Pamphylia Bölgesi,Tarihi,Kentleri,Sınırları
Pamfilya Bölgesi Kentleri, Pamphylia Bölgesi Antik Kentleri, Pamphylia Bölgesi Hakkında Bilgi, Pamphylia bölgesi tarihi, Pamphylia ve Pisidia Kentleri,Pamphylia Bölgesi,Tarihi,Kentleri,Sınırları.Güney Anadolu’da (Lykia, Kilikya ve Pisidia arasında) bölge. Sınırları Akdeniz’den Toros dağlarına kadar uzanır.
Kuzeyinde Pisidia bölgesi yer alır.
Pamphylia ve Pisidia Kentleri
Genişliği 30 km, uzunluğu da 110 km kadar olan küçük bir bölgedir.
Romalılar zamanında bu bölge kısmen Pisidia’yı da içine alıyor, Frigya ve Lykaonia sınırına kadar uzanıyordu.
Alüvyonlu bir ovadan meydana gelen bölgenin başlıca ırmaklarını Aksu (Kestros), Köprüçay (Eurymedon)ve Manavgat çayı (Melas) meydana getirir.
Pamfilya Bölgesi Kentleri
Geride Toros dağları uzanır.
Bu dağlar yaylaya geçit vermez.
Kıyıdaki başlıca şehirler, Lykia sınırına yakın Olbia (Attaleia) ve Side’dir.
Eurymedon’un yakınındaki bir tepede Manavgat (Aspendos), Kestros yakınında Murtına (Perge) yer alır.
İki ırmak arasında kalesiyle Büyük İskender’e bile dayanan Syllion vardır.
İklimi yumuşak, topraklan verimli Pamphylia’da çok eski zamanlardan beri yerleşmeler olmuştur.
Antalya’nın kuzeybatısında Yağca köyü yakınındaki Karain mağarasında yapılan araştırmalarda Paleolitik devre ait çakmaktaşı âletler, hayvan ve insan iskeleti kalıntılarına rastlandı.
Yine Antalya yakınlanndaki Beldibi ve Belbaşı mağaraları da bu bölgeye prehistorik devirlerde yerleşme olduğunu gösterir.
Henüz araştırılmamış olan höyüklerin yüzeylerinde, elle yapılmış, siyah veya kırmızı renkte çanak çömlek kırıkları bulundu.
Bu eserler Pamphylia’nın gerisindeki Pisidia’da, Göller bölgesi höyüklerinde bulunan bakırçağ eserlerine benzer.
Pamphylia’dan Pisidia’ya ulaşan yolların, bu bölgeyi en erken devirlerden beri göller bölgesi ve batı anadolu kültürleriyle birleştirdiği söylenebilir.
Bölgenin tarih devirlerinin başlangıcındaki durumu hakkında bilinenler azdır.
Büyük Hitit imparatorluğu çağında bu devlete bağlı vasal beyliklerden biri olduğu kabul edilir.
Akalar, M.ö. XIV. ve XIII. yy.larda Doğu Akdeniz ülkelerine yayıldılar; Rodos, Sisam ve Kıbrıs’ı işgal ettikleri dönemde Anadolu’nun güneybatı ve güney kıyılanna ayak bastılar.
M.ö. 1200 yıllarında Orta Avrupa’dan Anadolu’ya yapılan Ege göçleri sonunda Büyük Hitit devleti yıkılınca, Akalann bu kıyılara daha geniş ölçüde göç etmeğe başladıkları biliniyor.
Pamphylia’da aka kültür eserlerine henüz rastlanmadı.
Bununla birlikte eski yunan efsanelerinde, Akalann bu bölgeye göç ettiklerinden söz edilir.
Plinius bölgenin asıl adı olarak Mopsopia’yı belirtir.
Efsaneye göre, pamphylia halkı, Truva savaşlarından sonra Amphilokhos ve Kalkhas başkanlığında geriye çekilen eski yunanlılardan meydana gelmiştir.
Pamphylia’lılar Kalkhas’ın ölümünden sonra argonaut’lardan kâhin Mopsos’un kumandasında Toroslar’ı aşmışlar, bunlardan bir kısmı da Pamphylia adı verilen bölgede kalmışlardır.
Sakızlı tarihçi Theopompos, Mopsos’un, Pamphylia adlı bir kızı olduğunu yazar.
