Mersin,Tarihi,Eserleri,Coğrafyası,İklimi | Coğrafya Bilgileri |
Mersin Hakkında Ansiklopedik Bilgi,973.754 nüf.15,512 km2.Mersin, kendi adını taşıyan körfez kenarında, Türkiye’nin en önemli limanlarından biridir. İşlek bir karayoluyla Tarsus (27 km), Adana (68 km) ve Silifke üzerinden Konya ve Antalya’ya bağlıdır.
Mersin coğrafi özellikleri
Mersin Orta Akdeniz Bölgesi’ nde olup, Torosların Bolkar dağlarından Akdeniz’ e doğru, 1500 metreden başlayan mevcut platolar üzerinde halkın yaz sıcaklarından kaçarak mevsimi geçirdikleri yaylaları bol bir ilimizdir. Bunlar; Gözne, Fındıkpınarı, Mihrican, Ayvagediği, Soğucak ve Kızılbağ gibi yaylalardır.
İlin kuzeyi, Kuzeydoğu-Güneybatı istikametinde boydan boya uzanan Orta Toroslar ile çevrilidir.
Bolkar Dağı, Elma Dağı, Büyük Eğri Dağı, Kızıldağ bu dağlar üzerindeki yüksek tepeleri oluşturur.
Akdeniz, Mersin kıyılarında büyükçe bir kavis çizerek Mersin Körfezini oluşturur. Taşucu ve Anamur körfezleri, ilin batı kesiminde ikinci derecede önem taşıyan körfezlerdir.
Mersin İklimi
Mersin ve çevresinde, tipik sıcak ve ılıman astropikal iklimi hakimdir.
Yaz ayları sıcak ve aşırı nemli, ortalama (28 °C nemlilik ise %88 ler civarında kış ayları ise 16 °C) oldukça ılık ve yağışlıdır (yıllık yağış ortalaması 1096 mm).
Mersin’de çevre illerden farklı olarak ekstrem sıcaklıklara nadiren rastlanır (çok yüksek sıcaklıklar ya da sıfırın altındaki değerler gibi).
İlin uzun yıllar sıcaklık ortalaması ise 22 °C derecedir ve bu özelliğiyle Türkiye’nin ve Avrupa’nın en sıcak kesimidir.
Ancak yaz aylarında özellikle aşırı nem bunaltıcı olabilmektedir.
İl en fazla yağışı Aralık-Ocak döneminde alır. 2001’de yaşanan sel felaketinde 2 gün içerisinde metrekareye 669 kg yağış düşmüştür.
Mersin Tarihi
Mersin adının Akdeniz bölgesinde yetişen mersin ağaççığından (myrtus) geldiği ileri sürüldü.
Ancak, XVII. yy.ın ikinci yarısında buradan geçen Evliya Çelebi’nin, bu bölgede Mersinoğlu adlı bir köy bulunduğunu bildirmesi, Mersin’in sonradan köy halini almış bir türkmen kışlağı olduğunu gösterir.
Mersin, Anadolu’nun en eski yerleşme yerlerinden birinin çok yakınındadır; burada tarihi devirlerde, özellikle Geç Yunan devrinde Zephyrium adı verilen bir şehirden söz edilir.
Bugünkü Milli Eğitim müdürlüğü ve Kız enstitüsünün olduğu yerde, Halkevi temel inşaatında eski şehrin yapı kalıntılarına rastlandı. Langlois da bu şehirden söz eder.
Mersin’in yakınındaki çeşitli yerleşmelerin en eskisi.
Soğuksu vâdisindeki Yümüktepe höyüğüdür.
1937 – 1940 Yılları arasında yapılan kazı ve araştırmalardan anlaşıldığına göre bu bölgede Neolitik devirden itibaren yerleşme vardı.
M. Ö. 1450-1200 Yılları arasında burası bir hitit müstahkem mevkii oldu.
Daha sonraki devirlerde, Yunanlılar ve özellikle Romalılar zamanında kıyılarda da çeşitli şehirler kuruldu.
Mersin’in 9 km güneybatısındaki antik Pompeiopolis şehri (Viranşehir), Mersin sınırları içindeydi.
Mersin’de Hititlerden sonra Fenikeliler yerleşti.
M. Ö. VIII. yy.da Ninovalılar Fırat ırmağını geçerek Suriye’nin kuzey kıyılarını ve bu arada Mersin’i ele geçirdiler.
Onları Kaideliler izledi. Daha sonra da sırayla Persler, Yunanlılar ve Makedonyalılar buralara yerleştiler.
Mersin bir süre korsanların yatağı oldu; daha sonra Romalıların eline geçti.
VII. yy.da halife Ömer zamanında Mersin ve yöresine müslümanlar geldiler.
Emevi halifesi Abdülmelik zamanında Adana alınınca, Mersin de Arapların eline geçti.
Abbasi’ler döneminde bölgeye Türk kabileleri yerleştirilmeye başlandı.
