Sabun Nedir,Nasıl Yapılır,Tarihçesi
Sabun nedir kimya,Sabun nedir nasıl yapılır,Sabun nedir özellikleri,Sabun nedir ne işe yarar,Sabun nedir nerede kullanılır,Sabun nedir nasıl kullanılır,Sabun nedir kim icat etti,Sabun Nedir,Nasıl Yapılır,Bir alkalinin yağlı bir madde üzerine etkisiyle elde edilen, temizlik ve yıkama işlerinde kullanılan madde.
Bu maddenin kalıplanmış katı şekli.
Antiseptik Sabun
Bakteri öldürücü maddelerin (heksaklorodifenil metan, tetraklorofenol ve diklorofenol’den türeyen sentetik bileşikler) katılmasıyla az da olsa antiseptik ve mikrop öldürücü özellikler kazanan sabun.
Arap Sabunu
Bir bitkisel veya hayvansal yağ ile potasyum hidroksit çözeltisinin birleşmesinden meydana gelen sabun.
(Genellikle yarı saydam, yağlı bir macun kıvamındadır ve yağ asdi oranı yüzde 40 civarındadır.) [YUMUŞAK SABUN veya POTAS SABUNU da denir].
Donyağı Sabun
Donyağlarının (dana veya domuz iç yağlarının) sodyum hidroksit çözeltisiyle sabunlaşmasından elde edUen sabun.
Kozmetik Sabun, deriyi beslemeye, yumuşatmaya ve uyarmaya yarayan sabun.
(Bu sabunlar basit çok yağlı sabunlar [yüzde 1 ile 3 çok yağlayıcı maddeli] ve kozmetik katılmış sabunlar (lanolin, ketil alkol, lesitin] olarak ikiye ayrılır.)
Metalik Sabun, genellikle ağır madenlerden herhangi birinin çözünmüş tuzu ile alkali sabun arasındaki çift ayrışmadan elde edilen sabun.
(Metalik sabunlar inorganik yağlarla karıştırılarak yağlamada viskozite artırıcı olarak kullanılır.)
Marsilya Tipi Sabun, bileşiminde yüzde 63 yağ asidi ile reçine asidi ve yüzde 28 su bulunan sabun.
Parazit öldürücü, böcek öldürücü, antikriptogamik sabun, içinde parazit öldürücü maddeler, özellikle pirekapan’dan çıkarılan maddeler, D.D.T., kükürt ve sodyum polisülfür bulunan sabun.
(Eşyaları güveye karşı kotumak için, bileşiminde şu maddelerden biri bulunan bir sabunla yıkamak gerekir: trifenil – trikloro -benzil-fosfonyum klorür, selenik asit, sodyum selenit ve selenyumun diğer türevleri, potasyum flüorür, çeşitli silikoflüorürler v.b.).
Payet sabun veya pulcüklu sabun, yağ asitleriyle reçine asitleri oranı en az yüzde 78 olan, ince ve düzgün geometrik pulcuklar şeklinde bulunan sabun.
Pirina (veya pirina) sabunu, zeytinden zeytinyağı çıkarıldıktan sonra geriye kalan artıklardan elde edilen pirina yağından yapılmış sabun.
Saydam veya şeffaf sabun, soğutma sırasında homogenliğini koruması için, içine şeker, gliserin veya alkol katılan sabun; duyarlılığını elektrolitik ortamda kaybeder ve billurlaşmaz.
Sıvı (veya mayi) sabun, bileşiminde,yüzde 36 oranında hindistancevizi yağından yapılmış potas sabunu bulunan sulu çözelti: Ameliyatlarda kullanmak için sıvı sabun beşte bir oranında seyreltilir.
Sağukta yapılan sabun, sıvı halde katılan maddeler ile sodyum veya potasyum hidroksit çözeltisinin egzotermik tepkimesiyle elde edilen sabun: Soğukta yapılan sabunda bütün başlangıç gliserini bulunur.
Talaş sabunu, yağ ve reçine asitleri oranı yüzde 75 olan talaş şeklindeki sabun.
Tıbbi sabun, badem veya çekirdek yağının sodyum hidroksit çözeltisiyle sabunlaşmasından elde edilen sabun.
Toz sabun, toz haline getirilmiş sert sabun; yağ ve reçine asidi miktarı en az yüzde 82’dir.
Yarı pişmiş sabun, kısmi bir tuzlama uygulansın veya uygulanmasın sıcakta hamurlaştırma ile elde edilen sabun.
Yüzer sabun, yoğunluğunu azaltarak sudan daha az yoğun hale getirmek için içine hava karıştırılan tuvalet sabunu.
Sabun köpüğü gibi sönmek, gösterişli olduğu halde, en küçük bir etki ile yok oluvermek: Hele padişah, hele saray! Bu fırtınalar içinde o, yanmadan, yıkılmadan bile bir sabun köpüğü gibi sönmüş, gitmişti (Ş.S. Aydemir).
Camcı sabunu, camın rengini almak için kullanılan manganez dioksit.
