Oliver Cromwell Kimdir,Hayatı | Biyografi |
Oliver Cromwell Kimdir,İngiltere’nin, iskoçya ve İrlanda’nın koruyucu lordu (Huntingdon 1599-Londra 1658).
Oliver Cromwell Hayatı
İçinde büyüyüp yetiştiği «gentry»nin puritan dünya görüşü, üzerinde derîn bir etki yaptı.
Bütün hayatı, bir taşra centilmeninin beğeni Ölçülerini, İncil terimleriyle düşünen ve Tanrıdan birtakım işaretler geldiğine inanan bir insanın Calvin’ci inançlarını yansıtır.
1640‘ta Kısa, sonra Uzun adı verilen parlamentoya seçildi ve hemen kendini gösterdi.
Krallığın mutlakiyetçi davranışlarına ve piskoposluğa karşı, sonra da, ilk iç savaş başladığı zaman (ocak 1642) [Birinci İngiliz devrimi] askerlik alanındaki yetenekleri hemen ortaya çıktı.
Softaca bir din eğitiminden geçmiş 1 000 kişilik disiplinli bir süvari alayını (Cironsides) kendi adına silâhlandırdıktan sonra (1642) 1643 yılı başlangıcında, Doğu Kontlukları birliği (Eastern assocıation) ordusunu kurdu ve ertesi yıl bu orduda tümgeneral oldu.
Süvari birliklerine başarıyla kumanda etti.
Marston Moor’da zafere ulaştı (temmuz 1644).
1644-1645 Kışındaki bunalım sırasında, bağımsızların önderi olarak ortaya çıktı ve ordudaki uzlaşmazlıkları gidermek amacıyla hazırlanan Feragat emirnamesi (nisan 1645), büyük ölçüde onun çabalarıyla yürürlüğe konuldu.
New Model army’de (Yeni Model ordu) süvari kumandanlığına getirildi; Naseby savaşını zaferle sonuçlandırdı (haziran); kralın birliklerini yenilgiye uğrattı, orduda büyük bir üne ulaştı.
Oldukça mutedil ve din hürriyetine (Roma katoliklerini ilgilendiren işler dışında) çok bağlı olan Cromweirin o sıralarda barışçı bir düzen istediği anlaşılmaktadır: ne var ki bu düzen, krallık yetkilerini sınırlar ve kurulmuş kiliseyi tasfiye ederken, parlamentoya tehlikeli yetkiler tanımamalı ve yeni bir Devlet kilisesi meydana getirmemeliydi.
Fakat parlamento partisinin çoğunluğu, mezheplere ve orduya kesinlikle karşıydı, önce bir kararsızlık devresi geçiren Cromwell, Levellers’lere şiddetle karşı koyarak, kendi birliklerinin tarafını tuttu.
Charles I bu karışık durumdan faydalanmayı düşündüyse de ikinci bir iç savaşı hazırlamaktan (1648) ve Cromwell’i, kendine kararlı bir düşman kılmaktan başka bir şey başaramadı.
Düşmanlarının bölünmesinden yararlanan Cromwell, çabuk başarı sağladı.
Bu son uyuşmazlık eski kinleri canlandırdı ve Cromwell, ordunun fanatik duygulardaki aşırılığına ve orduya karşı parlamento çoğunluğunun düşmanlığını hesaba katmak zorunda kaldı.
Birliklerinin teşvikiyle olduğu kadar, kendi inançlarının da etkisiyle entrikaları kesin bir şekilde sona erdirmeye karar verdi.
1648 Aralık ayında muhaliflerinin büyük bir kısmını Avam kamarasından uzaklaştırdı; geriye kalan azınlık Long parliament’i (uzun parlamento) teşkil etti; Lordlar kamarasını lağvetti ve ocak 1649’da kralı ölüm cezasına çarptırdı: Levellers’leri dağıttı (1649).
O tarihte, ülkede artık iki otorite kalmıştı: Long parliament (uzun parlamento) ve Ordu konseyi; her ikisinin de üyesi ve en güçlü kişisi olan Cromwell, ülkenin gerçek hâkimiydi.
Şair Milton’un da katıldığı 41 üyeli bir devlet konseyinin yardımıyla, kendilerine karşı din hürriyetini savunduğu presbiteriyen’lerle, cumhuriyetçi inançlarını büsbütün benimsemediği ordu müfritleri arasında dengeyi korumaya çalıştı.
Fakat bunalımları zor kullanarak çözme alışkanlığı yüzünden, orduyu yeniden teşkilâtlandırmak için bile, ordunun gücüne dayanmak durumunda kaldı.
Bu da, onu aynı zamanda hem şefi hem de denge unsuru olduğu bir askeri diktatörlüğe sürükledi.
Bundan başka, yeni rejimi (Commonwealth) yaşatmak için daha da didinmek zorundaydı.
Cromwell, ilk önce İrlanda’yı, sonra İskoçya’yı egemenlik altına almak gereğini duydu (1650-1651).
irlanda’nın fethine doğrudan doğruya kendisi girişti ve bu iş daha sonra, damadı ireton tarafından tamamlandı.
Drogheda ve Wexford (eylül, ekim 1649) düşünce (bu savaşlar sırasında 40 Ö0Ö İrlandalı öldürülmüş veya köle olarak satılmıştır) adanın idaresini genel vali tayin ettiği Fleetwood’a bıraktı (1654-1655).
O da toprağın yarısından çoğunu müsadere edip askerlere dağıttı; toprakları elinden alınanları Connacht’a sürdürdü.
