Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Genel

Kurucu Meclis Nedir,Görev ve Yetkileri | Siyaset |

Kurucu Meclis Nedir,yeni bir anayasa hazırlamak için oluşturulan bir kuruldur.

Kurucu Meclis Nedir
Kurucu Meclis ,yeni bir anayasa hazırlamak için oluşturulan bir kuruldur. Kurucu meclis anayasada istediği değişikliği yapabilir onu sınırlayacak hiçbir güç bulunmamaktadır.

Kurucu meclis anayasada istediği değişikliği yapabilir onu sınırlayacak hiçbir güç bulunmamaktadır.

Kurucu Meclis Nasıl Oluşur

Genelde askeri darbeler sonrası oluşturulan kurucu meclisin görevi yönetimin sivil kişilere verilmesine kadar devam eder.

Kurucu meclisin başkanı aynı zamanda devlet başkanı sıfatını haizdir.

Daha sonra gelecek sivil yönetim anayasada değişiklik yapmak isterse kurucu meclisin anayasaya koyduğu kurallara bağlı kalmak zorundadır ve ancak onların çizdiği sınırlar dahilinde değişiklik yapabilir.

Kurucu meclis, devletin çatısını kuran ve siyasi rejimini tespit ederek kişi ve vatandaş hak ve görevlerini düzenleyen anayasaların çoğu, bugün özel bir organ tarafından yapılır.

Kurucu Meclis Görev ve Yetkileri Nelerdir

Bu kurucu organ, siyasi tarih içinde görüldüğü gibi, bir hükümdar, bir diktatör, bir meclis veya bu organların hazırladığı tasarıyı kabul iradesiyle oluşturan bir millet olabilir.

Kurucu organa, genellikle, «kurucu iktidar» adı verilir.

Kurucu meclis kavramı, daha geniş olan bu kurucu iktidar kavramı içinde yer alır.

Gerçekten, 1876 Kanunu Esasisinde olduğu gibi bir hükümdar veya bazı devletlerde örnekleri görüldüğü gibi bir ihtilâl sonrası diktatörlüğü de, kurucu meclis gibi bir kurucu organ niteliğindedir.

Ancak, kurucu meclis, öteki kurucu organlardan farklıdır.

Bu meclisin özel bir görevi vardır.

Sürekli faaliyet göstermez, fonksiyonu sona erince dağılır.

Bu bakımdan 1789 İhtilâlinden sonra Fransa’da veya Amerika Birleşik devletlerinde görülen örneklerle, 1961 Türk anayasasını hazırlayan Kurucu meclis, öteki kurucu organlardan farklı niteliktedir.

Kurucu organların ve bu arada kurucu meclislerin aralarında da bazı ayrımlar yapılabilir, önce, kurucu organları, anayasayı değiştirici organlarla karıştırmamak gerekir.

Çünkü anayasayı değiştirici organlar, kurucu bir iktidar olabileceği gibi normal bir yasama organı da olabilir.

Bu mesele, anayasaların katılığı veya yumuşaklığıyla ilgilidir ve değişik düzeyde bir konudur.

Ayrıca, kurucu organların bazıları asli, bazıları ise ikinci derecede organlardır.

Gerçekten bazı durumlarda, bir devletin siyasi rejimi ve düzeni, bir felsefeye dayanılarak kurulur.

Bazen de, daha önce anahatları çizilmiş, siyasi rejimin karakteri ve devlet şekli belirlenmiş olduğundan, kuruluş ikinci derecede hususlara ilişkin olur.

Meselâ 1961 Anayasası, 1924 Anayasasıyla çizilen anahatlara ve devlet şekline bağlı kalınarak, ikinci tipte bir kurucu organın elinde hazırlandı.

Kurucu iktidarın yetkileri, bu iktidar asli bir kurucu organ niteliğindeyse, çok daha geniştir.

Ancak bu genişliği sınırsız ve mutlak bir yetki alanı saymak da yanlış olur.

Kurucu organ da, asli bile olsa çağının ve içinde bulunduğu sosyal ortamın şart ve değerleriyle bağdaşmayacak sistem ve usuller koyamaz

Anayasaların kurucu meclis tarafından hazırlanması ile herhangi bir yasama meclisi tarafından hazırlanması arasında, toplum psikolojisi bakımından önemli farklar vardır.

