Osmanlıda Kitap Basımı | Ansiklopedik Bilgi |
Osmanlıda Kitap Basımı,asıl yazma kitap ticareti İstanbul’da Kapalıçarşı’da sahaflar vasıtasıyla yapılırdı. Çarşıda sahafların bir loncası vardı.
Bu lonca kesin kurallara bağlıydı. Türkiye’de kitap basılması ancak 1729’da mümkün oldu.
Türkiye’ye matbaayı getiren İbrahim Müteferrikamın ilk bastığı eserler, lügatler, coğrafya ve tarih kitaplarıydı. Yayım hayatındaki yavaş gelişme Tanzimat (1839) ile birlikte hızlandı.
Başlangıçta yalnız yazma kitap ticareti yapan sahaflar, 1840’tan sonra kitap bastırmaya da başladılar.
Bu kitaplar çoğunlukla dini eserlerdi. İmparatorluğun birçok yerine ve İslam ülkelerine, Kur’an ve din kitabı gönderilmesi, İstanbul’a büyük gelir sağlıyordu.
Osmanlı devleti, 1842’de, kitap bastıranları teşvik, kitapları ucuza maletmek ve ülkenin her yanına kitap yollama işini kolaylaştırmak amacıyla kitaplardan gümrük resmini kaldırdı.
Kitapçılık alanında da faaliyet göstermesi tasarlanan Encümeni Daniş, Cemiyeti İlmiyei Osmaniye gibi kültür kurumlarının verimsiz kalan çalışmalarından sonra 1865’te Maarif nezaretine bağlı Telif ve Tercüme cemiyeti kuruldu.
1870’te okul kitapları için geniş bir Telif ve Tercüme nizamnamesi hazırlandı.
Mizan gazetesinin sahibi ve yazarı Murad Bey, 1890 da Asar-ı Devri Hamidî (Abdülhamid II Çağı Eserleri) adlı bir katalog hazırlayarak Sultan Abdülhamid’in ilk 15 yıllık yönetimi sırasında İstanbul’da türkçe olarak basılan telif ve tercüme 4 000 kadar kitabın bibliyografik bir listesini yayımladı.
Tanzimat edebiyatının başlıca kitapları ile halk için ilk cep kitaplarını Ebüzziya Tevfik yayımladı. Serveti Fünun mecmuası etrafında toplanarak edebiyatı cedide hareketini geliştirenler bu edebiyatın belli başlı kitaplarını Edebiyatı Cedide Kütüphanesi adlı seride yayımladılar.
İlk matbaanın kuruluşundan Birinci Meşrutiyete kadar (1875) 2 980 kitap basıldı.
İkinci Meşrutiyetin (1908) ilk günlerinde, İstanbul’da 90 matbaa ve 128 kitapçı vardı.
Kitapçılar arasında ermeniler ve iranlılar büyük yer tutuyordu.
İlk kitapçılardan ermeni asıllı Gasbar Efendi, Tedrisat kütüphanesi adı altında 500 eser yayımladı.
O zaman kitapçılar, aynı zamanda tütüncülük, tömbekicilik gibi işler de yaparlardı.
Yalnız kitapçılıkla hayatını kazanan ilk kitapçı ermeni Arakel Efendidir, Arakel Türkiye’de ilk defa ayrıntılı bir katalog yayımladı. Ermeni kitapçılar, bilimsel kitaplarda edebiyat kitapları piyasasını; İran asıllı kitapçılar da halk kitapları piyasasını ellerinde tutuyorlardı.
Arakel’den sonra. İkbal kütüphanesi sahibi Hüseyin Bey, Kanaat kütüphanesi sahibi ilyas Efendi, Hilmi kitabevi sahibi Hilmi Çığıraçan ve Maarif kitabevi sahibi Naci Bey önemli kitapçılardır.
İkinci Meşrutiyetin ilanı ile her türlü sansür ve baskı ortadan kalktığı için, yayımlanan kitap sayısında büyük bir artış ve konularda çeşitlilik meydana geldi.
Bu durum Birinci Dünya savaşına kadar sürdü.
Cumhuriyetin ilanı kitapçılığa tekrar canlılık getirdi. Asıl hareketi 1928 Harf inkılabı sağladı.
Harf inkılabını takip eden yıllarda bir yandan devlet, bir yandan kitapçılar halk için öğretici yayımlar yapmaya başladı, inkılâp, Ahmet Halit, Remzi, Yeni Şark, Tefeyyüz v.b. gibi kitabevleri kuruldu.
Devletin himaye ettiği bazı kültür hareketleri, kitapçılığın gelişmesine yardım etti.
Türk Tarih kongresinin toplanması (1932), Türk Dil kurumunun kurulması (1932), Derleme kanununun kabulü (1934), Ankara’da yeni fakültelerin açılması, halkevleri, Neşriyat kongresi (1939) v.d. Milli Eğitim bakanlığınca dünya klasiklerinin çevrilerek düzenli yayımlanması sağlandı.
Modern baskı tekniklerinin uygulanması kitapçılığa yeni imkanlar kazandırdı.
Fikir ve bilgi yönü kadar baskı ve cilt yönü de dikkati çeken kitaplar basılmaya başlandı.