Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Kültür-Sanat

Motet Nedir,Hangi Seslerden Meydana Gelir | Müzik |

Motet Nedir,Hangi Seslerden Meydana Gelir,Çalgı eşliğinde veya çalgı eşliği olmaksızın söylenen, dinî veya din dışı çok sesli müzik parçası.Motet, XIII. yy.da, belki de XII. yy.ın sonlarında ortaya çıkan bir vokal ses için polifoni biçimidir.

Motet Hangi Seslerden Meydana Gelir

1. pesde, bir «tenor» yani gregoryen şarkıdan alınma birkaç notalık bölüm.

2. melodisi sözlü olan, kelimelerle, yani fransızca (motetus terimi buradan gelir) söylenen daha tiz ses.

Çok geçmeden motetus terimi parçanın tümünü, yani hem tenoru, hem motetus’u anlatmak için kullanılır oldu.

Ortaçağ

Zamanla motetus’un üstüne bir üçüncü ve bir dördüncü ses yerleşti; böylece 2,3,4 sesli motet’ler meydana geldi. Birçok klasik motet’in bestecileri belli değildir.

Motet tarihinin başlangıcında bilinen en önemli isimler şunlardır: Adam le Bossu, Pierre ae la Croix, Philippe de Vitry ve Guillaume de Machaut, Dufay de gregoryen tenor üzerine kurduğu 3 veya 4 sesli motet’ler yazmıştır.

Rönesans

XV. ve XVI. yy.da ars antigua (eski sanat) ve ars nova (yeni sanat) motet’inin temel unsurlarında yavaş yavaş bir çözülme göze çarpar.

Tenor sesi gene kullanılacak, fakat motet içindeki görevi öteki seslere devredileceği için artık eski önemini kaybedecektir.

XVI. yy.ın ikinci yansında tenor’un yani gregoryen cantus firmus’unun en pes ses olarak kullanıldığı motetler çok azdır; Lassus’un 6 sesli Regina coeli ve Salva Regina motetleri bu eskimiş usulle yazılmıştır .

Ama, Lassus bir yandan da tiz seslere en ileri teknik yenilikleri uygulayarak bu iki eserine olağanın çok dışında bir ayrı nitelik vermiştir.

Motet biçimlerindeki Dunstable ve Dufay devrini belirleyen çeşit bolluğu XV. yy. ortalarından sonra birleşme gösteren bir durgunluk dönemine girdi; bu tarzın en orijinal örnekleri Josquin Des Pres’nin motet’lerinde görülür.

Bu gelişmenin yanı sıra kiliselerdeki koro şarkıcılarının sayısı da yavaş yavaş artıyordu, zira kalabalık bir şarkıcı topluluğu a cappella koro icraları için çok elverişli bir unsurdu.

Ortaçağda pek olağan sayılmayan bu a capella icra tarzı XVI. yy.da özellik ve öncelikle ele alındı ve işlendi. 4’den fazla sesli motet yazmak XV. yy.ın ikinci yarısında enderdi.

Ancak kiliselerin koro topluluklarındaki şarkıcı sayısının gittikçe arttırılması XVI. yy.ın son otuz yılından başlayarak, 5 ve 6 ses için müzik yazmayı olağan kıldı.

Motet’lerin sözlerine gelince, ars nova ve ars anti qua motet’lerinde sık sık rastlanan, çok metinli motetler yavaş yavaş kaybolmaya yüz tuttu .

Kimi zaman, meselâ Clemens non Papa ve Roland de Lassus’ün motetlerin’de olduğu gibi seslere birden fazla metin yazıldığı görüldü, ama bu, hiç bir zaman eski tekniği sembolik olarak hatırlatma durumundan ve geçmişin kalıntıları olmaktan öteye bir değer taşımadı.

Aslında XVI. yy.da «motet» kelimesiyle dinî pelifonik parçalar (âyinle ilgili ve ilgisiz) veya antik Ortaçağ veya Rönesans’ın latince bir metni üzerine yazılmış din dışı çok sesli parçalar belirtiliyordu.

Dinî motet sözleri için o zamana kadar kullanılmamış kutsal kitap bölümlerinden yararlanmak gittikçe yaygın bir hal aldı.

Büyüklerin şerefine düzenlenen tören motet’leri, krallar veya çok ünlü kimselerin ardından okunan «lamento»lar (yakarı), düğün sevincini belirten epitalamlar din dışı veya yarı-laik motet’ler sınıfına giriyordu.

XVI. yy.ın daha çok İtalya, Almanya, Fransa ve Hollanda’da basılmış yüzlerce derlemeyi dolduran bütün bu parçalar genel bir deyim olan ve çok sık kullanılan motetus terimiyle belirtilmiştir.

Klasik Dönem

Armoni seslerini veren bir çalgı, polifonik bir eserin üç sesini yüklenip, tek kalan dördüncü sese eşlik ettiği, eşlik eden bu Uç sesin notalaması bas sesin üzerine konan rakamlarla belirtildiği, tek melodi tarzı çokmelodi tarzına baskın çıktığı gün XVI. yy.ın polifonik moteti de ortadan kalkmış oldu.

Daha sonra şifreli bası benimseyen, yavaş yavaş senfoninin bütün güçlü yönlerini, opera ve oratoryunun tüm unsurlarını alan «konçertante tarzı» motete bıraktı. Güfteler değişmedi, gene eskisi gibi âyinlerle ilgili olsun olmasın latince sözler üstüne yazıldı.

Bu «konçertante» motetler sürekli bas eşliğinde tek ses için veya sürekli bas ve 2,3 ses için yazılabileceği gibi büyük bir kantat veya İngiliz anthem’i tarzında da yazılabilirdi.

İtalya’da Cavalli, Alberti, Fransa’da Moulinie, Marc Antoine Charpentier, Couperin, Delalande, Campra bu tarzda eser verdiler.

Romantik ve Çağdaş Dönem

XVIII. yy. sonlarında kilise müziğinde başlayan gerilemeden motet de kendini kurtaramadı (özellikle Fransa ve Almanya’da).

Gerçek dinî müzik itibarını yeniden kazanmaya, Almanya’da 1830’da K. Proske, Fr. Witt, Haller gibi sanatçılarla başladı; bunlar bu müziği tam bir kişiliğe kavuşturamadılarsa da kusursuz bir üslûpla bol bol motet yazdılar. Fransa’da, Gounod, Franck başta olmak üzere birçok besteci Du Mont’un klasik motetlerini yeniden canlandırdı.

Bordes, d’lndy, Guilmant’ın etkisiyle yeni bir a cappella repertuvar meydana geldi; G. Ropartz, La Tombelle, Perruchot bu repertuvan zenginleştirdi

. R. Hahn, Fİ. Schmitt, Severac, Dupre, Delvincourt gibi müzikçiler de eşlikli motet’leri tercih ettiler.

İtalya’da, Perosi, Casimiri, Refice, Almanya’da, M. Reger, M. Springer; Londra’da Terry v.b. bu kendine has ve canlı sanatın yayılmasına katkıda bulundular.

Bir yanıt yazın