Çünkü kurucu meclisçe hazırlanan anayasa halkın gözünde, özellikle siyasi parti çekişme ve oyunlarının etkisi altında kalabilecek normal yasama meclisinin yapacağı anayasadan daha kuvvetli ve nesnel nitelikte olur.

Ayrıca, kurucu meclis, aslında sırf anayasayı hazırlamak için meydana geldiğinden, bu meclisi seçmenler seçiyorlarsa, bunlar meclisin hangi amaçla meydana geleceğini bildikleri ve görevi bitince dağılacağından da emin oldukları için, amaca daha uygun olarak hizmet edecek kişiler lehinde oy kullanırlar.

Kurucu organların ortaya çıkışı genellikle iki şekilde olur

1. yeni bir devletin doğuşu veya bir savaş yahut ihtilâl sonucu, mevcut anayasa teşkilât ve kurumlarıyla tarihe karışır.

2. mevcut anayasanın temel ilkeleri korunmakla birlikte, bazı yeni kurumlara ve düzenlemelere ihtiyaç duyulur.

Bu son durum, 27 Mayıs 1960 devriminden sonra hazırlanan 1961 Anayasası örneğinde olduğu gibi bir ihtilâl sonucu da ortaya çıkabilir veya herhangi bir ihtilâl olmadan, normal hukuki düzen içinde, yine yürürlükte olan anayasa gereği olarak bazı değişikliklerin yapılabilmesi amacıyla de olabilir.

Çünkü, katı anayasaların bir hükmü de, kural olarak, hazırlanışı gibi değiştirilmesinin de kurucu bir organ tarafından gerçekleştirilmesi zorunluğudur.

Önemli olan, anayasayı değiştiren değil, hazırlayan ve bazen tek başına bazen de halkoyu sonucu halkın iradesiyle anayasayı yapan kurucu meclistir.

Türk siyasî tarihinde, yapılan ve yürürlüğe konan anayasalardan yalnız 1961 Anayasası bir kurucu meclis’in eseridir.

Bununla birlikte daha önce yapılmış bulunan anayasalar üstünde de durmak gerekir.

1876 Kanunu Esasisi, bir komisyon tarafından hazırlandı ve padişah Abdülhamid II’nin iradesiyle oluştu.

Padişah, bir kurucu organ veya iktidardı; fakat Kanunu Esasi, bir kurucu meclisin eseri değildi.

İkinci Meşrutiyette, ilk Kanunu Esasi, önemli birçok değişikliğe uğradı; âdeta baştan yapıldı.

Ancak bu değişikliği yapan da 1909 Meclisi Mebusanı, yani normal yasama organıydı.

Asıl üstünde durulabilecek anayasa, 1921 tarihli olanıdır.

Bu Anayasa, Osmanlı Meclisi Mebusanına karşılık bir kurucu meclis niteliğinde sayılabilecek olan ilk Büyük Millet meclisince hazırlandı ve yürürlüğe konuldu.

Ancak bu meclis de sırf anayasayı yapmak için toplanmamış, Kurtuluş savaşı sonunda yeni cumhuriyet kuruluncaya kadar görev yapmış bulunduğundan, «geçici» olma niteliğinden yoksundu.

Bu sebeple de gerçek anlamda bir kurucu meclis sayılamaz.

1924 Anayasasını hazırlayan Büyük Millet meclisi, yeni bir devlet kurduğu için asli bir kurucu organ sayılabilir; fakat teknik anlamda bir kurucu meclis değildir.

Çünkü sırf bu iş için toplanmamış ve görevine devam ederek anayasa değişikliklerini de içine alan yasama fonksiyonunu yerine getirmiştir.

27 Mayıs 1960 darbesinden 1961 Anayasasının yürürlüğe girdiği tarihe kadar uygulanan geçiş dönemi anayasası da, bir kurucu organ olarak Milli Birlik komitesinin iradesinin sonucudur.

Bu kurucu organ, kurucu meclis değildir.

Fakat daha sonra kurulan ve 1961 Anayasasını hazırlayacak olan kurucu meclisin bir parçası durumundadır.

Gerçekten, «1924 Tarih ve 491 Sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanununun Bazı Hükümlerinin Kaldırılması ve Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında kanun», bir geçici anayasa niteliğindedir.

Ancak bu anayasayı yapan Milli Birlik komitesi, daha sonraki 1961 Anayasasının Kurucu meclisi içinde yer aldı.

Bir yanıt yazın