Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

İrtica Hareketleri,Tarih Boyunca İsyanlar | Tarih Bilgileri |

İrtica Hareketleri Osmanlı imparatorluğunun bozulan düzenini reformlarla düzeltme çabalarına karşı yapılan direnme hareketleri.

XVI. yy.ın sonunda bütün müesseseleri ile birlikte zayıflamaya, dolayısıyla da gerilemeye başlayan Osmanlı imparatorluğunu yeni bir düzene sokmak için çeşitli teşebbüslere girişildi.

Genellikle hükümdarların önayak oldukları bu gibi çabalar, medreseliler, ocaklılar ve bir kısım çıkarcı devlet büyükleri tarafından desteklenen gerici gruplar tarafından engellendi.

Bu engellemede özellikle teşkilâtlarının bozulması yüzünden yeni bir eğitime güçleri yetmeyen askerî ocaklar önemli rol oynadı.

Halk, bu gerici hareketlere genellikle karışmamış, seyirci kalmayı uygun bulmuştur.

Osmanlı imparatorluğundaki irtica (gerileme) hareketlerinin belli başlıları şunlardır:

1. Genç Osman Olayı  – Genç Osman Olayı Nedir

(18 mayıs 1622). Osmanlı imparatorluğunda yenilik hareketlerine ilk teşebbüs eden hükümdar bu uğurda Genç Osman Olayıhayatını veren Genç Osman’dır.

Bozulan yeniçeri ve sipahi ocaklarını ortadan kaldırmak ve yerine Anadolu, Suriye, Mısır Türkleri ile Türkmenlerden bir ordu kurmak isteyen Genç Osman, ilmiye sınıfının siyasî ve malî kudret ve nüfuzunu kırmak, kıyafette değişiklik yapmak, yeni hayat şartlarına uygun kanunlar koymak yollarını aradı.

Fakat fikirce uyanık yardımcılara sahip olmadığından başarı gösteremedi.

Hacca gitmesi söz konusu olduğu bir sırada yeniçeri ve sipahi ocakları, ilmiye sınıfının alt sırasında bulunanlarla birleşerek 18 mayıs 1622’de isyan ettiler.

Atmeydanı’na giderek şeyhülislâm Hocazade Esad Efendiden fetva aldılar ve padişahın hocası Ömer Efendinin evini yağmaladılar.

19 Mayısta Atmeydanı’na yürüyerek bazı devlet adamlarını öldürdüler; saraya girerek Mustafa I’i tahta çıkardılar, sadrazam Dilâver Paşayı öldürdüler.

Bu isyan sırasında Yedîkule’ye götürülen Genç Osman da öldürüldü (20 mayıs 1622).

2.Kadızadeliler İsyanı

Kadızadeliler hareketi nedir, Tarikatı Muhammediye mensubu Birgili Mehmed Efendinin (öl. 1573) fikirlerini benimseyen çok dar görüşlü kimselerin meydana getirdiği isyan hareketidir.

Kadızade Mehmed Efendi (öl. 1635), Hz. Muhammed’den sonra yapılan her şeyi haram saydı, müspet ilimleri, özellikle matematiğin öğretilmesini engellemeye çalıştı.

Açık fikirli din adamı Şinasi Abdülhamid Efendi ile arasında anlaşmazlık çıktı.

Kâtip Çelebi, Mizan-ül-Hakk (Gerçeğin Terazisi) adlı kitabında bu tartışma konularını ele alır.

Mehmed IV zamanında saraya nüfuz eden Kadızadeliler, Şamlı üstüvanî Mehmed Efendinin kışkırtması sonucunda Halveti tekkelerine hücum ettiler.

Köprülü Mehmed Paşanın Sadarete geçişinin 8. günü (2 ekim 1656) Fatih camiinde toplandılar.

Bazı esnaf da onlara katıldı.

Amaçları İstanbul’da bulunan tekkeleri, camilerin birden fazla minarelerini yıkmak, Hz. Muhammed’den sonra yapılan şeyleri ortadan kaldırarak kendi görüşlerine uygun bir düzen kurmaktı.

Köprülü, onları vaz geçirtmek istedi, karşı koymaları üstüne cezalandırılmalarına hükmeden fetva alarak yakalananları Kıbrıs’a sürdü.

O çağa ait kaynaklara göre, Kadızadeliler çıkar sağlamak için dinî meseleleri âlet etmişlerdir.

Naima, Kadızadelilerin geri düşüncelerini yerer, onların alay konusu olan düşünceleri hakkında örnekler verir.