Sabun Nasıl Yapılır
Sabunlar, doymuş veya doymamış, molekül ağırlıkları değişik alifatik asitlerle, bunlara eşit miktarda organik veya inorganik bazların birleşmesiyle meydana gelen yüzey etkenleridir.
Sabun suda eriyebilir, fakat bu erime, sabun çözeltileri alkali bir tepkime gösterecek şekilde, kısmi veya tersinir bir hidroliz meydana getirir.
Sabun yapım usulleri çok değişiktir.
En basiti soğukta yapımdır.
En azından yüzde 30’luk sodyum veya potasyum hidroksit çözeltilerinin gerektiği, «yağ içinde su» tipinde bir emülsiyonun hazırlanması lazımdır.
Tepkime egzotermiktir; fakat sıcaklık 100° C’ın altında kalır.
Basit olduğu için (sıvı lipit bileşenler ve derişik alkali çözeltisi karışımı) bu usul küçük tesislerde uygulanır.
Bununla beraber iki sakıncası vardır: bir taraftan gliserin kütlenin içinde kalır ve tekrar kazanılmaz, diğer taraftan da sabunlaşma ender olarak tamdır ve ürünün iyi korunmasını engelleyen sabunlaşmamış kısımlar kütle içinde kalır.
Yarı pişirme usulü, tıraş sabunu yapımı için geliştirilmiştir.
Bu usulde emülsiyonun belli bir süre 90°C’ta kalması ve bozulmamış yağın veya alkali fazlasının bulunmadığının analizle doğrulanması, bu fazla alkalinin de kesin bir şekilde nötürleştirilmesi gerekir.
Marsilya tipi denen klasik usulde sırasıyla hamurlaştırma, tuzlama, pişirme ve tasfiye yapılır.
Sabun hamuru daha sonra soğumaya bırakılır, 35-40 kg’lık paralel yüzler haline getirilir, modeller üzerine taşınır ve belli bir ağırlıkta kalıplar halinde kesilir: bu usul için 24 He 60 saat gerekir.
Bugün sabunlar, ısıtıcı çift çeperli bir besleme haznesi içinde tutulur ve hücreli pres filtrelere benzeyen bir soğutma presine sürülür.
Sürekli çalışan daha modern cihazlar sabunu hem soğutur hem de suyunu alır; böylece toz veya payet sabun elde edilir.
Geleneksel usullerin yerini alan diğer usuller de vardır.
Bunlardan birinde hammaddelerin hidrolizinden çıkan ve düşük basınç altında damıtılarak saflaştırılan yağ asitleri kullanılır; bu asitler, alkali oksitler, alkali karbonatlar veya organik bazlarla nötürleştirilir.
Bu şekilde elde edilen ürünler genellikle tuvalet sabunu yapımında kullanılır.
Gerçek sürekli sabun yapımı 1934’e doğru ortaya atıldı.
«Clayton» metodunda yüksek sıcaklık uygulanır ve sonra yeniden hidratlanan susuz bir sabun elde edilir.
Gunther Jacobs’un <İ.P.C.» usulünde yağlan eritmek ve sodyum hidroksitle emülsiyon meydana getirmek için etkisiz bir eritici kullanılır.
Elde edilen kütle, atmosfer basıncından daha düşük bir basınç altında, sm2’-ye 7 kg’lık bir gerilimin etkisinde bırakılarak eriticinin ve glikolün buharlaştınlması sağlanır.
«Du pont de Nemours» usulünde gliseritler metanol etkisiyle metil esterleri haline dönüştürülür ve sürekli damıtma ile saflaştırılan esterler susuz veya derişik çözelti halindeki bir alkaliyle işlenir.
«Sharpless» metodunda, Marsilya metodunun ilkeleri uygulanır ve imalatın her safhasında merkezkaç işlemi yapılır.
Nihayet «yağ içinde su» tipinde bir emülsiyonun kullanıldığı «Monsavon» usulü, saf sabunda yüzde 61 yağ asidi ve yüzde 0,2 sodyum hidroksit fazlası olacak şekilde, düşük sıcaklıkta deriştirme alkali çökeltisi ile yapılır; sıcak bir çepere temas ederek başlayan tepkime egzoterinik olduğu için kendi kendine devam eder.
Sabun, bir kule içinde, derişikliği sınır hidroksit çözeltisine eşit olan derişik hidroksit çözeltisiyle yıkanır ve tasfiye, bir miktar düz sabunun eritildiği ve esmer kısımların (kola) elde edildiği hafifçe alkali bir su katılarak yapılır.
Fazlar (yüzde 75 sabun, yüzde 25 esmer faz) çift zarflı kaplarda 12 ila 24 saat dinlendirilerek ayrılır.
Esmer faz böylece saf sabun ve sınır hidroksit çözeltisinden telli bir miktar sodyum klorür katılarak ayrılır.
Kullanılma amacı veya özelliklerine göre sabunlar 9 sınıfa ayrılır.
tuvalet sabunu, tıraş sabunu, birinci nevi sabun (kalıp, toz ve granül), pirina sabunu, ikinci nevi sabun, toz sabun, mayi sabun, yumuşak sabun, tıraş kremleri.
