Mitler Nedir,Kozmogoni,Etyoloji,Eskatologya,Ahlak Mitleri
Mitler (yun. mythos’dan fr. mythe). Kahramanlar ve efsaneler devrinin hikayesi.ilkçağ.
Mitler Nasıl Ortaya Çıkmıştır
Tarihi, fiziki ve felsefi genel bir konuyu alegori şeklinde işleyen hayal ürünü eser: Güneş miti.
Oğuz Kağan Destanı bir mittir. (Mit, çeşitli şekillerde tanımlanır; onu efsaneden kesin olarak ayırt etmek zordur.
Bununla birlikte mit, genel olarak sembolik [çoğu zaman kozmogonik] bir anlam taşır ve tanrılardan söz eder.)
Çok kere bir anlatı biçiminde görünen mit, tabiat olaylarının bir açıklamasını yapar veya ataların hayatıyla ilgili sayılan olayları canlandırır.
Mitler hemen her zaman dramatik ve kutsaldır: sembolleri kullandıkları din veya büyünün birer ayrılmaz parçasıdır.
Mitler insana, zaman içinde yerini tayin etme; geçmiş ve gelecekle bir bağ kurma imkânını verir.
Bundan ötürü, mit dünyası gerçek dünyaya sıkı sıkıya bağlıdır.
Mitler çoğu zaman insanların yararlandığı veya zarar gördüğü tabiat olaylarına hükmeder; bazen de bu tabiat olaylarının kendileri, birer mit haline getirilir.
Mitler insanoğlunu sürekli bir gerçeğin parçası olduğuna inandırarak, içine bir güven duygusu verir.
Fakat ayrı zamanda mitler bir topluluğun ürünüdür; bu toplumun kuruluşunu yansıtır karşılığında da bu kuruluşu meşru kılar.
Gerçekte, mitler dünyasının değişmez kuralları yoktur; bu dünyada nesneler, hayvanlar, her şey canlanabilir, bütün değişimler gerçekleşebilir; bir tek varlık, bir tek nesne çeşitli biçimlere girebilir; bu dünya mana dünyasıdır.
Bazen bu çeşitli anlatılar biraraya gelir, birbirinin içine girer ve mitolojik bir bütün meydana getirir.
Bütün bu anlatılar, eski zamanlarda geçmiş sayılır; ancak bu zamanlar, arkaik tipteki toplumlann çoğu için, iki veya üç kuşağı pek aşmaz.
Aslında, mitler maddeler dünyasının hep altında belli belirsiz duyurur; çünkü mitler, bugün bile meselâ fırtınalar koparıp, yağmurlar yağdırarak hâlâ dünyayı etkilemeye devam eder.
Bu sürekli etkilemenin dışında, insanların kendileri de âyin ile mitleri devam ettirir.
Büyük bayramlarda toplum üyeleri mitleri «oynar», böylece de hem onlara aktüel bir değer kazandırır, hem de bu sayede sosyal toplum kendi sürekliliğinin bilincine varır.
Bu mitler, tanrıların doğuşunu ve hayatını anlatır.
Meselâ, Buddha’nın bir beyaz fil olarak anasının bağrından kopması, Athena’nın da tepeden tırnağa kadar silâhlı olarak Zeus’un başından çıkması v.b. Ama bazen masal çağlarına ait bazı gerçek olaylar, mitlere temel olur: meselâ, Seth ile Osiris arasında mitsel mücadele, Menfis görevindeki rekabetleri canlandırır.
Mitlerin Sınıflandırılması
Aslında arkaik tipteki toplumlarda tanrılar her zaman insandan önce var olmamıştır; tam tersine, insanlar sık sık eşyaya, hayvana ve tanrıya dönülebilir.
Üstelik, tanrılar her zaman saygı da görmez: tanrılar insanlara çok yakındır ve başlarından insanlarınkine benzer olaylar geçer.
Kozmogoni Mitleri
Bu mitlerin amacı dünyanın yaratılışını açıklamaktır.
En çok deılenen ve en yaygın olan mitler bunlardır.
Çoğunda, dünyanın bir okyanustan meydana geldiğine inanılır.
Bu yaratılışta Titan’lar gibi devlerin kesin bir rol oynadığı görülür.
O zaman yeryüzünün ilk sakinleri onlar olur.
Yalnız, bu devler birer yan tanrıdır, insana gelince, o da herhangi bir maddeden, bir çakıl taşı veya bir avuç topraktan; bir hayvan, bir bitkiden veya bir ağaçtan yaratılmış olabilir.
