Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Mehterhane Nedir,Ne Zaman Kuruldu | Osmanlı Tarihi |

Mehterhane Nedir,Zurna, nakkare, nefir, zil, davul ve kösten kurulu askerî mızıka takımı (padişahlara ait olanlarına mehterhanei hakam veya mehterhanei hümayun denirdi).

Mehterhane, İslâm devletlerinde, Türklerde, Selçuklular ve Osmanlılarda hâkimiyet sembolü sayılmıştır.

Mehterhane Ne Zaman Kuruldu

Selçuklu hükümdarı Gıyaseddin Mesud II’nin Osman Gazi’ye Söğüt ve çevresinin uç beyliğini veren fermanıyla birlikte gönderdiği tuğ, alem, tabi ve nakkare, Osmanlı devletinde mehterhanenin kuruluşuna başlangıç oldu (1284).

Gıyaseddin’in gönderdiği armağanların bir ikindi vakti geldiği.

Osman Gazi’nin ayağa kalkarak nevbet çaldırdığı kabul edilir.

Mehmed II devrine kadar mehterhane çalarken padişahların ayağa kalkarak dinlemesi geleneği devam etti.

Osmanlıda Mehterhane Nedir

Fatih devrindeki Mehterhanede 9 zilzen (zil çalan). 9 nakkarezen (küçük bir çeşit davul çalan), 9 boruzen (boru çalan), 9 zurnazen (zurna çalan), 9 tabizen (davul çalan), 9 çavuş ve 1 içoğlan başı yer alıyordu.

Çavuşların elinde çevgân (çatal uçlu değnek) vardı. 64 Kişilik mehterhane takımına «9 kat mehter» adı veriliyordu.

Mehterhanenin birinci zabiti mehterbaşı ağa idi: zurna çalardı.

İkinci zabit, baş mehterbaşı adı verilen tabizen başı idi.

Mehterhane sarayda her ikindi vakti çalardı.

Vezir dairelerinde de mehterhane vardı.

Vezir mehterhaneleri her gün ikindi ve yatsı namazları kılındıktan sonra iki defa çalardı.

Mehterhan çalarken ikindi ezanından önce içoğlan başçavuşu veya onun yerini tutan bir görevlinin çağrısı üzerine mehterbaşı ağa, vezirin veya yeniçeri ağasının arz odası önüne gelirdi.

Burada vezire veya yeniçeri ağasına dilekçe vermek isteyenlerin dilekçeleri alınırdı.

Mehterhane ve Mehter Takımı

Dar ha sonra Mehterhane, daire şeklinde dizilerek çalmaya başlardı: borazan, davul, zurna, zil çalanlar ayakta durur, nakkarezenler bağdaş kurarak otururdu.

Mehterbaşı, halkanın ortasında durur, mehter duası ile törene son verilirdi.

Mehterhane başçavuşu sarı entari, yeşil sarıklı kavuk, sarı mest giyer, sarı kemer takar ve hançer taşırdı.

Zumazenlerin başı olan mehterbaşı ağa, Mehterhane takımının da başı idi; al veya çuha biniş;al destarlı kavuk, al çuha çakşır, sarı mest giyerdi.

Takımın ikinci zabiti olan başmehter ağa, zilzen başı, borazan başı, nakkarezen başı da aynı şekilde giyinirdi, Zilzenler, boruzenler, nakkarezenler mor. lacivert veya siyah çuhadan biniş, al çuha veya bez çakşır, al mest, yeşil destarlı kavuk giyerdi.Mehterhane.

Mahmud II tarafından yeniçeri teşkilâtıyla birlikte kaldırıldı (1826);yerine batı ülkelerindeki bandolar örnek tutularak Muzikayı Hümayun kuruldu.

Mehterhanei Hayme’de oba, otağ ve çeşitli çadırlar dikilir ve tamir edilirdi.

Binişi hümayun sayebanları (bir yere gittiği sırada padişahın başına tutulan şemsiye), perde, nihali (sofra), makat (minder) gibi döşemeler de Mehterhanei Hayme tarafından yapılırdı.

Mehterhanede saray, kasır, dairei hümayun ve obaların yedek döşemeleri, yemek takımları, şamdanları saklanırdı.

Sadrazamlar, Topkapı sarayında Divanı Hümayun toplantısı için Kubbealtı’na geldiği zaman, Mehterhanei Hayme başı ağa, dışarıdan aldığı iki fodla ve bir tas çorbayı sadrazama tattırır; bir tas yeniçeri çorbası ve fodladan da vezirlere verirdi.

Mehterbaşı ağaları, ulufe çıkarılırken yapılan törende ve sürre alayı törenlerinde de yer alırdı.

Mehterhanei Hayme, seferde iki gruba ayrılırdı.

Bu gruplardan biri karargâhtan bir günlük yol giderek konaklanması öngörülen yerde, Otağı Hümayun ile öteki çadırları kurardı.

İkinci grup, kurulu çadırların başında kalırdı.

Büyük karargâh yeni yerine gitmek üzere hareket ettiği zaman bunlar da, boşalan çadırları kaldırır ve daha ileride yeniden kurmakla görevlendirilirdi.

Mehterhanei Hayme teşkilâtı içinde cellâtlık yapan bir sınıf da vardı.

Bu sınıfa mensup dört veya beş kişi, her gün saray kapıcılar dairesinin yakınında oturur, padişahın veya sadrazamın emirlerini yerine getirmek için nöbet beklerlerdi.

Bir yanıt yazın