askeri idareci durumundaydı.

Bölgedeki Rum Pontus çetecilerinin sayısı “göçmen” adı altında Karadeniz’e çıkarılanlarla birlikte 25.000’i buldu.

Bu çeteler, 1920 sonlarına kadar, Samsun Merkez kazaya bağlı köylerde 500 dolayında kundaklama, öldürme ve yaralama eylemi düzenlediler. Güney, Bilarca ve Duayeri köylerinde giriştikleri toplu kırımlarda da 45 kişiyi öldürdüler.

Çarşamba ve Terme’de ise bölücü Rumlar ve Ermeniler birlikte hareket ettiler.

Buralarda 400’e yakın ev ile çiftlik kundaklandı, yüzlercesi de soyuldu.

Kalabalık bir Rum çetesi de Köprü Kazası’nın iki köyünde toplu kırıma girişti ve buralardaki saldırı 71 köylünün ölümüyle sonuçlandı.

I.Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanmasından sonra kurulan hükümet, aynı yılın sonlarında Pontus çetelerine kesin bir darbe indirmeyi kararlaştırdı.

9 Aralık 1920’de bu amaçla meydana getirilen Merkez Ordusu,1921 başlarında Amasya-Merzifon merkezli bir bastırma harekâtına girişti.

Yunan donanmasının 3 Haziran 1921’de İnebolu’yu bombalamasından ve çıkartma hazırlıklarına başlamasınan sonra, bu harekât daha da hızlandırıldı ve 1923 başlarına kadar aralıklı olarak sürdürüldü.

Yoğun çarpışmalardan sonra Rum Pontus çetelerinin faaliyetlerine son verildi.

Bu arada, Karadeniz’deki çok sayıda Rum da gemilere bindirilerek Yunanistan’a göç ettirildi.

Mustafa Kemal Samsun’da Başta Samsun bölgesi olmak üzere, hemen bütün Orta ve Doğu Karadeniz’e yayılan Pontus faaliyetleri ve ouna cevap veren Topal Osman çetesi baskınları, bölgedeki ortamı gerginleştirince, İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe Babıali Hükümeti’ne bir nota vererek tedbir alınmasını istedi, bu yapılmazsa tedbirin kendilerince alınacağını duyurdu.

Bu notayla telaşa düşen hükümet, bölgede duruma hakim olacak güçte bir komuta nın varlığına ihtiyaç duydu ve bu amaçla Mustafa Kemal’e başvuruldu.

Bu sırada İstanbul’da bulunan Mustafa Kemal de, yüksek mevkideki adamlarımızla görüşmeler yapıyor ve Anadolu’da bir göreve tayin edilmesini sağlamaya çalışıyordu.

Bu sebeple hükümetin bu isteğini olumlu karşıladı ve geniş yetkilerle, IX. Ordu (daha sonra III. Ordu oldu) Müfettişliği’ne tayin edildi.

Mustafa Kemal böylece, Trabzon, Erzurum, Sivas ve Van vilayetleriyle Erzincan ve Canik bağımsız sancaklarını ihtiva eden bir bölgenin en yüksek mülki ve askerî amiri durumuna geliyordu.

Ayrıca çevredeki vilayetler ve bağımsız sancaklar da, Mustafa Kemal’in göreviyle ilgili emirlerine uyacaklardı.

14 Mayıs 1919’da Sadrazam Damad Ferit Paşa ile son bir görüşme yapan Mustafa Kemal, 16 Mayısta 18 yakın arkadaşıyla birlikte, Samsun’a doğru yola çıktı.

Mustafa Kemal’in Anadolu yolculuğuna başladığı sıralarda bazı önemli siyasi gelişmeler oldu.

Yunanlılar 15 Mayısta İzmir’e asker çıkardılar.

Bu arada Ingilizler de 17 Mayısta Samsun’a bir müfreze asker çıkararak halka gözdağı verdiler.