3.Patrona Halil İsyanı

Türkiye’de yenilik hareketlerinin başı sayılan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ile çevresindeki yöneticilere karşı girişilen bir irtica hareketidir.

Matbaanın kurulması dahil, Türkiye’de yapılan yenilik ve imar faaliyetlerine karşı olan bazı kimseler tepki göstererek bir isyan hareketi hazırladılar.

28 Eylül 1730 perşembe günü bunların kışkırttığı arnavut Patrona Halil, ulah devşirmesi Muslu Beşe ve 17 arkadaşı ayaklandılar.

Beyazıt camiinin Kaşıkçılar kapısından etrafa dağıldılar; «Şer ile davamız vardır.

Muhammed ümmetinden olanlar bayrak altına gelsin» diye naralar attılar.

Halk, dükkânlarını kapatarak arkalarından gitti. Asiler yeniçeri kışlalarının bulunduğu Etmeydanı’nda toplandı.

Kalabalığın başında bulunan Patrona, Ağa kapısında yeniçerilerle birleşerek zindan kapılarını açtırdı; taraftarlarına silâh dağıttı.

Divana dört kişinin adı yazılı bir liste gönderildi.

Kendilerini destekleyen eski İstanbul kadısı Arnavut Zülali Hasan Efendinin yakalanması ve Sancakışerifin orta kapıya dikilmesi üzerine bir ara durakladılar.

Fakat saraya, İbrahim Paşa ile yakınlığı bilinen 37 kişinin isimleri yazılı bir liste gönderdiler.

Şeyhülislâm Abdullah Efendinin âsileri desteklemesi üzerine İbrahim Paşa yakalandı, şehirdeki konaklar yağma edildi.

30 Eylül 1730’da İbrahim Paşa ile damadı öldürüldü.

Tahttan indirilen Ahmed III’ün yerine Mahmud I geçti.

Bütün yeniliklere cephe almış olan âsiler, İstanbul kadısı İbrahim Efendinin de desteği ile Sadâbâd’da yeni yapılmış köşkleri yakmak istediler.

Çaresiz kalan Mahmud I, yıkılmalarına izin vermek zorunda kaldı.

Bunun üstüne 120’den fazla köşk yıkıldı, eşyaları yağmalandı, bahçelerdeki ağaçlar kesildi.

Şehirde birçok dükkân ve mağaza tecavüze uğradı, malları yağma edildi.

4.Kabakçı Mustafa İsyanı

Yeniçeri ocağının durumunu ele alan Selim III açık fikirli ve yeniliğe taraftar kimselerden kurulu bir ekiple faaliyete geçti ve Nizamıcedit adı ile yeni bir askerî sınıf kurdu.

Mühendishane ve Kumbarahane gibi eğitim müesseseleri de kuran Selim III, çok geçmeden bu yeni düzene ve yeniliğe aleyhtar bir kısım ulema ve ocaklının tepkisi ile karşılaştı.

Bunların propagandaları ile kamuoyu Selim’in aleyhine döndü.

Şeyhülislâm Ataullah ve sadaret kaymakamı Köse Musa Paşanın telkini ile hareket eden vaizler, camilerde «askere pantolon ve ceket giydirip frenk muallimlere teslim eden» padişahın aleyhinde bulundular.

Devlet ileri gelenlerinden Tayyar Paşa, «müslümanlara kâfir elbisesi giydirildi; şimdi ne sipahi ne yeniçeri var, cümlesi başı kalpaklı frenk oldu.

Bunları emreden padişahtır.

Kendisinin dine ve halka hıyaneti meydandadır» demekten çekinmedi.

İstanbul’da bulunan Fransa elçisi Sebastiani, Babıâli’yi baskı altında tutmak için «Nizamıcedit’ten maksat, ocağın kaldırılmasıdır.

Vekiller bu suretle ulufeleri kendi ceplerine atacaklardır» diyerek yeniçerileri kışkırttı.

Yeni düzeni yıkmaya karar veren Köse Musa ile Ataullah Efendi, Karadeniz boğazındaki kalelerde bulunan muhafız yamakları ayaklandırdılar.

Başlarına geçen Kabakçı Mustafa, Arnavut Ali ve Bayburtlu Süleyman Çavuş ile birlikte Büyükdere yolundan İstanbul’a yürüdü.

