Şah İsmail Kimdir,Hayatı,Hikayesi | Biyografi,Tarih |
Şah İsmail Kimdir,İran’da Safevi devletinin kurucusu (1487 – 1524).
Şah İsmail’in Hayatı
Erdebil ve çevresinde birçok taraftarı olan Şeyh Haydar’ın ve Halime Begüm’ün (Uzun Hasan’ın kızı) oğlu.
Şah İsmail Hikayesi
Şeyh Haydar, Şirvan hükümdarı Ferruh Yesar ve ona yardım eden akkoyunlu hükümdan Yakub Beye karşı yaptığı savaşta öldü (1488).
Şah İsmail ve kardeşleri, dayıları Yakub Bey tarafından kurtarılarak Şiraz’a gönderildiler.
Şiraz valisi onları İstahr kalesine hapsetti.
Üç yıl bu kalede tutuklu kalan Şah İsmail ve kardeşleri, 1490’da Yakub Beyin ölümü üzerine ortaya çıkan taht kavgalarında, onların nüfuzundan yararlanmak isteyen Yakub Beyin oğlu Rüstem Bey tarafından hapisten çıkarıldılar.
Rüstem Bey, kardeşi Baysunkur ile yaptığı taht kavgalarında Şah İsmail’in ağabeyi Sultan Ali’den yararlandı.
Fakat bir süre sonra, Sultan Ali’nin güçlendiğini görünce, onu ve kardeşi İsmail’i öldürtmek istedi.
Bunu haber alan Sultan Ali, kardeşiyle birlikte Erdebil’e kaçmaya çalıştıysa da. yolda Rüstem Bey ile yaptığı savaşta öldürüldü.
Kardeşi İsmail, Erdebil’e kaçmayı başardı.
İsmail bir süre Erdebil bölgesinde saklanarak Rüstem Bey’in takibinden kurtuldu.
Şah İsmail, Rüstem Beyin öldürülmesinden sonra (1497) ortaya çıktı ve dedesi Uzun Hasan’ın bıraktığı devletin başına geçmek için çalışmaya başladı.
Çevresinde toplanan müritleriyle Erdebil’i ele geçirdi (1500); sonra da babasının katili Ferruh Yesar’ın üstüne yürüdü.
Yapılan savaşta Ferruh Yesar öldürüldü.
Sonra Bakü’yu ele geçiren Şah İsmail, 1502’de Akkoyunlu hükümdarı El-vend Beyi Nahçivan yakınında yenerek ülkesinin bir kısmını ele geçirdi.
Buradan Tebriz’e giderek taç giydi ve şah unvanını aldı.
1502 Kışını Tebriz’de geçiren Şah İsmail, ilkbaharda Fars ve Irakı Acem hükümdarı Murad Beyi yenerek Şiraz’ı aldı.
Kâzerûn’da sunni bilginlerin hepsini kılıçtan geçirtti.
Bundan sonra, sıra ile Firuzkûh, Yezd, İsfahan ve Kazvin şehirlerini aldı.
1507’de Dulkadıroğlu Alâüddevle’yi yendikten sonra, Erciş, Ahlat ve Bitlis’i alarak Elbistan’a kadar ilerledi.
Diyarbakır ve çevresinin alınmasını Muhammed Han Ustaçlu’ya bıraktı.
Sonra Bağdat üstüne yürüdü ve şehre girdi.
Her yerde olduğu gibi sunni halka karşı kötü davrandı ve binlerce kişi öldürttü.
Böylece Irak’ı kendisine bağladı.
Kısa zamanda devletinin sınırlarını genişleten Şah İsmail, iki güçlü rakiple karşı karşıya geldi.
Bunlar doğuda özbekler, batıda Osmanlılardı. Şah İsmail’in kuvvetlenmesinden korkan Özbek hanı Muhammed Han Şeybani 1509’da Horasan’a girdi.
Horasan’ı terk etmeleri için özbeklere elçi gönderen Şah İsmail, bir sonuç alamayınca Horasan üstüne yürüdü.
Merv yakınında Murgab suyu kenarında yapılan savaşta, Muhammed Han yenildi ve öldürüldü.
Şah İsmail, bundan sonra Anadolu’ya gönderdiği müritlerinin aracılığıyla Anadolu’daki Alevileri teşkilatlandırmaya ve Anadolu’da geniş bir şiî propagandasına başladı.
Anadolu’da, giydikleri kırmızı başlıklardan dolayı «kızılbaş» adı verilen Şah İsmail taraftarlarının sayısı kısa zamanda arttı.
Osmanlı şehzadeleri arasındaki saltanat mücadelesinin yoğun olduğu bir sırada Şah İsmail’in Anadolu’ya gönderdiği Nur Ali Halife, kendisine katılan Türkmen süvarileriyle Tokat’a girdi ve burada Şah İsmail adına hutbe okuttu; Antalya taraflarında faaliyette bulunan Şahkulu da isyan etti.
Yavuz Sultan Selim tahta geçince, şehzadeler meselesini çözümledi ve Anadolu’daki Şah İsmail taraftarlarına karşı harekete geçti.
Bunlardan büyük bir kısmı tutuklandı veya öldürüldü.
Kaçabilenler de Şah İsmail’e sığındılar.
Anadolu’daki Şah İsmail taraftarlarını ortadan kaldıran Yavuz Selim, Şah İsmail ile savaş hazırlığına başladı.
Özbek hanı Ubeyd’e bir mektup göndererek onu, babasının öcünü almaya çağırdı.
Ubeyd Han verdiği cevapta, osmanlı ordusu şah üstüne yürürse, kendisinin de harekete geçeceğini bildirdi.
Hazırlıklarını tamamlayan Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail’e yazdığı mektuplarla onu savaşa çağırdı.
23 Ağustos 1515’te Çaldıran ovasında yapılan savaşta, Şah İsmail yenildi.
Çaldıran yenilgisi Şah İsmail için bir dönüm noktası oldu.
Osmanlı hükümdarı ile barış yapmak istediyse de kabul edilmedi, özbekler tekrar Horasan’ı ele geçirdiler.
Bu durumu kabul etmek zorunda kalan Şah İsmail, 1517’de Şirvan hükümdarı Şeyh Şah ile barış yaptı.
Günlerini içki içmekle geçiren Şah İsmail, eski cesaretini kaybetti.
Son yıllarını ayrı ayrı şehirlerde geçirdi, ölümünden sonra Erdebil’de Şeyh Safiyüddin’in yanına gömüldü.
Şah İsmail, Hatayı mahlasıyla türkçe tasavvuf şiirleri yazdı.
Coşkun bir duygu ve sağlam bir dille yazılan bu şiirler arasında, Türk halk şiiri geleneğini devam ettiren İlahiler dikkati çeker.
Şah İsmail’in şiirleri, Anadolu ve İran kızılbaşlarının din törenlerinde sazla söylenirdi.
Divan’ında halk edebiyatı yolundaki şiirlerinden başka, didaktik ve lirik gazelleri de vardır.
Halife Ali hakkındaki övgüleri türkçe Dahname’dedir.
Ayrıca didaktik bir Nasihatname’si vardır.