Stephanos Byzantios ile Eustathios’un ileri sürdüklerine göre Mopsos’un babası Rakhios ile annesi Manto’nun Pamphyle adlı bir kızı vardı.
Ephoros’a göre de Oitia’daki dor kralı Aigimios’un oğullarından birinin adı Pamphylos idi.
Aspendos, Syllion ve Side gibi Yunanca olmayan yer adlan, bölgeye Eski Yunanlılardan çok önce yerleşilmiş olduğunu gösterir.
Pamphylia’lıların örf ve gelenekleri Kilikyalılara çok benzer.
Bölge yerlilerinin kilikyalı göçmenler ve daha sonra gelen Eski Yunanlılarla karıştığı sanılıyor.
Aspendos, Perge ve Syllion’da bulunan pamphylia lehçesinde yazılmış bazı kitabeler, bu lehçenin Yunanistan’da ve Arkadia’da konuşulan aka lehçesiyle akraba olduğunu gösterir.
Bu lehçede ayrıca dor unsurlarının bulunması Dorların Yunanistan’ı işgal ederek aka krallıklarını ortadan kaldırdıktan sonra bazı adalara yerleştiklerini, anadolu kıyılarına ve bu arada Pamphylia’ya da ayak bastıklarını ortaya koyar (yaklş. M.ö. 1000-900).
Yunanistan’dan doğu yönünde gelişen bu ilk kolonileştirmeyi M.ö. VIII. ve VII. yy.larda ikinci bir kolonileştirme takip etti; Yunanistan’da ve Batı Anadolu’da Aiolis ve lonia’da oturan Yunanlılar Pamphylia’ya girerek burada bazı koloniler kurdular.
Bunlar arasında Perge, Syllion, Aspendos ve Side gösterilir.
Fakat bu şehir adlarının yunanca değil, yerli anadolu adları olduğu göz önünde tutulursa, Yunanlıların bu bölgede yeni şehirler kurmaktan çok, eski şehirleri ele geçirerek oraya yerleştikleri anlaşılır.
Yerli unsurlarla karışık lehçelerin bu şehirlerde uzun süre tutunmuş olması, buraya gelen kolonlann anavatanla fazla ilgili bulunmadıklarını ve kendilerinden herhalde sayıca çok üstün yerli halkın kuvvetli etkisi altında kaldıklannı gösterir.
Side’ye gelen Yunanlıların kendi dillerini unutarak o çevrede anlaşılmayan bir dil konuşmaya başladıklarını bildiren ve lzmit’li tarihçi Arrianos tarafından anlatılan efsane de bu görüşü doğrular.
Bölge hiç bir zaman bağımsız olamamış ve bir Pamphylia krallığı kurulamamıştır.
Yüzyıllar boyunca sürekli olarak büyük krallıkların eline geçen bölge, anadolu topraklan üzerinde yapılan savaşlardan etkilendi.
Herodotos’a göre Lydia kralı Kroisos bölgeyi hâkimiyeti altına aldı.
Kroisos’un pers kralı Keyhüsrev’e yenilmesinden sonra Pers imparatorluğunun eline geçti. (M.ö. 547 veya 546) ve Perslerin ilk satraplığına bağlandı.
Fakat, Side ve Aspen-dos’taki buluntulardan anlaşılan sikke basımı muhtariyeti bu şehirlerin oldukça bağımsız olduğunu gösterir.
Persler şehirlerin iç yönetimlerine karışmamışlar sadece kendilerine sadık birtakım kişilerin tiran olarak bu şehirlerin başına geçmelerini sağlamışlardır.
Pers kralı Kserkses, Yunanistan üstüne yürüdüğü sırada Pamphylia’lılar Perslere 30 gemiyle yardım ettiler.
M.ö. 467 veya 466’da Kim on, Köprüçay (Eurymedon) ağzında demirlemiş olan pers donanmasını büyük bir yenilgiye uğrattı.
Bundan sonra Atina’nın başkanlığı altında kurulan Attike-Delos Deniz birliğine Aspendos şehri de girdi.
Şehir M.ö. 441’de pers satrapı Tissaphemes’in (fars. Tisafem) kumandasındaki bir donanma üssü olarak bilinir.
M.ö. 334 veya 333 kışında Büyük İskender, Lykia bölgesi üstünden Pamphylia’ya geldi; Perge, Side ve Aspendos şehirlerini ele geçirerek bölge üstündeki hâkimiyetini güçlendirdi.