Ulemanın etkisinde kalan yamaklar, «maksadımız Nizamıcedit belâsını kaldırmaktır, müslüman olanlar bizimle beraber olsun» diye bağırarak önce Tophane’ye sonra da Etmeydanı’na geldiler.

Ulema kendilerini destekledi, öte yandan Köse Musa’nın telkini ile Nizamıcedit’i Levend çiftliğine ve Üsküdar’daki kışlalarına gönderen Selim III, bu askerî sınıfı kaldırdığını bir hattı hümayunla bildirmek zorunda kaldı.

Fakat, Köse Musa’nın etkisinde kalan Kabakçı, padişahın yakınlarından 11 kişinin başlarını istedi; Atmeydanı’na gelerek kendisine teslim edilenleri öldürdü.

Selim III tahttan indirildi, yerine Mustafa IV geçti (29 mayıs 1807).

5.Alemdar Mustafa Paşa Olayı

Selim III’ün hal’inden sonra Nizamıcedit’in kaldırılması ve Mustafa IV’ün tahta geçişi ve diğer gelişmeler Tuna boyundaki osmanlı ordusunda tepki yarattı.

Orduda fesat hareketlerini bastıran Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa, 6 000 kişi ile İstanbul’a yürüdü.

Daha yolda iken adamlarından Hacı Ali Ağayı gönderdi ve kendisini Boğaz nazırı tayin etmiş olan Kabakçı Mustafa’yı evinde bastırıp öldürttü.

21 Temmuzda İstanbul’a gelerek BabIâli’ye oturdu, isyana karışanları şiddetle cezalandırdı.

Fakat sadrazam Çelebi Mustafa Paşanın tutumu yüzünden Selim III öldürüldü, kaçarak hayatını kurtaran Mahmud H, 28 temmuz 1808’de tahta geçti.

Bunun üzerine Alemdar, geri kalan elebaşıları ortadan kaldırdı.

Nizamıcedit’i Sekbanıcedit adıyla yeniden kurmaya girişti.

Fakat yeniçeriler 15-16 kasım 1808 gecesi, askerin dağınık olduğu bir sırada, Babıâli’ye yürüyerek Alemdar’ı sardılar.

Alemdar, cephaneliği üzerindeki 500 kadar âsi ile birlikte havaya uçurttu.

6.31 Mart Olayı

İkinci Meşrutiyetin ilânından sonra Hüseyin Hilmi Paşa Sadarete geçtiği 14 şubat 1909’dan 13 nisan (rumî tarihe 31 mart) tarihine kadar geçen iki aylık sürede İttihat ve Terakki partisi mensupları ile muhalifleri şiddetli bir siyasî mücadeleye giriştiler.

İkinci Meşrutiyetin ilânında rolü olan İttihat ve Terakki’ye karşı gerici gruplar şiddetli bir kampanya açtı.

İttihadı Muhammedi cemiyetinin fikirlerini yayan Volkan gazetesi aracılığıyla ve Derviş Vahdetî’nin kalemi ile şiddetli bir muhalefet hareketi başladı.

Ahrar partisinin tarafını tutmuş olan Murad Bey, Mizan gazetesi, Hasan Fehmi Bey de Serbesti gazetesi ile bu kampanyaya katıldı.

Orduya karışan asker elbiseli bazı kimseler ve medreseliler geniş bir propaganda faaliyetinde bulundular; mektepli subaylarla hükümet ilerigelenlerinin kâfir olduklarını, dini kaldıracaklarını telkin ettiler.

Bu propagandaların etkisi altında kalan Taşkışla’daki avcı taburları, 12 nisan pazartesi günü gece yarısına doğru harekete geçerek subaylarını tevkif ve hapsettiler. S

onra da Sultanahmet meydanında toplanarak şeriatı kurtarmak üzere herkesi kendileriyle birleşmeye davet ettiler.

13 Nisan (31 Mart) salı günü sabahı, İstanbul halkı tüfek sesleri ile uyandı.

Hamdi Çavuş, kamacı ustası Arif ve bölük emini Mehmed adlı üç kişinin emrinde bulunan asker, «şeriat isteriz» diye bağrıyordu.

Bunlardan bir grup, meclise giderek «şeriat isteriz» sözünü tekrarladılar ve isteklerini dört madde halinde topladılar.

Ancak istekleri kabul edilmeyince meclis reisi Ahmed Rıza Bey zannettikleri adliye nazırı Nâzım Paşayı ve İttihatçıların fikirlerini yayan Tanin gazetesi başyazarı Hüseyin Cahid zannettikleri Lazkiye mebusu Şekip Arslan Beyi öldürdüler.

