Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Genel

Muhaceret Nedir,Ne Demek | Tarih Bilgileri |

Muhaceret Nedir,Ne Demek,(ar. Hicret’ten muhaceret). Esk. Bir yerden başka bir yere gidip yerleşme, göç.

Başka bir ülkeye muhaceret etmek, tarihin her çağında kabul edilen bir hak değildi.

XIX. yy.ın başlarına kadar Avrupa’nın birçok ülkesinde, böyle bir hakkın varlığı kabul edilmediği gibi, göç etmek ağır biçimde cezalandırılan bir suç sayıldı.

Meselâ Almanya’nın bazı şehirlerinde muhacirlerin mallan müsadere edilir, muhacirler için idam cezası öngörülürdü.

1768’de imparator Franz Joseph, muhaceretin bütün Almanya’da yasak olduğunu ilân etti.

Bu yasak ancak 1820’den sonra yumuşamağa başladı.

Bazı şehirlerde ise ortadan kalktı.

1848’de Frankfurt-am-Main şehrinin genel meclisi, muhaceretin kişinin temel ve vaz geçilmez haklarından olduğunu, bu hakkın kullanılmasının bir vergiye bağlanamayacağını açıkladı.

Avusturya’da muhaceret yasağı 1859’da kalktı.

Muhaceret hürriyeti, sömürgeci devletlerce de (sömürgelerden metropole ve metropolden sömürgelere) kabul edilmiyordu.

XIX. yy.ın ortalarında ise, gerek muhacir gönderen ülkeler, gerek muhacir kabul eden ülkeler bakımından muhaceret konusunda tam bir serbestlik vardı.

Muhacir gönderen ülkeler nüfus fazlalıklarını giderirken, muhacir kabul eden ülkeler de gelişme durumundaki ekonomilerine gerekli olan ucuz emeği bu yoldan sağlıyordu.

Bu dönemde en çok muhacir gönderen ülkelerin başında İtalya, Polonya, İspanya, Çin, Yunanistan; en çok muhacir kabul eden ülkelerin başında ise Amerika Birleşik devletleri, Arjantin, Kanada, Brezilya geliyordu.

Denizaşırı muhaceret, kıta içindeki muhacerete göre çok daha önemliydi.

Denizaşırı muhaceretin üçte ikisini çeken Amerika Birleşik devletleri’ne 1820’de 8 000 muhacir gelirken, bu sayı 1837’de 80 000’e, 1851’de 380 000’e, 1882’de 800 000’e, 1913’te ise 1 214 000’e çıktı.

Bu sürekli akımı, Avrupa’daki demokratik devrimlerin 1848den sonraki başarısızlığı hızlandırdı; öte yandan Amerikan iç savaşı ve zamanla konulan muhaceret kısıtlamaları da bu muhacereti yavaşlattı.

Yavaşlama, Birinci Dünya savaşından sonra daha belirgin bir durum aldı.

İsveç istatistikçisi Sundbarg ile İtalyan Muhaceret Genel komiserliğinin Birinci Dünya savaşından önce verdikleri sayılara göre, Amerika Birleşik devletlerine 1891-1900 yılları arasında 537 000, 1901-1910 arasında 999 000 ve 1911-1913 arasında 1 368 000 muhacir geldiği halde, 1920-1926 yılları arasında bu sayı 672 000’e düştü.

XIX. yy.ın ortalarındaki muhaceret serbestliği, yüzyılın sonlarına doğru, önce muhacir gönderen ülkelerin, daha sonra da muhacir kabul eden ülkelerin tepkisiyle karşılaştı.

Muhaceret, hem muhacir gönderen, hem de kabul eden ülkelerde, kısıtlayıcı bir düzenlemeye konu oldu, önce muhacir gönderen ülkelerce (özellikle İtalya), anavatandan ayrılan her muhacirin millî ekonomi bakımından ifade ettiği ekonomik değer kaybı hesaplanmaya başlandı.

Bu sebeple yapılan düzenlemede muhaceret mevzuatının üstünde özellikle durduğu esas konular şöyleydi:

1. muhacırlara gerekli bilgilerin sağlanması.

2. muhacırların seçilmesi.

3. muhacırların değerlendirilmesi.

4. muhacırların seyahat şartlarının denetimi.

5. muhacırlardaki millî duyguların canlı tutulması.

Bu düzenleme, muhaceretin kısıtlanması ve giden muhacırların tekrar anavatana kazandırılması amacını güdüyordu.

Buna karşı muhacir kabul eden ülkelerin başında bulunan A.B.D.’de muhacirlerden bir kısmının ülke halkıyla kaynaşamadığı, aile ve din bakımından daima anavatana bağlı kaldığı, bir kısmının ise zararlı faaliyetlerde bulunduğu tespit edildi.

1892’den itibaren muhaceretin daha iyi bir düzene bağlanması için gerekli mevzuat değişikliklerine gidildi.

Ancak önemli sınırlamalar, 1917 Tarihli Muhaceret kanunu, 1921 ve 1924 tarihli kanunlarla getirildi.

Başlangıçta vergiye bağlanarak kısıtlanmak istenen muhaceret akımı, sonraları kotalar sistemiyle etkin bir biçimde yavaşlatıldı.

Kotalar sistemiyle avrupa halklarına geniş muhaceret imkânları tanınırken, yakındoğu ve akdeniz halklarına mensup olanların muhacereti önlenmeye çalışıldı; Uzakdoğu ve genellikle asya halklarından olan muhacirler kota dışı bırakıldı.

Bunlar hakkındaki muhaceret yasağı, ancak 1952 tarihli Mc Carran-Walter kanunu diye anılan Muhaceret ve Vatandaşlık kanunuyla kaldırıldı.

Kotalar sistemiyle yılda ortalama olarak 300 000 kişi muhacir olarak kabul edilebildi.

Muhaceret, iç hukuk tasarruflarıyle düzenlendiği gibi, iki veya çok taraflı antlaşmalara da konu oldu.

Çok taraflı antlaşmaların en önemlisi Milletlerarası Çalışma teşkilâtı genel konferansının 1 temmuz 1949’da kabul ettiği Muhacir İşçiler Hakkında 97 Sayılı antlaşmadır (22 ocak 1952’den beri yürürlükte).

Antlaşmaya göre âkit taraflar muhaceret hakkındaki mevzuatını, ülkelerindeki muhacir işçilerin çalışma ve hayat şartlarını, bu konuda aktedecekleri iki veya çok taraflı antlaşmaları Milletlerarası Çalışma bürosuna bildirmeyi; muhaceret konusunda aldatıcı propaganda yapılmasını önlemeyi; özel durumlarda muhacir işçilerin ülkeden ayrılmalarını, seyahat etmelerini, ülkeye girmelerini kolaylaştırmayı, muhacir işçilere ve ailelerine gerekli sağlık şartlarını sağlamayı; ücret, sendika hakları, mesken, genellikle sosyal güvenlik, vergi, harç, resim ve bütün bu konularla ilgili davalar bakımından muhecir işçiler arasında ayırım yapmamayı ve bu konularda muhacir işçileri vatandaşlarla aynı muameleye tabi tutmayı; muhacir işçileri sebepsiz sınır dışı etmemeyi; doviz mevzuatına uygun olarak muhacir işçilerin kazançlarını transfer etmelerini sağlamayı taahhüt ettiler.

Bir yanıt yazın