Kokulu sabun yapımında gösterilen özenin artması, kokulu sabun kullanımının çok yaygınlaşmasına yol açtı.
Sabunların kokulu hale getirilmesi ilgi çekici bir işlemdir; kokunun içine giren temel yağlar alkali ortama iyi dayanmadığı için kokunun bozulma tehlikesi vardır.
Öte yandan, kokunun yayılmasına yardım eden alkolün bulunmadığı sabunlarda dayanıklılığı sağlamak için dayanıklı maddeler eklemek gerekir.
Kokulu sabunlar bazen meyve şeklinde de piyasaya sürülür ve daha ilgi çekici olması sağlanır.
Tuvalet sabunu
Bu sabun, içinde sabunlaşmamış ürün bulunmayan ve serbest alkali oranı yüzde 0,05’ten az, sodyum klorür oranı da yüzde 0,5 civarında olan bir hamurdan elde edilir.
Ham madde daha sonra, suyunun yüzde 20’sini kaybetmesi ve böylece yağ asidi miktarının yüzde 78’e yükselmesi için kurutulur.
O zaman koku ve renk verici maddeler, bazen de değişik katkı maddeleri katılır.
Daha sonra karışım, iki mekanik işlemden geçirilir: kütleye uygun bir yapı verebilmek ve katkıların mükemmel bir şekilde dağılmasını sağlamak için karıştırma ve yoğurma; sonra sabunun düzgün parçalar halinde kesilmesi.
Sabun kalıplarının baskısı ve ambalajı, müşteri üstünde önemli etkileri olan işlemlerdir.
Eczcacılık
Tedavide çeşitli sabunlar kullanılır
1. badem yağı sabunu, badem yağı ile sodyum hidroksitten elde edilir ve çeşitli ilaçlarda sıvağ olarak kullanılır (haplar, linimentler).
2. donyağı sabunu, hayvani yağlarla sodyum hidroksitten elde edilir; alkollü çözeltisi, opodeldok balsamının temel maddesini meydana getiren bir jel’dir.
3. arap sabunu, potas sabunu veya yumuşak sabun, bazen uyuz tedavisinde kullanılır.
4. potaslı hindistancevizi yağı sabunu, suda uygun bir şekilde çözündürülüp sterilize edilerek cerrahi sabun denen sabunu meydana getirir (ameliyatlardan önce ellerin ve eldivenlerin yıkanması için kullanılır).
Çeşitli ilaçlar (kükürt, ihtiyol, katran, çeşitli antiseptikler) katılmış katı sabunlar tıbbi sabunları meydana getirir ve dermatozlarda kullanılır.
Alkali olan sabunların yerine günümüzde sentetik deterjanlar kullanılır.
Nihayet, kurşunlu sabunlar mürdesenkten elde edilir ve yakıların temel maddesini meydana getirir.
Sabun’un Tarihçesi
Mısırlılar, bir alkaliyi bir sıvı yağla karıştırarak ilk sabun’u yaptılar; bu yapım usulü Filistin’de daha peygamberler çağından beri bilinirdi.
Beni İsrail’ler iki çeşit alkali kullanırlardı: metalürjide de kullanılan potasyum hidroksit (bor, borit) ve özellikle tuvalet sabunlarında kullanılan sodyum hidroksit (nefer) [Yeremya, II, 22].
Yunanistan’da «natron», temel maddesi sıvı yağ olan bir çeşit tuvalet sabunu yapımında kullanıldı; yün yıkamak için, Doğu’nun her tarafında olduğu gibi ya kil, ya da sabun gibi köpüren bir madde kullanıldı.
Romalılar, temel maddesi hayvansal yağlar olan sabunu, bitki küllerinde bulunan potasyum hidroksitten yaparlardı.
Ortaçağda, sabun çoğu zaman tekelden imal edilirdi.
Sabun kalıplarının ağırlığı kararnamelerle tayin edilir ve her kalıpta bir mühür izi bulunması gerekirdi.
Türkler yaklaşık olarak XI. yy.a kadar sabun yerine sulardaki tabii soda, çöven, saparna, sabun otu, süt kökü, kaşık otu, kılaya kavuğu, acı ağaç, herdemtaze, tavşankulağı, hintkestanesi v.b. saponinli maddeler ve kül kullanırlardı.
Belgelere göre bugünkü sabunun ilkel şekli ilk çağlarda Araplar tarafından yapıldı.
Sabunculuk Ortaçağda İslam ülkelerinde, gelişmiş bir imalat koluydu.
Edremit’te 1300 yıllarında yapılan Kurşunlu camiine ait vakfiye ve 1536-1664 yıllarına ait sicil defterlerinde sabunculuğa ait kayıtlar vardır.
Sabun imalatı, bir sanayi kolu haline gelince, 1863 tarihli Kalevi Maddeler kararnamesiyle yeni esaslara bağlandı.
Türkiye’de sabun sanayii en çok Ayvalık, İzmir, Edremit, Burhaniye, Gemlik, Kilis, Gaziantep, Mersin şehirlerinde gelişti.