Kısaca, Mustafa Kemal 19 Mayıs 1Q19’da Samsun’a vardığında, Anadolu’da büyük bir gerginlik ve heyecan yaşanıyordu.

O günlerin IX. Ordu Müfettişi, Anadolu’ya ait ilk görüşlerini Söylev’de şöyle dile getirir:

“1919 yılı Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım.

Genel durum ve görünüş:Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu topluluk Genel Savaş’ta yenilmiş, Osmanlı ordusu her yanda zedelenmiş, şartları ağır bir Ateşkes Antlaşması imzalanmış.

Büyük savaşın uzun yılları boyunca, ulus yorgun ve yoksul bir durumda.

Milleti ve yurdu genel savaşa sürükleyenler, kendi başlarının kaygısına düşerek yurttan kaçmışlar.

Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta.

İtilâf devletleri, Ateşkes Antlaşması hükümlerine uymaya gerek görmüyorlar.

Birer uydurma sebeple İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul’da.

Adana ili’ne Fransızlar, Urfa, Maraş, Antep’e ingilizler girmişler, Antalya ile Konya’da Italyan birlikleri, Merzifon’la Samsun’da Ingiliz askerleri bulunuyor.

Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz kıyılarında kurulan ve İstanbul’daki merkeze bağlı Pontus Cemiyeti kolaylıkla ve başarıyla çalışıyor.”

İstihbarat Ağı

Mustafa Kemal’in Samsun’a indiği günlerde İngilizler bölgede oldukça önemli bir askeri güç bulunduruyorlar.

Askerlerinin bir bölümünü Mütareke hükümlerine aykırı olarak ya da bu hükümlerdeki boşluklardan yararlanarak iç bölgelere kadar göndermişlerdi.

Ayrıca,sık sayılabilecek bir istihbarat ağı kurmuşlardı.

Mustafa Kemal,Samsun’a çıkışının ikinci gününde Harbiye Nezareti’ni bu konuda uyararak,İtilâf yüksek komiserleri nezdinde duruma müdahale edilmesini ve bu tür teşebbüslerin önlenmesini istedi.

Öte yandan, gerek sadrazamlık makamıyla, gerekse Anadolu’daki mülki ve askeri idarecilerle yoğun görüşmeler yaparak, yerinde alınabilecek tedbirler konusunda adımlar attı.

21 Mayısta Harbiye Nezareti’ne bir rapor gönderen Mustafa Kemal, Samsun ve dolaylarında kırk kadar bölücü Rum çetesi bulunduğunu, Müslüman halkın kaygı ve korku içinde yaşadığını, Rum çetelerine karşı bir tedbir olmak üzere kimi Laz çetelerini para karşılığında bölgeye getirtip, can ve malını onlar aracılığıyla korumaya çalıştığını belirtti.

Sözkonusu çetelerden biri Giresun bölgesinde üslenmekle birlikte, Karadeniz’in hemen her yanında baskınlar düzenleyen, Rum ayrılıkçı çetelerini sık sık zor durumda bırakan Topal Osman çetesiydi.

Nitekim Mustafa Kemal’in Samsun bölgesinde görüştüğü ilk kişilerden biri de o oldu.

Mustafa Kemal Samsun’da uzun süre kalamadı.

Bir yandan Pontus çeteleri, öbür yandan İngiliz müfrezeleri şehirde kol geziyordu. Ingiliz Haberalma Servisi’nin görevlileri de kendisini sıkça gözetim altında tutuyorlardı.

Bu sebeple Harbiye Nezareti’ne bir tel çekerek karargâhını güvensizliğin daha yoğun olduğu bölgeleri denetlemek amacıyla Havza’ya taşıyacağını bildirdi.

Mustafa Kemal,Havza’da oldukça sıcak karşılandı.

Bölgenin ileri gelenleri kendisini ziyaret ederek ülkenin içinde bulunduğu durum üstüne açıklayıcı bilgi edinmeye çalıştılar ve kendilerine yol göstermesini istediler.

