Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Mutezile Mezhebi | Ansiklopedik Bilgi |

Mutezile mezhebi nedir,Mutezile mezhebi kurucusu,Mutezile mezhebinin görüşleri,Mutezile mezhebi ne zaman ortaya çıkmıştır,Mutezile mezhebinin temel ilkeleri,Mutezile mezhebinin öncüsü kimdir,Mutezile mezhebi hakkında bilgi,Mutezile Mezhebi Hasan-ı Basrı (V.H.163/780)’nin tilmizlerinden Vasıl b. Atâ (V.H. 131/784)’ nın hocasını terkederek (i’tizâl ederek) kurduğu itikadı mezhebe mensub olanlar.

Bunlar alışılmış manasıyla Kader’i inkâr ettikleri için Kaderiyye arlıyla da anılmaktadırlar.

Mezheblerinin ana prensipleri “beş esas” “usul-i hamse” diye bilinmektedir. Bu esaslar şöyle sıralanırlar:

1-Menzile beyne’l-menzifeteyn. Büyük günâh işleyen kimsenin dünyada iman ile küfür arasında bir mertebede bulunması.

2-Tevhid. Kadim sıfatı Allah’ın zatına nisbet edilen en önemli sıfattır. Binaenaleyh Allah’ın zatına ondan başka müstakil ve kadîm sıfatlar nisbet edilemez. Mu’tezile bu görüşten hareketle Allah’ın zatını ifade eden ve Esmâ-i Hüsnâ denilen isimlerden başka bunların mastar şekilleriyle ifade edilen sıfatları kabul etmemiş ve Tevhid esasına aykırı görmüşlerdir.

3-Adl. Kul kendi fiillerini, kendine ait müstakil irade ile yapar. Allah’ın bunda bir dahli yoktur. Aksi takdirde Cenâb-ı Hakk’ın insanları cezalandırması zulüm olurdu.

4-Va’d ve vaîyd. Mü’minlerin mükafatlandırıl ması (va’d), fasıkın da cezalandırılması (vaîyd) Allah’a vacibtir.

5-Emîr bi’lma’ruf ve nehy ani’l-münker.

İyilik ve kötülük akıl yoluyla sabit olur.

İyiliği emretmek, kötülükten vazgeçirmeye çalışmak vaciptir.

Ehl-İ sünnet kelâmcılarının en çok tenkide tabi tuttuğu bir fırka olan Mu’tezile tevhid inancının yerleşip sağlamlaşmasında büyük rol oynamıştır.

İslamın yayıldığı bölgelerdeki yabancı din ve kültürlerin, felsefelerin müslümanlar arasında meydana getirdiği şek ve şüphe ortamını ortadan 478 kaldıran, İslâmın tevhid inancının esaslarını bu yabancı din ve felsefelere karşı kuvvetle müdafaa ederek sağlamlaştıran mu’tezile kelâmcıları olmuşlardır.

Ne var ki hicrî ikinci asır ile dördüncü asır arasında ifa ettikleri bu önemli hizmetin yanında yavaş yavaş devlet makamlarını ele geçirmişler, taassuba kapılmışlar.

Kendi görüşlerini tasvib etmeyip aşırı bulan Ehl-i Sünnet âlimlerine işkenceye varan eziyetlerde bulunmuşlardır.

Halife Me’mun zamanında Mu’te-zile’nin teşviki ile fakihlere ve hadîs âlimlerine yapılan eziyet ve işkenceler son raddesine erişmiştir.

Bunu ta-kib eden Mu’tasım ve Vâsık devirlerinde de Mu’tezile rolünü oynamıştır.

Halifelik el-MütevekkiI’e intikal edince, ülkenin her tarafına gönderilen emirnâmeler ile Mu’tezile’nin tatbikatı sona erdirilmiş, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat görüşü hakim kılınmıştır.

Böylece Mutezile mezhebi’nin oynadığı tarihî rol son bulmuştur.

Bugün, hilâfet (devlet reisliği) gibi bazı konular hariç Mutezile mezhebi inançları büyük bir bölümü ile bilhassa Zey-diyye ile On iki İmam Şiî mezhebi içinde yaşamaktadır.

Bir yanıt yazın