Osmanlıda Süvariler,Kapıkulu Süvarileri | Osmanlı Tarihi |
Osmanlıda Süvariler,Büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları ve Ösmanlı Devleti’nde atlı asker karşılığında daha çok sipahi terimi kullanılırdı.

Eski Türkler, süvari sınıfının, uzak mesafeleri aşmak için hızından, savaşlarda hareket ve manevra kabiliyetinden yararlanarak fetihlerini, süvari birlikleriyle yaptılar.
Osmanlı devletinde önceleri, savaşa katılan kuvvetlerin hemen hepsi süvariydi.
Geri hizmet ve öteki yardımcı hizmetler için ayrılanlar, piyade olarak görev yaparlar, fakat bir yerden bir yere atlarıyla veya arabalarıyla giderlerdi.
Zamanla taktik ihtiyaçların ortaya koyduğu zorunluluk ve kalabalık ordulara yeteri kadar at bulma güçlüğü yüzünden, ordunun bir kısmı piyade olarak düzenlendi, fakat büyük kısmı süvari olarak kaldı.
Osmanlı Kapıkulu Süvarileri
Osmanlı ordusunda süvari teşkilatı yeniçerilerin kaldırılmasına kadar olan devrede, yerli kulu ve kapıkulu süvari teşkilatı olarak iki bölüme ayrılmıştı.
Yerli kulu süvari teşkilatı; atlı aşiret kuvvetleri, müsellemler, tımarlı süvariler, deliler, gönüllü’ler, levent’ler ve akıncılardan meydana gelirdi.
Osman I devrinde askeri kuvvet olarak yalnız aşiret kuvvetleri (milisler) vardı.
Orhan Beyin ilk zamanlarında da, aşiret kuvvetlerinden yine yararlanıldı; fakat bunlar kale savaşlarında işe yaramadıkları için, muvazzaf (müsellem yaya) teşkilatı kuruldu.
Atlı aşiret kuvvetleri, yerini zamanla tımarlı süvarilere ve akıncılara bıraktı.
1826’da Asakiri Mansurei Muhammediye’nin kurulmasıyla birlikte süvari teşkilâtı da Avrupa ordularındaki süvari sınıfına benzer şekilde düzenlendi.
Fakat 1828’de Rus savaşı başladığı için, teşkilat geliştirilemedi ve bu savaşta eyalet süvarilerinden yararlanıldı.
1829’da yeni birlikler kurulmaya çalışılmış ise de 1884’e kadar Mahiyeli Süvari alayı adıyla toplamı 1 400 kişi olan iki süvari alayı kurulabildi.
1839’da Mansure süvari alaylarının sayısı 15’i buldu. Her alayda 1 600 süvari vardı.
1843’te çıkarılan bir kanunla osmanlı ordusu, fransız ve prusya ordularının teşkilâtı göz önüne alınarak, yeniden düzenlendi ve süvariler, bağımsız alaylar halinde kuruldu.
1877 Osmanlı-Rus savaşından sonra Almanya’dan getirtilen uzmanların teklifiyle, ordulardaki beşer bölüklü olan süvari alayları ikişer ikişer birleştirilerek, süvari tugayları ve bir orduda bulunan üç süvari tugayı birleştirilerek, tümenler meydana getirildi.
Böylece orduların kuruluşunda bulunan süvari alayları bağımsız durumdan çıkarılarak, tugay ve tümenler halinde teşkilatlandı.
1881’de Nizamiye ordusunda bölüklerinin toplamı 165, Jandarma teşkilâtında 205 idi.
1890’da yapılan askeri düzenlemede, doğu vilayetlerindeki aşiret halkından, Hamidiye süvari alayları kuruldu.
İkinci Meşrutiyetten sonra, Birinci Süvari tümenine beş bölüklü Ertuğrul Süvari alayı verildi.
Ayrıca, süvari tümenlerinin kuruluşuna, dörder toplu üçer süvari bataryasından kurulu bir süvari topçu taburu eklendi.
Süvari topçu taburları barışta, ordu topçu tümeninin emrindeydi.
Birinci Dünya savaşında, yüksek nitelikli silahlar karşısında büyük hedef teşkil eden süvari sınıfı önemini kaybetmeye başladı.
Bununla beraber İkinci Dünya savaşından sonra ortadan kalkarak yerini zırhlı ve motorlu birliklere bıraktı.
Türk Silahlı kuvvetlerinde son süvari birlikleri, 1959’da kaldırıldı.
Süvari kaptan
Osmanlı devletinde kapudane, patrona ve riyaleden sonra gelen kaptan rütbesi.
Süvari kaptan, terfi edince riyale veya liman reisi olurdu.
Devlet gemilerinde kaptanlık yapardı.
Yardımcısına mülâzım kaptan denirdi.
Bunların gemilerine fener takma yetkileri vardı.
Süvari mukabele kalemi
Osmanlı devletinde kapıkulu süvarilerinin ve saray ağalarının maaş defterini denetleyen kalem.
Maaş defterleri her kuruluşun kendi kalemi tarafından hazırlanır ve kopyası mâliyeye gönderilirdi.
Süvari mukabele kalemi, Mâliyeye gönderilen maaş defteri kopyasıyla bu kalemde tutulan kayıtlan karşılaştırırdı.