X. yy.da kısa bir süre için Bizanslıların eline geçen Mersin, XI. yy.da Selçuklular tarafından geri alındı.
Bir süre sonra başlayan haçlı seferleri sırasında bölgede haçlılar ile Türkler arasında kanlı savaşlar oldu.
Anadolu selçuklu sultanı Mesud V, haçlı ordularına Toroslar’da büyük kayıplar verdirince bir kısım haçlı kuvvetleri bölgeden geçerek Antalya’ya gitti.
Haçlıların eline geçen Mersin ve çevresi bir süre de Ermenilerin hâkimiyeti altında kaldı.
XIV. yy. ortalarında Mısır Kölemenlerine bağlı bazı beyler Adana, Mersin ve çevresine hâkim oldular.
Bunlar arasında Ramazanoğulları beyliği XV. yy.da Türklerle Memluklar arasında çatışmaya sebep oldu.
Bunun sonucunda Yavuz Sultan Selim, Mısır Memluklarıyla savaşarak Mersin’i aldı.
Bununla birlikte buranın yöneticileri bir süre için Ramazanoğulları arasından seçildi.
Ramazanoğulları, yönetimi bırakınca Halep’e bağlanan Adana ve Mersin, bir süre sonra Adana merkez olmak üzere birleşti.
Bu sırada Mersin, küçük bir köydü. XIX. yy.ın ilk yarısında Adana, Kavalalı Mehmed Ali Paşanın isyanı sırasında oğlu İbrahim Paşa tarafından Osmanlıların elinden alındığı zaman, Mersin de Mısır yönetimine geçti.
Kütahya antlaşmasıyla tekrar Osmanlı devletine verildi (1839).
XIX. yy.ın ilk yarısında hâlâ bir köy olan Mersin, aynı yüzyıl içinde Adana ovasının tarım ürünleri çoğalınca, akarsuların getirdiği alüvyonlardan az çok korunmuş olduğu için ovanın başlıca iskelesi oldu.
Ch. Texier, «Küçük Asya» adlı eserinde Mersin’in Eskiçağdaki Zephyrium şehrinin yerinde kurulduğunu ve bu köyün 1836’da Tarsus’un iskelesi durumuna geldiğini yazar.
Adana – Mersin demiryolunun 1886’da işlemeye başlamasıyla Mersin iskelesinin önemi arttı.
Zamanla gelişen pamuk üretimi yüzünden Mersin, avrupalı tüccarların ve konsolosların yerleştiği bir şehir oldu.
Birinci Dünya savaşından sonra Mersin’i Fransızlar işgal ettiler (17 aralık 1918).
üç yıl burada kalan işgal kuvvetleri.
Adana ile birlikte Mersin’i de boşalttı (1921).
Adana vilâyetinin Tarsus ilçesi sınırları içinde bir köy durumunda olan Mersin, 1852’de aynı ilçe sınırları içinde kurulan bir bucak oldu.
1864’te Tarsus’tan ayrılarak üç bucaklı bir ilçe durumuna getirildi.
1888’de ise sancak merkezi oldu.
Cumhuriyet döneminde Mersin sancağı önce il, sonra da eskiden merkezi Silifke olan İçel ilinin merkezi oldu.
1800 Yıllarında 5 000 kadar olan nüfus, 1890’da 9 000’e, 1910’da 20 000’e ulaştı. Cumhuriyet devrinde yapılan ilk sayımda (1927) Mersin’in nüfusu 21 765 idi: 1940’ta 30 000’i, 1950’de 36 000’i buldu. 1954’te limanın yapılmasından sonra artış hızlanarak 1955’te 50 104. 1960’ta 68 485, 1965’te 88 692 oldu.
Mersin Tarihi Eserleri
Mersin’deki en eski sanat eserleri Yümüktepe höyüğünde yapılan kazılardan ele geçen Alt – Neolitik devre ait buluntulardır.
Bu kazılarda çok sayıda tek renkli ve çok renkli seramikle obsidiyenden yapılmış çeşitli âletler bulundu.
Şehrin 10 km güneybatısında bulunan antik Pompeiopolis şehri (bugün Viranşehir) Roma devrine aittir ve Yunan devrine ait olan Soli şehrinin üzerine kurulmuştur.
Hıristiyanlık devrinde de önemli bir merkez olar şehir, M. S. 525 yılında meydana gelen büyük depremle tamamen yıkılmış. bugüne kadar yalnız harabeleri gelebilmiştir.
Mersin’de çoğu harap halde olan bazı kale kalıntılarına da rastlanır.
Bunlar, Yaka, Menekşe, Ziyarettepe ve GÖzne kaleleridir.
Şehrin içinde türk eseri olarak yalnız iki cami vardır: Eskicami, çarşı içindedir; 1899 tarihli tamir kitabesinden anlaşıldığına göre 1870 yılında yapıldı.
1943 Yılında bir kere daha tamir edildi.
Avlusunda bir de çeşme vardır; Yenicami, Gümrük rıhtımındadır; Abdülkadir Saydani tarafından yaptırılmış (1898) oldukça yeni bir eserdir.