Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Genel

Sanık Sıfatı | Ansiklopedik Bilgi |

Sanık sıfatı ne zaman başlar,Müşteki sanık sıfatı,Sanık Nedir,(sanmak’tan san-ı-k). Huk. Ceza muhakemesi hukukunda muhakeme münasebeti süjelerinden biri.

Esk. Maznun.

Muhakeme münasebetlerinde en önemli süje sanık’tır, çünkü bütün muhakeme, sanık adını alan failin fiil ve davranışı üstüne başlayan ve devam eden bir faaliyettir.

Sanığın muhakemedeki süreliği üç bakımdandır:

1. sanık yargılanacak olan uyuşmazlığın taraflarından biri olabilir.

2. savunma makamını işgal eder.

3. hakkında tutuklama veya yakalama gibi bir ihtiyat tedbiri uygulandığı hallerde ihtiyat tedbiri süjesi sayılır.

Sanıklık sıfatı, bir gerçek kişi hakkında ceza davasının açılmasıyla başlar.

İstisnai durumlarda ceza davası açılmadan da sanıklık sıfatı başlayabilir.

Bu istisnai durumlar, savcının hazırlık soruşturması sırasında, sulh hakiminin sorgusunun sanık sıfatıyla yapılmasını veya tutuklanmasını istemesi halleridir.

Bu şekilde başlayan sanıklık sıfatı, kesin hüküm doğuncaya kadar sürer.

Sanıklık sıfatı sorgu hakiminin son soruşturmanın açılmasını gereksiz bulması halinde olduğu gibi bazı hallerde sona erer.

Sanık olabilmek için gerçek kişi olmak şarttır.

Tüzel kişiler suç faili olamadığından haklarında ceza davası açılması imkansızdır, bu bakımdan da sanık olamazlar.

Gerçek kişi olan failin gaip veya akıl hastası olması onun sanıklık sıfatım almasına engel değildir.

Fail hakkında soruşturma açıldıktan sonra, gaip olması veya akıl, hastalığına tutulmuş bulunması yalnız soruşturmanın ve muhakemenin devam etmesine engel olucu bir: şebep teşkil eder.

Sanığın muhakeme devam ederken birtakım yetkileri ve yükümlülükleri vardır.

Bu yükümlülükler arasında ilk akla gelen sanığın kararlara ve hükümlere boyun eğmek mecburiyetidir.

Hakkında tutuklama kararı verilen sanık tutukevine girmek, hakkında müşahede altına alınma kararı verildiği zaman da müşahedehaneye girmek zorundadır.

Bu şekildeki boyun eğme mecburiyetinin yerine getirilmemesi halinde sanık hakkında bu karar ve hükümler zorla infaz olunur.

Sanığın bir diğer mükellefiyeti de hakkında belli işlemler yapılırken hazır bulunma zorunluğudur.

Bu mecburiyet kendini en fazla son soruşturmada gösterir.

Sanık sorgusu için gelmezse zorla getirilir, hatta tutuklanabilir.

Son soruşturmada sanık duruşmada hazır olmadıkça muhakeme yapılmaz, ancak bazı basit fiiller için (para cezasını gerektiren fiiller) genel kuralların dışında sanık hazır bulunmasa da duruşma yapılabilir.

Bu şekilde bir mecburiyetin sanığa yükletilmesinin sanık bakımından da gerçeğin daha iyi meydana çıkarılması, cezaların şahsileştirilmesi ve sanığın müdafaasının sağlanması gibi faydaları vardır.

Sanık birtakım hak ve yetkilere de sahiptir.

Bunların başında savunma hakkı gelir.

Gerek milli mevzuatta gerek milletlerarası bölgelerde (insan Hakları beyannamesi gibi) sanığın savunma hakkı yer almıştır.

Savunma hakkı ferdi ve toplumsal savunma olarak ele alınır.

Ferdi savunma sanığın bizzat yaptığı savunmadır.

Toplumsal savunma sanığın bir müdafi aracılığıyla faydalandığı savunmadır, bu müdafi de kural olarak bir avukattır.

Sanığın savunması yönünden en önemli noktalar, başta, sanığın, hakkındaki isnadı bilmesi, sanığa savunma sorumsuzluğunun tanınması, yani sanık savunmasını yaparken «acaba sözlerim başka bir suç teşkil eder mi» tereddüdüne düşmemesi ve muhakemenin sonunda son sözün sanığa verilmesidir.

Sanığın susma hakkı adı altında ele alınan durum kapsamı ve niteliği yönünden tartışmalıdır.

Bazı yazarlar sanığın cevap verme yükümünün olduğunu, bazıları olmadığını belirtirler.

Bu konuda türk kanunları ortalama bir yol tutar.

Buna göre bugün için türk hukukunda sanık, kimliği hakkında cevap vermeye ve doğru cevap vermeye mecburdur, aksi halde suç işlemiş olur.

Bunun dışında yargılandığı fiil ile ilgili sorulara isterse cevap verir, isterse susar.

Bir yanıt yazın