Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Şalvarın Tarihi | Tarih Bilgileri |

Şalvarın Tarihi Arapların şalvarı İslamın ilk dönemlerinde veya İran’ı ele geçirdikleri sırada gördükleri sanılıyor.

Fakat bazı hadislerden anlaşıldığına göre Hz. Muhammed şalvar giyiyordu.

şalvar
Arapların şalvarı İslamın ilk dönemlerinde veya İran’ı ele geçirdikleri sırada gördükleri sanılıyor.

Bir hadiste ilk şalvar giyenin İbrahim peygamber olduğu, başka bir hadiste Musa’nın şalvar giydiği anlatılır.

Fakat bu bilgileri doğrulayan tarih belgeleri yoktur.

Bütün hadislerde kadınların, topuklara kadar inen ve vücudu en iyi örten elbise olduğu için şalvar giymesi emredilir.

Şalvar, çeşitli bölgelerde değişik şekilde görülür.

Askerlerin giydiği dize kadar olanı, yere kadar döküleni de vardı.

Abbasiler siyah, Fatımiler beyaz şalvar giyerlerdi.

Kumaşı da değişik olurdu.

İran’da ipek, Mısır’da beyaz mısır keteninden olanı değerli sayılırdı.

Şalvar, doğuda tenin üzerine giyilir, önden açık değildir ve vücuda tikka (dikka) denen çok süslü, bazen de üzerinde beyitler işlenmiş bir kemerle tutturulurdu.

Tikkaların İran ipeğinden olanları ve Ermeniyede yapılanları çok değerliydi.

Bu tikkalar aynı zamanda, kadınların sevgilerini anlatmak için, sevgililerine gönderdikleri bir eşya idi.

Şalvar, kullanışlı olması bakımından savaşçılar tarafından da kullanıldı.

Emevi savaşçıları kaba bir kumaştan yapılan ve seravil denilen şalvar giyerlerdi.

Ayrıca şalvar, hil’atın en önemli bir bölümüydü.

Fütüvvet kuruluşlarında şalvar bir üniforma ve şeref elbisesiydi.

Şalvar giydirme hakkı da çok az kişiye tanınırdı.

Ayrıca bu kuruluşlarda bir üyenin esnaf derneğine alınışı sırasında da şalvar giyme töreni yapılırdı.

Fütüvvetten başka çeşitli kuruluşlarda yapılan törenlerde de şalvar giyme geleneğine çok önem verilirdi.

Şalvar bugün de, Anadolu’da, özellikle kadınlar tarafından giyilir ve milli giyimde önemli bir yeri vardır.

Çeşitli biçimde ve boylardadır.

Kadınlar peşli entarilerin altına şalvar giydikleri gibi, ayrıca, üzerine gömlek ve cepken giyerek elbise gibi de kullanırlar.

Bu tarz bir giyim bazı bölgelerde sadece genç kızlar içindir.

Bazı yerlerde de, çoğunlukla kadınların ev içi giyimidir.

Şalvar çeşitleri biçki bakımından dört tipe ayrılabilir.

Bu tipler de bölgelere göre çeşitlere bölünür.

Paçalı, paçasız, yarı açık apışlı ve erkek pantolonları gibi, tamamıyla açık apışlı, olanları vardır.

Paçasızlar çeşitli enlerde kumaşların birbirine dikilmesiyle bir torba şeklinde olur.

İnsan boyuna yakın uzunlukta ve iki insan eninde olanları vardır.

Bunların bir uçkurluğu olur.

Bele bağlandığı zaman hasıl olan döküntüler önden veya yanlardan kaldırılarak bele sokulur ve böylelikle hasıl olan büküntüler plastik bir güzellik alır.

Aynı zamanda tam boya göre uydurulmuş olur.

İkinci tip şalvarlar belden ayak bileklerine kadardır.

Bunlarda daha az kumaş kullanılır, bazılarında ayaklar şalvar içinde kalır ve görünmez.

Bu tür şalvarlar daha çok ev içinde kullanılır.

Mutlu günlerde şalvarların bele kaldırılmayarak sarkması bir hürmet ifade eder.

Giyildiği zaman ayaklara yakın kısmında hasıl olan çeşitli büzgü, kıvrıntı ve döküntüler şalvara ayrıca bir güzellik verir.

Bu iki tip şalvara eskiden şehir giyiminde daha çok rastlanırdı.

Paçalı ve apış aralarına kadar açık olanlarını köylü kadınlar ve daha çok yörükler kullanır.

Ata binmeye ve zorlu işlere bu şalvarlar çok elverişli gelir.

Şalvarlar çeşitli kumaşlardan (kadife, canfes, atlas, pazen, basma v.b.) yapılmıştır’ Her bölgenin seçtiği kumaşlar ayrı ayrıdır.

Bir yanıt yazın