Pargalı İbrahim Paşa Kimdir | Biyografi,Osmanlı Tarihi |
Pargalı İbrahim Paşa Kimdir Makbul, Maktul, Türk sadrazamı (Epir ? 1493 – İstanbul 1536).
Kanuni Sultan Süleyman’ın ikinci sadrazamıdır.
Pargalı İbrahim Paşa Hayatı
İbrahim Paşanın, osmanlı ülkesine ne şekilde getirildiği hakkında çeşitli söylentiler vardır.
Bir söylentiye göre, Bayezid II devrinde Bosna beylerbeyi İskender Paşa tarafından bir akın sırasında ele geçirilerek o sırada Kefe sancakbeyi bulunan şehzade Süleyman’a hediye olundu.
Türk ve müslüman terbiyesi aldı.
Gençliğini şehzade Süleyman ile birlikte, Manisa’da geçirdi.
Sultan Süleyman’ın başa geçmesi ile İstanbul’a geldi.
Sarayda önemli görevlerde bulundu.
Belgrad’ın fethine (1521) ve Rodos seferine katıldı.
Has oda başı ve İç şahinciler ağası unvanıyla padişahın yanında bulunuyor ve birçok işte büyük nüfuzu ve etkisi görülüyordu.
Pirî Mehmed Paşanın azlinden sonra sadrazam oldu (1523).
Bir süre sonra sadrazamlığına Rumeli beylerbeyliği de eklendi.
Kanunî’nin kız kardeşi Hatice Sultan ile evlendi.
Birkaç ay sonra Mısır’da isyan eden Hain Ahmed
Paşanın isyanını bastırmak için Mısır’a gitti; Kahire’ye girerek isyanı bastırdı (1525).
İdarî ve malî ıslahata başladı.
Bu sırada İstanbul’da İbrahim Paşa aleyhine bir isyan çıktı ve sarayının hâzinesi yağma edildi.
Bu durum üzerine Kanunî, İbrahim Paşayı derhal İstanbul’a çağırdı.
1525’te İstanbul’a döndü.
Bundan sonra İbrahim Paşanın osmanlı-macar münasebetlerinde de rol oynadığını görüyoruz.
Nitekim Mohaç savaşı için, Sofya’dan öncü kuvvetlerinin başında ilerleyerek 29 ağustosta Mohaç meydanına geldi.
Burada yapılan savaşta Macarlara karşı Hüsrev ve Bali beylerle birlikte çarpışarak Mohaç meydan savaşının birkaç saat içinde kazanılmasına sebep oldu (1526).
Mohaç’tan dönüşte Tuna yakınında Tite kalesini ele geçirdi ve Kanunî ile birlikte Budin’e girdi.
İstanbul’a dönüşte Matyas Corvin’in sarayından aldığı heykelleri de beraberinde getirerek Atmeydanı’ndaki sarayının önüne diktirdi.
Bu hareketi birçok tepkide sebep olmuş, Figânî adındaki rintmeşrep bir şair kendisini hicvetmiştir.
İbrahim Paşa Anadolu’da çıkan Kalender Şah ayaklanmasını bastırmak için Elbistan’a gitti (1527); buradaki dulkadırlı boy beylerini kendi tarafına çekerek ayaklanmayı kolayca bastırdı ve İstanbul’a döndü (1528).
Batı meselelerini gayet iyi bilen İbrahim Paşa, İstanbul’da macar kralı Zapolyan’ın elçisi Lasky ile yaptığı görüşme sonucu Zapolya’yı macar kralı olarak tanıdı.
Buna karşı çıkan Habsburg ailesinden Charles-Quint’in kardeşi Ferdinand’a karşı sefere çıktı.
Budin’i beş günlük bir kuşatmadan sonra ele geçirerek Zapolya’ya krallık tacını giydirdi.
Viyana kuşatmasına ve Alman seferine (1532) katıldı.
Bu seferde Almanya içlerine kadar girilerek geniş ölçüde yağma yapıldıktan sonra geri dönüldü.
İstanbul’a dönen İbrahim Paşa, Avusturya’dan gelen jerome de Zara adlı elçi ile görüşmelerde bulunarak yeni bir anlaşma yaptı (1533).
Bu anlaşmaya göre, Usturgon (galatı: Estergon) ve Gran kalesinin anahtarları Osmanlılara teslim edildi.
Bu sıralarda yapılan diplomatik görüşmeler, İbrahim Paşanın o sıradaki düşünce tarzı ve karakterini göstermesi bakımından, çok önemlidir.
Pargalı İbrahim Paşanın Ölümü
Geniş yetkileri vardı; devleti kendisinin yönettiğine inanırdı.
Safevîlerin hâkim olduğu İran ile Osmanlı devleti arasında, Bağdat, Bitlis ve Azerbaycan valilerinin davranışları sebebiyle savaşa karar verilince, İbrahim Paşa serasker unvanı ile İstanbul’dan hareket etti (1553).
Yolda iken Bitlis hâkimi Şeref Hanın yenildiği haberi gelince, yönetimi, devlete bağlılığını bildiren oğlu Şemseddin’e verdi.
Kışı Halep’te geçirdi. (Burada kendisini, İstanbul’dan atla gelen Barbaros ziyaret etmiştir.) Sonra Adilcevaz, Erçiş, Ahlat, Bayezid ve Van kalelerini alarak Tebriz’e doğru yola çıktı (1534).
Tebriz kumandanı Musa Sultanın yönettiği İranlıları yenerek Tebriz’i aldı (6 ağustos).
Tebriz’de Gîlân ve Şirvan valilerinin bağlılıklarını kabul etti.
Ancak, askerler başlarında padişahı görmek istedikleri için, Kanunî Sultan Süleyman İstanbul’dan hareket etti ve Tebriz’e gelerek İbrahim Paşa kuvvetleri ile birleşti.
Buradan Hemedan yolu ile Bağdat önüne gelindi.
İbrahim Paşa, Bağdat’ın yağmasını önlemek için, önceden giderek kapıları tutmuştu. İstanbul’a dönüşte İbrahim Paşa, Fransa elçisi La Forest ile ilk kapitülasyon anlaşmasını imzaladı (1536).
Ancak şan ve şerefinin en yüksek noktasına ulaşan İbrahim Paşa, sebepsiz olarak idam edildi, öldürülmesi hakkında çeşitli söylentiler vardır.
Aşırı gururu ve «serasker sultan» adı ile imza atmasından dolayı Kanunî Sultan Süleyman’ı şüpheye düşürmesi; din konusundaki hür düşünceleri; hattâ sarayının önünü heykellerle donatması sebebiyle birçok düşman kazanması gibi.
Kanunî tarafından çok sevildiği için Makbul, idam edildikten sonra da Maktul adı ile anılan İbrahim Paşa, aydın ve ilerici bir osmanlı devlet adamı idi.