İsyana bir süre sonra donanma erleri de katıldı.

Asarı Tevfik gemisinin süvarisi Ali Kabulî Bey, sarayı topa tutmak istediği töhmeti ile Abdülhamid’in gözleri önünde şehit edildi. Harbiye nezareti sarıldı, bir kısım mektepli subaylar şehit edildi.

Bunun üzerine sorumluluğun kendisine yükletilmesinden endişe eden Abdülhamid, askeri yatıştırmak için tebliğ ve bir hattı hümayun neşretti; hem şeriate, hem de meşrutiyete riayet olunacağını açıkladı.

31 Mart (13 nisan) gerçekten korkunç bir irtica hareketidir.

Amacı, aydın fikirleri söndürmek, aydınları yok etmek, parlamenter rejimi ve her türlü hürriyetleri kaldırmak, dolayısıyla da Osmanlı devletini yeniden ortaçağ karanlığına sürüklemekti.

Hattâ türk milletinin devamı bile tehlikeye düşebilirdi.

Fakat İstanbul’daki irtica hareketini haber alan Seiânik Redif tümeninin aydın subayları ve ordu kumandam Mahmud Şevket Paşa irticai ezmeye karar verdiler.

Gönderilecek kuvvetin başına Hüseyin Hüsnü Paşa, kurmay başkanlığına da Mustafa Kemal (Atatürk) getirildi.

Mustafa Kemal, İstanbul’daki irtica hareketini şiddetle ezecek bu orduya Hareket ordusu adını vermişti. Hareket ordusu 22-23 nisan gecesi İstanbul’u işgal etti.

24 Nisanda âsiler bertaraf edilerek 25 nisanda örfî idare kuruldu.

7.Cumhuriyet Devrinde

Cumhuriyetin ilk zamanlarında bazı irtica hareketlen olmuş, fakat cumhuriyetin enerjik kuvvetleri tarafından ezilmiştir:

Şeyh Sait isyanı

Şeyh Sait, dinin elden gittiğini iddia ederek 11 şubat 1925’te, doğu illerinde isyan etti.

Bazı şeyhlerle yabancıların âleti olan kimselerin teşvikiyle Genç, Elazığ, Ergani taraflarını aldı.

Devrimlerden menfaatleri zarar gören kimseler, eski devirden arta kalmış siyaset adamları, bu ayaklanmadan ümide düştüler.

Askerî harekâtın yanı sıra «Vatan Hıyaneti kanunu»na bir madde ilâve edildi (25 şubat 1925); «Takriri Sükûn kanunu» çıkarıldı (4 mart 1925); birisi Ankara’da, diğeri doğu illerinde görev yapmak üzere iki «istiklâl mahkemesi» kuruldu (7 mart 1925); kısmî seferberlik ilân edildi.

Atatürk, bir beyanname çıkararak: «mahiyetlerini din maskesi altında gizlemeye çalışanların teşebbüsü mahsulü olan bu hareketin bastırılması için bütün tedbirlerin alınmış olduğunu» büdirdi (7 mart 1925).

Bu tedbirler sonucunda memleket ve devrimler büyük bir tehlikeden kurtuldu ve âsiler şiddetle ezildi.

Menemen Olayı

Gerici unsurlar, devrimleri yok etmek için Cumhuriyet Halk fırkasını devirmeye çalıştılar; «Serbest Cumhuriyet fırkası» adlı yeni bir partinin kuruluşunu ve bir kısım aydınların ona girişini devrimlerde ayrılık belirtisi sanarak faaliyete geçtiler.

Bu arada kaldırılmış olan tarikatlar, şeyhleri ve dervişleri ile birlikte yeniden ortaya çıktılar.

Yeni parti çevresinde gizli irtica hareketleri başladı.

Bunun sonucu olarak Nakşibendî tarikatı mensuplarından Derviş Mehmed ismindeki gerici, aynı tarikattan olan müritleri ile Menemen kasabasını bastı (23 aralık 1930).

Kendisine engel olmak isteyen yedeksubay Kubilay’ı önce kurşunla vurarak sonra da bıçakla boynundan keserek şehit etti.

Başını yeşil bir bayrak direği ucuna takarak halkı ayaklanmaya teşvik etti.

Cumhuriyet ordusu, bütün gerici unsurları ezmeyi başararak rejimin sadık bekçisi olduğunu belirtti.

Bir yanıt yazın