Nesir Nedir,Özellikleri,Türleri Nelerdir | Edebiyat |
Nesir Nedir,Özellikleri Nelerdir,Genellikle şiir gibi sabit, düzenli bir ölçü ve ahenge bağlı olmayan anlatım biçimi.
Bir düşünceyi dil kurallarına uygun nitelikte sözlü veya yazılı olarak anlatma metodu olan nesir, ölçülü bir yazı türü olan nazım’ın karşıtıdır.
İlk doğan edebiyat eserlerinin hepsi manzumdur (destanlar, tragedyalar, halk şiirleri v. d.).
Duyguları etkilemeye elverişli olan nazım, yüzyıllarca önemini korudu.
Düşüncelerin iletimine daha elverişli olan nesir, nazma göre çok geç oluşmuş bir edebiyat türüdür.
Nesirle yazılan edebiyat türlerinin büyük çoğunluğu (hikâye, roman, mensur tiyatro, fikir yazıları, gezi, hatıra, biyografi v.d.) ancak matbaanın bulunuşuyla gelişti.
Ezberleme kolaylığı olmadığı için, daha çok düşünce yazılarının yaratılmasına imkân verdi.
Nazımda ahenk ön planda olduğu halde nesirde düşüncelerin dil kurallarına uygun bir üslûpla anlatılması önemli sayılır.
Bu bakımdan nazmın en küçük birimi, bir ses ve ahenk birliği olan mısra, nesrin en küçük birimi ise bir yargı ve anlam birliği olan cümledir.
Nazmın, vezin ve kafiye başarısı sağlama amacıyla dil kurallarını bozmasına göz yumulduğu halde nesirde böyle zorlamalar hoş görülmez.
Fakat nazmın etkisinde gelişen eski edebiyatlarda nesir de onun özelliklerini taşımak zorunda kalmıştır.
Divan Edebiyatı Nesir Türleri ve Özellikleri
Meselâ, inşa adı verilen divan edebiyatı nesrinde kelime grupları ve cümle sonlarında, ses uyumları (seci) arandığı için bu eserlerde, tabiîlik kayboldu.
Nesir özel bir adla anılmayı gerektirecek biçimde, amaç değiştirdi.
Nesirde şiirin bazı kurallarına uyularak süslü bir anlatım eğilimi doğdu.
Nesir, kendi sınırları içinde ikiye ayrıldı.
Düşünceleri, açık, yalın, duru bir biçimde iletme, yakın zamanların üslûp beğenisi olduğu için eski ve yeni nesirler arasında büyük ayrılıklar ortaya çıktı.
Türk edebiyatında en eski nesir örneği Göktürk Yazıtlarıdır.
Oğuz Kağan destanının sonraki dönemlerde yazıya geçirilmiş özeti (Oğuzname) ve Dede Korkut Kitabı eski türk nesrinin dikkati çeken ürünleri arasında yer alır.
Divan edebiyatçıları uzun süre nesri küçümseyerek secili inşaya önem verdi.
Nesir Çeşitleri Nelerdir
Bu dönemdeki Türk edebiyatında üç ayrı nesir şekli görülür
1. halk konuşmasının uygulandığı sade nesir (Kur an tefsirleri, hadis kitapları, menkıbevî İslâm tarihleri, menakıbnameler, dinî-destanî halk kitapları, halk hikâyeleri v.b.).
2. arap ve fars lügatlerinden alınan kelime ve tamlamaların çok kullanıldığı, daha çok o dillerin kurallarına uyan, türkçe sözlere pek az yer veren süslü ve sanatlı nesir (inşa).
3. ikisi ortasında bir yolla ortaya konan nesir. Bu nesir yollarının hepsinde bir yargıyı, bir anlamı tam olarak bildiren basit cümleler yerine bağ fiillerle alabildiğine uzatılan, eşanlamlı kelimelerin tekrarından yardım uman bir anlatım vardır.
Türk edebiyatında düşünceyi ön plana alan nesir, ancak Tanzimattan sonra gelişmeye başladı. Şinasi ve Namık Kemal’in yazıları bu gelişimde önemli bir yer tutar.
Tanzimat edebiyatı döneminde gazete ve tiyatro türleri, nesrin gelişimini sağladı; nesirde sadeleşme eğilimi, dil sadeleşmesiyle birlikte yürüdü.
Bu gelişim sırasında nazımla nesrin karşılıklı etkileri belirlendi ve XX. yy.ın başından bu yana türk nesri düşünceyi açık, aydınlık şekilde yansıtan bir anlatıma yöneldi.
Ömer Seyfeddin’in ortaya attığı «Yeni Lisan», dilde olduğu kadar nesirde de açık ve süssüz bir anlatım amacını güttü.
Dil devriminden sonraki yıllarda ise büsbütün tabiî, açık, yalın, arı ve duru bir üslûp, ön plana çıktı.
Bu arada nesirde muhakkak, kurallı cümleler kullanma yolunun çok gerekli olmadığı, Türkçenin yapısında bulunan devrik cümlelerle yazmanın daha tabiî ve doğru olabileceği ileri sürüldü (Nurullah Ataç).
Mercimek Ahmed’in Kabusname tercümesinden Evliya Çelebi’nin bazen halk diline yaklaşan üslûbuna kadar çeşitli eserler bu türlü kullanışlar için örnek tutuldu.
Özellikle 1950’den sonra yetişen bazı yazarlar uzun ve bileşik cümleleri bırakarak, devrik cümlelerin tabiî havasına eğilim gösterdiler.
Bu davranış, yalnız dildeki sadeleşme ve özleşme hareketi değil, edebiyat nesrini de eski edasından büsbütün kurtarma amacını güden özel bir arayıştır.