Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Samanoğulları Devleti | Tarih Bilgileri |

Samanoğulları devleti’ni kim yıktı,Samanoğulları devleti haritası,Samanoğulları Devleti İran’da hüküm sürmüş olan bir devlet (IX.-X. yy.).

Devletin kurucusu Belh yakıtımdaki Saman köyünden asil bir aileden gelen SAMAN hudat idi.

Samanoğulları Devleti
Samanoğulları Devleti İran’da hüküm sürmüş olan bir devlet (IX.-X. yy.).

Hudat, düşmanlarına karşı koyamadığı için Emevilerin Horasan valisi Esed bin Abdullah’a sığındı ve Müslümanlığı kabul etti.

Saman Hudat’ın dört torunu, Harun-ür-Reşid ve Memun devrinde Semerkant, Fergana, Şaş ve Herat valiliklerine tayin edildi.

Bunlar sonraları Tahiriler’e tabi oldular.

Fergana valisi olan Esed oğlu AHMED kısa bir süre sonra Semerkant’ı ele geçirdi.

Ahmed’in oğlu NASH 875’te Maveraünnehir valiliğine getirildi.

Fakat bağımsız bir hükümdar gibi hareket ederek, aynı yıl kardeşi İSMAİL’İ karışıklıkların hüküm sürdüğü Buhara valiliğine getirdi.

Bu sırada Tahiriler zayıflamış ve Saffariler kuvvetlenmeğe başlamıştı.

İsmail, Buhara’da barışı sağladıktan sonra Saffarilerle mücadeleye girişti ve onları yenilgiye uğratarak Horasan’ı ele geçirdi.

Fakat kardeşi Nasr ile arası açıldı ve onu yendi.

Daima Abbasilere bağlı kaldı.

İsmail, Samanoğullarının ilk gerçek hükümdarı sayılır.

İsmail’in oğlu ahmed zamanında karışıklıklar çıktı.

Ülkenin ilerigelenlerinin iktidarı ele geçirmek için ayaklanmaları Ahmed’in durumunu sarstı.

Tafceristan’da Ali ailesinden biri isyan ederek burada bulunan valiyi kovdu (913).

Bu olaydan kısa bir süre sonra Ahmed, köleleri tarafından öldürüldü.

Samanoğullarının en güçlü devri NASR II BİN AHMED’in hükümdarlığı dönemidir.

Maveraünnehir ve Horasan’ın dışında Sistan (veya Secistan), Kirman, Cürcan, Rey ve Taberistan’da Samanoğullarının yönetimine geçti.

İçte özellikle devlet ilerigelenlerinin karışıklık çıkarmaları, dışta ise Türklerin gittikçe kuvvetlenmesi bu hanedan için tehlikeli oldu.

Nasrim oğlu NUH I ve oğlu ABDüLMELİK I. yeğeni MANSUR i zamanlarında taht kavgaları arttı.

Hükümdarın siyasi otoritesi zayıflayınca askeri şefler kuvvetlenmeye başladı.

Gazne devletinin kurucusu Sebük Tigin’in kayın pederi Alp Tigin, bu sıralarda kuvvet kazandı, önce merkezden uzaklaştırmak için Horasan başkumandanlığına tayin edilen Alp Tigin, kısa bir süre sonra bu görevinden azledilince Gazne’yi ele geçirdi ve bağımsızlığını ilan etti.

Saltanat kavgaları, dış kuvvetlerin müdahalesini kolaylaştırdı, türk hükümdarı Buğra Han, Mansur’un oğlu Nuh II ile yaptığı savaşı kazandı ve onu kaçmak zorunda bıraktı.

Bu yenilgi ordu kumandanlarını harekete geçirdi.

Nuh, Gaznelilerden yardım istedi ve bu yardıma karşılık Horasan valiliğini Sebük Tıgin’e verdi.

Kumandanlar arasındaki rekabet Gazneli Mahmud’a Horasan işlerine karışma fırsatı verdi.

Ordu kumandanlarından Faik ile Bek-tüzün anlaşarak Nuh II’nin oğlu mansüR ll’yj (hük. 997-999) tahttan indirdiler ve gözlerine mil çektiler; onun yerine Nuh II’nin oğlu ABDÜLMELİK Il’yi başa geçirdiler.

Bunu fırsat bilen Gazneli Mahmud, Horasan’ı aldı.

Bu sırada karahanlı hükümdarı, Maveraünnehir’i işgal etti ve Abdülmelik H’yi yakalayarak tutukladı.

Samanoğullarinın ülkesi özellikle Nasr ve Nuh I zamanında parlak bir kültür merkezi oldu.

Uzun süre Arapların baskısı altında yok olmaya başlayan İran milli kültürü bu hanedan devrinde yeniden canlandı.

İranlıların ilk lirik şairi Rudeki, Nasr II’nin sarayında iyi kabul gördü.

Rudeki, şiirlerini farsça yazdı.

Kelile ve Dimne’yi manzum olarak Farsçaya çevirdi.

Mansur bin Nuh’un veziri Bet’ami, Taberi tarihini Farsçaya çevirdi ve İran ile ilgili kısımlara ekler yaptı.

Böylece Bel’ami İran tarihçiliğinin kurucusu oldu.

Tanınmış coğrafyacı Ebu Zeydi’l-Belhi ve lbni Sina, Samanoğullarının hakim olduğu dönemde yetişti.

Firdevsi de çalışmalarını bu devirde yaptı.

Samanoğullarının hükümdarları Farsçayı resmi dil olarak kabul ettiler; ibadetin fars dilinde yapılması için bir de fetva çıkarıldı.

Birçok su kanalı açılarak ziraatın geliştirilmesi yanında ticari hayat en parlak devrine ulaştı.

Ticari ilişkiler, baltık ve batı avrupa ülkelerine kadar gelişti.

Bir yanıt yazın