Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Genel

Sapkınlık Nedir,Ne Demek | Ansiklopedik Bilgi |

Sapkınlık ne demek,Sapkınlık nedir sosyoloji,Sapkınlık ne anlama gelir,Sapkınlık belirtileri,Sapkınlık Nedir,Ne Demek,(sapkın’ dan sapkın-lık). Sapkın olma hali.
Herkesçe kabul edilenlere karşıt düşünce ya da kanıda olmak.

—Din. İslâm’da Tanrı yolundan ayrılma, Kur’an ile bildirilen tanrısal buyrukları tanımama, bunlara aykırı davranma.
Kilise tarafından katolik inancına aykırı bulunarak mahkûm edilen dinî öğreti.

İslamda Sapkınlık

İslâm dininde sapkınlık’ın çok değişik biçimleri vardır.

Hanefî, hanbelî, şafiî ve maliki gibi dört ana mezhebe göre, gerçek sapkınlık, Kur’an ile bildirilen kesin hükümlere, Hz. Muhammed’in hadisleriyle açıklanan düzene, şeriat kurallarına karşı çıkmak, bunların geçerliğini tanımamak, İslâm dininin koyduğu ilkeler dışında kalan inançlara bağlanmaktır.

Beşinci mezhep sayılan Şiîlik sapkınlıktır.

Bazı din bilginleri, mutasavvıflar, kelâmcılar ise yalnız Allah’ın birliğine, Kur’an ile bildirilen niteliklerine, Hz. Muhammed’in peygamberliğine inanmayanları sapkın sayarlar.

Şeriat ilkelerine aşırı ölçüde bağlılık gösteren Kur’an’ın ve hadislerin bildirdikleri dışında hiç bir hakikat ve geçerlik tanımayanlara göre şiîler ve Şiîlikten doğan bütün mezhepler, tarikatlar, düşünce düzenleri, inanç akımları sapkındır.

İslâm dini dışında kalan bütün dinler, Musevîlik, Hıristiyanlık gibi tek tanrıcı dinler, çok tanrıcı dinler, tabiat dinleri, halife Ali’ye bağlananların tuttuğu yol sapkınlıktır.

İslâm dininin doğuş sıralarında müslümanlar arasında eski inançlarını büsbütün unutamayanlar, onlara saygı duyanlar vardı.

Hz. Muhammed bütün bunları sapkınlık saydı. VII. yy. ortalarına doğru, özellikle ilk üç halife zamanında,sapkınlığın sınırları genişletildi.

Kur’an ile bildirilen, hadislerle gösterilen bilgiler dışında kalan bilgileri edinme, felsefe, teşrih, resim, heykel sapkınlık sayıldı.

Hz. Muhammed’in bazı hadislerine dayanılarak falcılık, büyücülük, üfürükçülük, mezarlara mum dikmek, Ölülerden yardım istemek, türbelere sığınmak, adaklarda bulunmak, Allah’tan başka bir varlıktan yardım istemek sapkınlık olarak nitelendirildi.

Koyu sünnî imamlar, özellikle hanefî mezhebinden elanlar, femevî ve Abbasîler devrinde İslâm bilgileri dışında kalan her şeyi sapkınlıkla suçladılar.

Şiîler her zaman sapkın (rafızı) sayıldı.

Bu durum XII., XIII., XIV. yy.larda (XV. yy. başlarına kadar) sürdü, Mansur, Nesimî Simavnalı Bedreddin gibi mutasavvıflar sapkın diye idam edildi.

XVI. yy.da Osmanlılar da sünnî inançları dışında kalan her şeyi sapkınlık saydılar, Pir Sultan Abdal’ı idam ettiler, Selim I, birçok alevî türkü sapkın diye öldürttü.

Osmanlılarda şeriat dışında inanç taşıyan kimseleri sapkın saymak, onları suçlamak, cezalandırmak eğilimi XX. yy. başlarına kadar sürdü.

Hıristiyanlıkta Sapkınlık

İlâhiyatçılar, sapkınlığı «Tanrı’nın vahyettiği ve kilise tarafından da vahiy olarak ileri sürülmüş bir hakikate tamamıyla aykırı bir doktrin» şeklinde tanımlarlar.

Bu açıklamaya göre, sapkınlık, öğretiler doktrinin daha önce tanımlanan bir inanç hakikatine aykırıdır.

Meselâ, Meryem’in urucunu reddetmek, bu dogmanın tanımından önce bir şapkalık değildi.

Oysa bugün böyle bir şey öne sürmek sapkınlık sayılır, ilâhiyatçıların çoğu, sapkınlığı sadece fiilî olarak bile olsa herkesin önünde dile getirenleri kilise topluluğundan uzaklaştırmak konusunda anlaşırlar.

Sapkınlığın suç sayılması için bunun davranış veya sözlerle ortaya konmuş olması gerekir ve cezası da afarozdur.

Eskiden hıristiyan devletler sapkınlığa, ölüme kadar varan cezalar veriyorlardı.

Kilise tarihi boyunca zaman zaman sapkınlıklar çıkmış ve bu olaylar bir yandan dindarlar arasındaki bağları kuvvetlendirirken, bir yandan da kilise yetkililerini, kilisenin öğretisini daha bir açıklığa kavuşturmak zorunda bırakmıştı.

En önemli sapkınlıklar gnostisizm (II. yy.), Montanus’çuluk (II. yy.), adopsiyanizm (IV. yy.), Nesturîlik (V. yy.) ve monofizizm (V. yy.) idi.

Bunlar özellikle Mesih ile ilgili sapkınlıklardı ve kiliseye, Tanrısal kelâmın niteliğini ve rolünü tanımlama imkânını sağladı.

Pelagius, V. yy.da, insanın hürriyeti meselesini ortaya attı.

Ayrıca, Manicilik taraftarları (III. – IX. yy.lar) Kathar’lara (IX. yy.) ve Albi’lilere (XIII. yy.) kadar daha birçok sapkınlık önderi de iyi ile kötünün mücadelesini açıklamayı denediler.

Berengarius (XI. yy.) eukharistia’ya, ikona düşmanları (VIII. yy.) tasvirlere karşı çıktılar.

Abelard (XII. yy.) hürriyet meselesinde Aziz Bernardus ile çatıştı ve yenildi.

Vaud kantonu halkı (XII. – XV. yy.lar) ile birlikte sapkınlık artık dogma’yı değil, kilise hayatını, törelerini hedef almağa başladı.

Böylece, İncil’in yalınlığına dönmek iddiasıyla ortaya çıkan tarikatlar çoğaldı: Wyelif (XIV. yy.), Jan Hus (XIV. yy.) ve Prag’Iı Jerome (Jeronym Prazsky) eylemleriyle, Luther. Calvin ve Zwingli’nin öncüsü olarak, XVI. yy.da kiliseyi ikiye bölen Protestanlığı hazırladılar.

Bir yanıt yazın