Arrianos’un bildirdiğine göre, İskender, Lykia ve Pamphylia bölgelerinin başına satrap olarak Neaıkhos’u tayin etti.
M.ö. 323’te bölge, Antigonos’un eline geçti.
M.ö. 301’de Antigonos’un ölümünden sonra Pamphylia bölgesinin, Pleistarkhos’un hâkimiyeti altına girdiği sanılıyor.
Kısa ömürlü olan bu devletin ortadan kalkması üzerine bölge bazen Piolemaios’ların, bazen de Selefkiler’in eline geçti; bu karışık durumdan yararlanan bazı şehirler, zaman zaman bağımsızlıklarını ilân ettiler.
Suriye krallığının Küçük Asya valisi olduğu sırada bağımsızlığını ilân eden Akhaios, Pamphylia’nın da büyük bir kısmını ele geçirdi; fakat Büyük Antiokhos’un M. ö. 214’te Akhaios’u yenilgiye uğratması üzerine bölge tekrar Suriye krallığına katıldı.
M.ö. 188’de Bergama krallığı tarafından alındı.
Bergama krallığının vasiyet yoluyla Roma’ya geçmesi ve Asia eyaletinin kurulması üzerine (M.ö. 133) Pamphylia’nm yeni durumu, kaynaklarda belirtilmez.
Bölgenin, bu sırada bağımsız olduğu sanılıyor.
M.ö. 102’de Anadolu’nun güneyinde Kilikya adlı bir eyalet kurulduktan sonra Pamphylia bu eyalete bağlandı.
Korsanlara karşı yaptıkları mücadelede Romalılar bu kıyıları üs olarak kullandılar.
Pontos kralı Mithridates VI, M.ö. 88’de Anadolu’yu istilâ ettiği sırada bu bölgeye de geldi.
M.ö. 36’da Roma imparatorluğunun doğu kısmına hâkim olan Antonius, bölgeyi Galatia kralı Amyntas’a verdi; bu durum M.ö. 25’e kadar devam etti.
Bu tarihten sonra Amyntas’ın krallığı, Augustus tarafından Galatia adını taşıyan bir eyalet haline getirildi.
Pamphylia ise ya Asia eyaletinin bir parçası oldu veya ayrı bir eyalet haline getirildi, imparator Claudius zamanında bölge Lykia ile birleştirilerek bir «çift eyalet» yapıldı (M.S. 43); sonra bir süre için Galatia’ya bağlandı.
Roma imparatorluk devrinde, özellikle II. ve III. yy.larda Pamphylia, öteki anadolu bölgeleri gibi büyük bir gelişme gösterdi.
Şehirler büyüdü ve zenginleşti; kalıntıları bugün de ilgi çekici olan anıtsal binalar ve anıtlarla süslendi.
315 Yıllarında bölgenin Lykia’dan ayrıldığı ve ayrı bir eyalet olduğu anlaşılıyor.
Pamphylia’da IV. yy.dan itibaren Hıristiyanlık yayılmaya başladı ve V. yy.da yerleşti.
V. yy.ın ortalarında bölge, merkezleri Side ve Perge olmak üzere iki kısma ayrıldı.
Fakat bu bölünme, İdarî olmaktan çok kilise teşkilâtıyle ilgiliydi.
Pamphylia, V. ve VI. yy.larda önemli bir bizans eyaletiydi.
Fakat VII. yy.dan itibaren Arapların, donanmalanyle Anadolu’nun güney kıyılarını yakıp yıkmaya başlamaları üzerine bölge bir savaş alanı haline geldi ve bu olaylardan çok etkilendi.
Bu akınlara karşı koyabilmek üzere Bizanslılar bölgede bir thema (askerî eyalet biçimi) kurdular ve buraya Kibyraioton thema (Mikra Kibyra thema’sı) adı verildi.
XI. yy.dan itibaren bölge Selçuklular ile Bizanslılar arasında bir mücadele konusu oldu.
1207’den itibaren Konya sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev I tarafından işgal edildi ve Selçukluların elinde kaldı.
Konya Selçuklu devletinin yıkılmasından sonra (1299) Hamidoğullarının ve bunların bir kolu sayılan Tekeoğullarının yönetimine geçti, Murad I zamanında da Osmanlılar tarafından alındı (1391).