Birkaç toplantı boyunca süren bu görüşmelerin ardından, kasabada kısa süre önce başlayan Yunan işgalini kınayan bir miting düzenlendi.

Bu arada Havza silâh deposundaki cephane ve silâhlar, Ingiliz askerlerinin eline geçmesin diye evlere ve dükkânlara taşındı.

Bu arada bölgedeki bütün askeri yöneticilere haber salan Mustafa Kemal,cephanenin korunması konusunda Havza örneğinin takip edilmesini istedi.

Ankara’da bulunan Ali Fuat (Cebesoy) Paşa’ya da bir telgraf çekerek, kendisini Havza’da beklediğini duyurdu.

Ancak,Ali Fuat Paşa beklediği süre içinde Havza’ya ulaşamayınca kasabayı terk ederek Amasya’ya doğru yola çıktı.

Ali Fuat Paşa ve İstanbul Meclis-i Mebusam’ndan gelen Hüseyin Rauf (Orbay) Bey kendisiyle ancak Amasya’da buluşabildiler.

Samsun’da Uyanış Mitingi

Temmuz ve Eylül 1919’da toplanan Erzurum ve Sivas kongreleri, Anadolu’nun hemen her bölgesinde canlı bir direniş havası yarattı.

Sivas Kongresi’nde meydana getirilen Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, pek çok şehirde şubeler açtı.

Bu teşkilâtlardan biri de Samsun idi.

Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Samsun Şubesi’nin kuruluşuna Ticaret Odası Başkatibi Şükrü Bey, Hacı ömerzade Hasan Umut Bey, Hacıhayrullahzade Ömer Bey, Öğretmen Adil Bey ve Boşnakzade Süleyman Bey önderlik ettiler.

Teşkilâtın ilk başkanlığına Sivas Kongresi’ne de katılan Süleyman Bey seçildi.

Yönetim kurulunda, yukarda adı geçen üyelerin yanısıra, Nemlizade Şeref Bey, Ethem Veysi Bey, Islambeyzade Faruk Bey, Osman Tobruk Bey ve Hayrettin Nadi Bey de vardı.

Teşkilât idarecileri genel olarak, Boşnakzade Süleyman Bey’in evinde toplanıyor, teşkilâtın Ankara’daki merkezinden gelen gizli yazı ve emirleri Sadi Tekkesi’nde toplanan bölge ileri gelenlerine duyuruyorlardı.

Başta Mutasarrıf Cevdet Bey, Kadı Nevzat Efendi ve Belediye Reisi Ali Rıza Bey’in karşı tutumları sebebiyle teşkilât uzun süre gizli bir çalışma yürütmek zorunda kaldı.

Bununla birlikte, Samsun Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti,kısa bir süre önce Fransız kontrolüne giren Maraş’taki işgali ve zulmü kınamak amacıyla bir miting düzenledi.

Halk, 1 Şubat 1920’de düzenlenen ve Uyanış Mitingi adı verilen bu mitinge faal bir şekilde katıldı.

Şehirdeki bütün dükkân ve ticarethaneler kapatılarak protesto edildi.

Belediye önünde yapılan konuşmalarda, ülkenin içinde bulunduğu kötü şartlar dile getirildi ve İtilâf yüksek komiserleri nezdinde olayın kınanması kararlaştırıldı.

Mutasarrıfın Samsun’u Terketmesi

Samsun Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin başkanlığında bir de Kuva-yı Milliye teşkilâtlanması meydana getirildi. Bu silâhlı teşkilâta Oflu Molla Ahmet, Samsunlu İbrahim, Rizeli Abdülkadir ve Sürmeneli Yusuf Çavuş gibi Kuva-yı Milliyeciler önderlik ediyordu.

