Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Genel

Müşrik Nedir,Din Kültürü | Ansiklopedik Bilgi |

Müşrik nedir din kültürü,Müşrik nedir ve özellikleri,Müşrik ne demek din kültürü,Müşrik nedir detaylı bilgi,Müşrik nedir dini anlamı,Müşrik nedir demektir,Müşrik Nedir Din Kültürü,Kelime anlamıyla şirke saplanmış, şirki temsil eden demektir.

Kur’an müşrik tipi varlık bünyesinde birliği, ahenk ve huzuru parçalayan çirkin ve negatif bir kuvvet olarak görür ve neces (bizatihi pis) diye nitelendirir. (Tevbe, 28) Kur’an’ın kıtal (öldürmek üzere çarpışma) fiiline muhatap ve hedef gösterdiği tek zümre müşriklerdir.

Müşriklerle münasebetin en geniş biçimde düzenlendiği sure olan Tevbe suresinde şöyle deniyor: “Müşriklerle onların sizi toptan öldürmek üzre savaştıkları gibi, öldürmek üzere savaşın” (Tevbe, 36) Aynı surenin 5. ayetinde “onları bulduğunuz yerde” öldürün” (Ayrıca bk. Bakara, 191) deniyor.

Ancak unutulmamalıdır ki, gerekçe “onların sizi öldürdüğü gibi” ifadesiyle gösterilmiştir.

Yani müşriklerin öldürülmesine müsade, onların başlattıkları saldırının ardından gelmiştir.

Burada da Kur’an’ın şu evrensel prensibinin işleyeceği açıktır: “Öldürülme muamelesine maruz kalanlara, öldürmek üzere savaşma izni verilmiştir.

Çünkü onlar zulme uğratılıyorlar.

Ve Allah onlara yardıma herhalde muktedirdir.

Onlar, sadece “rabbimiz Allah’tır” dedikleri için, haksız yere yurtlarından çıkarıldılar.” (Hacc, 39-40)

Müşrikler, pis olduklarından onların, hangi niyetle olursa olsun, müminlerin mabedlerini onarmalarına müsaade edilmez, (Tevbe, 17)

Müşrikler kadın veya erkek nikâhlanamazlar da.

Böyle bir nikâh talebi ancak müşrikin imana girmesi halinde olumlu karşılanır. (Bakara, 221) Oysaki Allah’a İnanan Ehlikitap nikâhlanabilir.

Ve çiftler aynı yuvayı, ayrı dinlerin mensubu olarak paylaşabilirler.

Kur’an’ın bu konudaki açık müsaadesi, Maide suresinin 5. ayetinde Ehlikitabın sadece kadınlarıyla nikâhlanmaya özgülenmiştir.

Kur’an-ı Kerim, müşriklerin Allah’a ortak koştukları mabudları kadın cinsinden yani dişi mahluklar tasavvur ettiklerini, bazı ilahlarını erkek olarak düşünmeleri halinde ise bizzat kendilerini onların önünde kadın tıynetinde gördüklerini belirtmektedir.

Bu hususa değinen Nisa suresi, 117. ayet konumuz açısından bir kelam mucizesi taşımaktadır.

Bu mucize, ayette geçen inâs kelimesinin kullanılışında görülüyor.

Şimdi bahse konu olan ayeti, inas kelimesini tercüme etmeden ve gramatik konumunun arz ettiği nüansları da dikkate alarak verelim.:

“O müşriklerin, Allah dışında taptıklarına gelince, onlar yalnız inâs’a yakarır, çağırırlar.

Ve onlar Allah dışındakilere yakarıp çağırdıklarında birer inâs durumundadırlar.”

Bu ayetteki inâs cansız varlık anlamına geldiği gibi, ünsâ kelimesinin çoğulu olarak kadınlar, dişiler anlamına da gelir.

Bunun dışında inâs cümlede o şekilde bir pozisyona getirilmiştir ki, hem çağırıp yakarma fiiline tümleç olabilmekte, hem de cümlenin öznesi (faili) olan müşriklerin durumunu gösteren bir hal olabilmektedir.

Bize göre, ayetin manasını verirken bu iki gramatik konumu ve inâs kelimesinin iki ayrı lügat manasını dikkate almak gerekir.

Çünkü bunların her biri müşrikler ve şirk konusunda ayrı bir gerçeğe işaret ediyor.

O halde sonuç şu olur:

1- Müşrikler, Allah dışında şeylere taparken dişiye tapınma psikozu içindedirler.

Elnıalılı Hanıdi, bunu, pejoratif bir ifadeyle “kancıklara ibadet” diye veriyor ve şöyle devam ediyor: “Onların en ziyade tapındıkları, gönül verip yalvardıkları veya adına çağrıda bulundukları mabudları kancıklar olur.

Onların nazarında ilah mefhumu, mabud tasavvuru bir kadın hayalidir… Müşrik ruhunun tapınma gayesi kadındır.

O, bütün zevkini, bütün ilhamını kadından almak ister… Putların kadın adlarıyla anılmaları da, kadına tapmanın ruha hâkim olmasındandır.

Putların mevkii buna bir sembol olmaktan ibarettir… Ve en çirkin bir kadın en güzel bir puttan daha kıymetli olmak lazım gelirken, tanrısını kadın telakki eden müşriklerin elinde gerçek kadınlar öyle bir ihmal ve yozlaşmaya uğrarlar ki, hürmet şöyle dursun, en basit bir insan hakkından bile mahrum edilirler.

İddiaya bakarsanız kadın her şeydir; fiile bakarsanız kadın oyuncakların en sefili olmuştur.”

Gerçekten de putperest şuuraltı kadını, dişiliği bir yandan ilahlaştırarak bir ifrata giderken, öte yandan kız çocuklarını diri diri gömmek suretiyle bir tefrit, sergilemiş ve bu haliyle de şirkin bir kaos ve ahenksizlik olduğunu göstermiştir.

2- Dişiliğin sembolü yapılan putlara taparak bir ifrat sapıklığı sergileyenler, onlara taparken kendileri dişileşir, avratlaşırlar ve böylece bir tefrit sergilerler.

En yüce kavramları kadınlaştırmanın cezasını, kadın önünde kadınlaşmak gibi bir sefaletle öderler.

3- Taptıkları şeyler; kadını sembolize eden cansızlardır.

Nitekim Kur’an, şirk mabudlarının bu, “yaratılmış olduğu halde yaratan mevkiine çıkarılma” durumlarının arz ettiği zavallılığa başka yerlerde de dikkat çekmektedir. (Araf, 191)

Kur’an, şirkin onca kötülüğüne ve müşriklerin onca pisliğine rağmen, sonsuz rahmet ve toleransını onlara da uzatıyor ve bağlılarına şu emri veriyor: “Eğer müşriklerden biri saldırı sonucu senden aman diler veya sana komşu olmak isterse ona bu imkânı ver ki Allah’ın

kelamını dinlesin.” (Tevbe, 6) Bu hoşgörü ve stratejinin

dayandığı realite ise aynı ayetin sonunda şöyle veriliyor:

Çunku onlar bilgisiz, ne yaptığını bilmeyen bir topluluk-

Böylece Kur’an, hem şirki bir bilgisizlik ürünü olarak tescil ediyor, hem de en ağır ve iğrenç sapmalara maruz kalanları bile kucaklamanın, yakınlaştırmanın lüzumuna dikkat çekiyor.

Bu da hem söz, hem de muhteva mucizesıdır.

Bir yanıt yazın