Tanrılar ona yeryüzünde yaşamayı öğretti.
Dünyayı yarattıklarına inanılan hayvan tanrıların en tanınmışları.
Boşimanlarda peygamber devesi, Algankinlerde tavşan, Ayus tralyalılarda da kartaldır.
En iyi bilinen mitlerden birine göre de, dünyanın yaratıcısı onun kocası tek bir tanrıdır.
Fakat düzenli dönemlerin ardından karışıklık dönemleri gelir ve dünyanın huzurunu bozar.
Tanrı topraktan insan çiftini yaratır.
Kendi eliyle ona şekil verir.
Her insan kesin bir eşlilik kanununa göre, bir benzeriyle tamamlanır.
Temeldeki bu unsurlar, tutarlı mitolojik bir bütün ‘halinde biraraya gelerek Dogan’lar dinini meydana getirir.
Etiyoloji Mitleri
Bunlar varlıkların ve eşyanın menşeini açıklar.
Bu mitler, mutlaka tutarlı bir bütün meydana getiremez ve bazen bir masal halini alır; meselâ kirpinin yaratılışı çaldığı bir yapağı tarağının dişlerini sırtında taşımaya mahkûm edilmesiyle açıklanır (Kabiliye).
Eskatologya Mitleri
Bunlar gelecekle, dünyanın sonuyla ilgili mitlerdir; bunlara günümüzde ve yaşadığımız toplumda bile inananlsrın sayısı hayli kabarıktır, ölüm insanları cezalandırmak için ortaya çıkan tabiî bir âfet sayılır.
Bu mitler başlıca iki çeşittir: biri dünyanın su ile, öbürü de ateşle yok olacağını ileri sürer.
Menşei genellikle astrolojiye dayanır.
Çoğunda kıyametin arefesinde bir çeşit «önceden telâfi» sayılabilecek bir altın çağ görülür.
Kıyametin belirtileri bazılarına göre gitgide artan güneş ve ay tutulmaları, yer sarsıntıları, açıklanması mümkün olmayan ve insanı korkutan her çeşit tabiî âfetlerdir.
Ahlak Mitleri
Bunlar, hemen hemen bütün toplumlarda vardır: iyi ile kötünün, meleklerle şeytanların kavgası v.b. Nihayet, belli bir sosyal grup için özel değeri olan buluşlar veya teknikler, bir mit içinde kutsallaştırılır.
Belli aralıklarla yapılan törenler, bu mitlerin devamlılığını sağlar ve insanlara da bir çeşit güven verir.
Böylece doğan bayramlar, insanlar için tabiatüstü güçlerle temasa geçme ve onları yatıştırma vesilesi olur.
Sosyol ve Psikoloji
Mitin rolü üzerinde en eski çağlardan beri durulmuştur.
Çeşitli dinlere bağlı mitolojilerin birçoğu, sembolik değeri olan anlatılardır ve amaçları birtakım derin hakikatleri somut olarak temsil etmek, dindarları düşünmeye, inanmaya ve benimsemeye yönelmektir.
Filozaflarda da. özellikle Eflatun’da mitin rolü budur.
Eflatun zengin ve derin anlamlı mitler yaratmıştır: Mağara miti, Şölen miti v.b.; bunlar diyalektik düşünceyi çarpıcı ve şiirli benzetmeyle süsler.
Mit, tabiat ve toplum olgularını açıklama teşebbüslerinin ilkidir ve her iki alanda da, bilim onun yerine geçtikçe, ortadan silinmeye mahkumdur.
Modem çağda mit, bazı nazariyelerde ve eylemci mistiklerde yerini koruyabildi; sosyal yenilikçi ve reformcuların çoğu (Thomas More’un Utopia’sından Rosenberg’in Der Mythos de s XX. Jahrhunderts’ine [XX. yy. Miti] varıncaya kadar) onu kullandılar.
G. Sorel’e göre, «Yığınları peşinde sürükleyecek mitler yoksa insan durmadan devrimden söz edebilir, ama hiç bir zaman bir devrim hareketi yaratamaz».
Psikanaliz açısından mit üzerinde özellikle C.G. Jung durdu.
Jung’a göre mit, «kolektif bilinçdışı»nın görüntü şeklindeki bir ifadesidir ve «bireysel bilinçdışı»ndan önce gelir ve ona en derin ve çoşturucu sembollerini kabul ettirir.