I.Damad Ferit Paşa Hükûmeti’nin, Anadolu hareketinin baskısıyla Ekim 1919’da istifa etmesinden sonra kurulan Ali Rıza Paşa Hükûmeti’nin yaptığı ilk işlerden biri, Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın toplantıya çağrılacağını duyurmak oldu.

Nitekim, Kasım 1919 içinde seçimler yapıldı ve Meclis-i Mebusan 12 Ocak 1920’de toplandı.

Ancak, bu meclis uzun süre çalışamadı ve itilâf askerlerinin İstanbul’u işgal etmesinden sonra, 18 Mart 1920’de çalışmalarına son verdi.

Bunun üzerine, Sivas Kongresi’nin aldığı kararın her türlü şart altında uygulanmasını sağlamak amacıyla Ankara’da yeni bir meclisin toplanması kararlaştırıldı ve bu meclise katılacak üyelerin seçimine başlandı.

Ankara’daki meclise katılacak Samsun üyelerinin seçimi, Kuva-yı Milliye’ye karşı öteden beri karşı bir tutum takınan Mutasarrıf Cevdet Bey’in engellemesiyle karşılaştı.

Belediye reisi ile Kadı Nevzat Efendi’nin de desteğini alan Cevdet Bey, ikinci seçmenlerin toplanmasına ve seçimin yapılmasına karşı çıkıyordu.

Ne var ki, tam da bu günlerde ingilizler Samsun a asker çıkararak cephaneliklere ve topların kamalarına el koydular.

Bu olay, mutasarrıfın bölgedeki faaliyetini de sona erdiren heyecanlı bir kamuoyu yarattı ve Mutasarrıf Cevdet Bey, baskılara dayanamayarak Samsun’u terketmek zorunda kaldı.

Belediye Reisi Ali Rıza Bey ise, seçimlerin kendi makamında yapılmasına bile karşı çıkamadı.

Boşalan Samsun Mutasarrıflığına vekaleten Miralay İsmail Hakkı Bey getirildi.

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Samsun Şubesi yöneticileri, daha rahat bir çalışma imkânına sahip oldular.

Siirt, Milli Mücadele yıllarında Bitlis Vilâyeti’ne bağlı bir sancaktı.

Sancağın, merkez kaza dışında 5 kazası vardı: Pervari, Garzan, Eruh, Şirvan ve Şırnak.

Sancağın en kalabalık kazası Siirt merkez kaza idi.

Bununla birlikte, Siirt’in nüfusunda 1890’lardan sonra hızlı bir düşüş olmuş ve bu düşme I.Dünya Savaşı içinde de sürmüştü.

Bu gelişmeye, savaş içinde Rus işgalinin yarattığı göçler ve Ermenilerin savaş bölgelerinden uzaklaştırılması yolaçmıştı.

Siirt, bir İngiliz birliğinin halka gözdağı vermek amacıyla bölgeye gelmesi ve birkaç gün içinde çekilmesi olayı dışında, yabancı güçlerin işgaline uğramadı.

Bununla birlikte, Siirtliler işgale karşı başlayan direnişe katılmaktan geri durmadılar.

Nitekim, Kuva-yı Milliye hareketinin esasını meydana getiren Erzurum Kongresi’ne Siirt adına iki delege katıldı: Hacı Hafız Efendi ve Cemil (Aydın) Bey.

Öte yandan, Sivas Kogresi öncesinde kurulan Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Siirt’te de şubesi bulunuyordu Bu teşkilâtın kurucuları arasında Halil Hulki (Aydın) Bey, Ömer (Atalay) Bey, Belediye Başkanı Hamid Bey, Hamza Hilmi Bey, Bekir Sıtkı (Baykal) Bey ve Abdülkerim (Nakiboğlu) Bey gibi tanınmış kişiler vardı.

Halil Hulki Bey, 12 Ocak 1920’de toplanan Dürdüncü Dönem Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda Siirt’i temsil etti.

Kurtuluş Savaşında Samsun

Kurtuluş Savaşında Samsun

Bir yanıt yazın