Cromwell daha sonra Charles II’yi kral tanımış olan presbiteriyen İskoç ordularını da Dunbar’da (1650) ve Worcester’de (1651) yenilgiye uğrattı; hükümdarı yeniden sürgüne zorladı ve İskoç krallığının Commonwealth’e bağlandığını ilân etti.
Yurt içindeki güçlüklere, yabancı ülkelerin düşmanca tutumları eklenince Cromwell. bütün protestan devletlerle bir ittifak kurmayı tasarladı; fakat İngiliz limanlarına giriş hakkını yalnız Britanya gemilerine veren Act of navigation’u parlamentoya kabul ettirmesi (9 ekim 1651) yüzünden.
Birleşik eyaletlere karşı bir savaşa sürüklendi (1652-1654).
Teşkilâtlanması için çalıştığı deniz kuvvetleri, bu savaşı başarıyla yürüttü ve İngiltere’yi büyük bir deniz devleti durumuna getirdi, öte yandan parlamento, muhaliflerden temizlenmiş olmasına rağmen, gene de hoşnutsuzluk göstermekteydi.
Cromwell, orduyu kullanarak parlamento üyelerini kovdurdu ve devlet konseyini dağıttı.
Devlet konseyi yerine, yedi asker ve üç sivilden kurulan küçük bir konsey kurdu.
Bu konsey, bağımsız dini topluluklardan «Barebone parlamentosu» diye tanınan bir «küçük parlamento» seçilmesini istedi. Tecrübesiz puritanlardan kurulan bu parlamento, çabucak dağıldı (temmuz-aralık 1653).
Gerçekte, yeni anayasa («instrument of Government») [16 aralık 1653], bir subay konseyi tarafından hazırlanmış ve yarı kralcı ve meşruti bir hükümet biçimine yakın bir sisteme dönülmesini öngörüyordu.
Bu anayasa gereğince Cromwell, lord protector unvanını alıyor ve hükümranlık yetkilerini, 21 kişilik yeni bir devlet konseyi ile paylaşıyordu, üç yıl için seçilmiş olan 460 üyeli (400’ü İngiliz, 30’u iskoçyalı, 30’u İrlandalı) parlamento, tamamıyla orta sınıflarla, puritan aristokrasisinden kurulmuş ve anayasa sınırları içinde (ve özellikle mâliyenin denetimi alanında) bütün yasama yetkilerini üzerine almıştı.
Gerçekte protektora hiç de iyi işleyemedi; üç krallık biribirinden iyice ayrılmıştı.
Yalnız Cromwell’in güçlü kişiliği, yapısı oldukça değişmiş olan Commonwealth’i dağılmaktan kurtardı, iktidara karşı muhalefet gruplarının ağır basması ve hizipler arasındaki ayrılık yüzünden, Cromwell, hükümet yönetiminde sert davranmak zorunda kaldı; güdümlü ve mutedil sayılabilecek askeri bir diktatörlük kurdu.
Devletin bu özelliği, içeride ve dışarıda bunalım yılı olan 1655’te daha çok ortaya çıktı.
Cromwell, yine orduyla uyuşmazlığa düşen parlamentoyu dağıtmaya ve tuğgeneraller tarafından yönetilen 14 askeri bölgeye bölünmüş olan ülkeyi ordunun oldukça sert denetimine bırakmaya mecbur oldu.
Bundan başka, parlamentonun muhalefetine ve kralcıların aralıksız komplolarına rağmen, büyük bir işi gerçekleştirdi: her üç krallıkta düzen ve disiplini yeniden sağladı; dikkate değer bir yönetim kurdu; geniş bîr dini hoşgörüyü gerçekleştirdi ve İngiliz kara ve deniz kuvvetlerini, ulaşılması imkânsız görünen seçkin bir düzeye çıkardı, ülkenin İktisadi gücünü arttırmak amacıyla birçok ticaret anlaşması imzaladı; hem Akdeniz’de hem de Antiller denizinde İspanya ile savaştı ve zaferler kazandı.
Bu başarılar Croıuwell’in otoritesini güçlendirdi; Fransa ve İspanya Cromwell ile birleşme yollarını aradılar.
Lord protector. katlanmaya zorladığı askeri despotluğa ve ortaya çıkan karışıklıklar yüzünden mezheplere karşı bir çeşit nefret duymaktaydı; üstelik, siyaseti de pahalıya maloluyordu.
Bu itibarla. 1656’da yeni bir parlamento denemesine girişti.
Seçimler, muhaliflerin sayısını arttırdı.
Mutediller, çıkmazdan kurtulmak için hükümeti, monarşik bir krallık yönetimi kurarak güçlendirmeyi düşündüler.
1657‘deki Humble Petition and Advice adlı yeni anayasa ile hükümdarlık tacı Cromwell’e sunuldu.
Cromwell, ordunun göstereceği tepkiden çekinerek bunu kabul etmedi.
Bu anayasa, özellikle sivil bir idareye dönme imkânını verdi.
ispanya’ya karşı Fransa ile birleşen (23 mart 1657) Cromwell, Dunes zaferiyle ordu üzerindeki otoritesini güçlendirdi; özellikle britanya ordularının çabasıyla kazanılan bu zafer, Avrupa kıtasında bir köprü başı olan Dunkerque’in ilhakını sağladı (1658).
Çok faal geçen hayatı sonunda bitkin düşen lord protector, oğlu Richard’ı halef gösterdi; eylül ayında da öldü.
Cromwell’in kısa protektora’sı İngiliz tarihinde kesin bir aşama oldu.
Onun ortadan kaldırdığı kurumlardan hiç biri (ne krallık, ne kilise, ne de aristokrasi) geçmişteki güçlerini bir daha elde edemediler.