Şartlandırma Nedir,Psikoloji | Ansiklopedik Bilgi |
Şartlandırma Nedir,Hayvanda veya insanda, şartlandırılmış bağlantılarla yeni bir davranışın kurulması.
Şartlı refleksler yoluyla insan ve hayvanda yeni bir davranış yaratılması.
Bugün, klasik şartlandırma denince, ya bir refleksin ya da, daha genel olarak, bir şartlandırılmış tepkinin, Pavlov tekniğine benzer bir teknikle kurulması kastedilir.
Bu teknik daima, şartlandırılmamış bir tepkiyle şartlandırılmamış bir uyartının daha önceden bulunmasına dayanır.
Demek ki, gerçekleştirilen temel değişiklik nötür bir uyartının, şartlandırılmamış uyartısıyla, art arda sunulduğunda tepkiyi meydana getirmeye elverişli hale gelmesidir.
Miller ve Konorski’nin (1928), Skinner’in (1935) ve Hilgard ile Marguis’nin (1940) çalışmalarından bu yana, yukarıda sözü geçen süreçten, ikinci bir şartlandırma tipi iyice ayırt edildi.
Bu ikinci şartlandırma tipine enstrümantal adı verilir.
Bazen de, İngilizce operant dendiği olur.
Bu şartlandırma tipi, tepkinin sıklığı, kuvveti veya hızında meydana gelçn bir değişmeye dayanır.
Bu değişme ise, adına «kuvvetlendirici» denen ve tepkiyi izleyen belirli bir olayın etkisiyle ortaya çıkar.
Araştırmacıların çoğuna göre, her iki şartlandırma tipi arasındaki esaslı fark, durumun çeşitli unsurları arasında kurulan bağlantılara tabidir: nitekim klasik şartlandırmada, kuvvetlendirici (veya şartlandırılmamış) uyartının belirmesi, bu uyartının işareti olan şartlandırılmış uyartının daha önceden belirmesine bağlıyken, enstrümantal şartlandırmada, bu belirme, şartlandırılmış tepkinin kişi veya denek tarafından icra edilmesine tabidir.
Genellikle kabul edilen görüş, her iki tip şartlandırmada, şartlandınlabilen tepkilerin, aynı türden tepkiler olmadığını ve daha kesin söylemek gerekirse, iradeli davranışları haber veren enstrümantal şartlandırmanın, yaşatkan sinir sisteminin yönettiği tepkilere ilişemediğini öne sürer.
Ama bu görüşün doğru olmadığı ileri sürülmüştür.
Miller (1966), bu amaçla, ortaya birçok deneysel sonuç koydu.
Bu deneylerde damar devindirici tepkiler, kalp atışının artması veya azalması, kalınbağırsak kasılmalarının çoğalması veya azalması gibi durumların, bunların ardından bir kuvvetlendiricinin verilmesiyle elde edildikleri ve sadece klasik şartlandırılma ile sağlanmadıkları görülmüştür.
Bu sonuçların hepsi, fareler üzerinde yapılan deneylerden elde edilmiştir.
Ancak söz konusu iki şartlandırma tipi arasında yapılan ayırt etme, gene bunların arasında derin bir birlik olup olmadığı meselesinin aydınlatılmasını gerektirmiştir.
Birlik bulunduğunu ileri süren varsayıma göre, klasik şartlandırma, temel olayı meydana getirir: ikinci ise, bunun bir türevidir.
Bu mesele, «kaçınma» durumları dolayısıyla deneysel yoldan ele alınmıştır.
Kaçınma durumlarında mesela ses gibi, nötür bir uyartı, denek için, acı veya zarar verici bir olaydan (mesela bir elektriksel uyarma) önce sunulur.
Eğer denek, uygun tepkide bulunursa, zararlı olay belirmez.
Bu durumda, enstümantal davranışın acı verici uyartının yoğun olması nispetinde çabuk geliştiğini, kuvvetli ve istikrarlı olduğunu deney göstermiştir.
Birçok araştırıcı (Miller, 1948; Mowrer, 1960), bu yolla yerleştirilmiş kaçınma davranışının, ikili, hatta üçlü bir süreç üstünde temellendiği fikrini işlemişlerdir: Bunlara göre önce şartlandırılmış bir korku gelişir; ilk uyartı.
ikinci uyartının belirmesinin bir işareti olur; bu da, Pavlov’un klasik deneyinde, zil sesinin, etin ortaya çıkışını belirten işaret olması tarzında cereyan eder, işte, asıl kaçınma davranışı adını alan davranışın ve genellikle bir hareketin kurulabilmesi, bu korkunun temeli üzerinde meydana gelir; korku ise, artık kendi şartlandıncı uyartısıyla belirir ve burada, bir «güdülenme» niteliği taşır.
Daha sonra, deneğin kendi tepkisinden aldığı kinestezik bilgiler, zamanla, zarar verici uyartının belirme yokluğunun işaretleri haline gelir ve sonunda, bunlar, korku tepkisinin kesilmesi gibi bir durum ortaya çıkarır.
Köpekler üzerinde yapılan bir seri deneylemeyle, Soltysik ve çalışma arkadaşları, korku durumunun işaretçisi olarak kalp atışının hızlanmasını kullanmak yoluyla, kaçınma davranışının gerek kurulmasına, gerek sürdürülmesine değgin çeşitli süreçleri analiz etmeyi başardılar (1960).
Böylece kaçınma davranışının, kendinden daha ilkel üç öğrenmenin bileşmesi ve etkileşmesine dayandığı ortaya çıktı.
Bu analizin, genel bir kapsamı olduğunu ve öteki enstrümantal şartlandırmalara da uygulanabileceğini düşünmek yanlış olmaz.
Şartlandırmanın noröfizyolojik açıdan incelenmesi şu son yıllar boyunca yeni olaylar ve yeni araçlarla zenginleşti.
Nitekim, ister insanda, kafatasının dışında, ister hayvanda, beynin içerisine yerleştirilmiş elektrotlar aracılığıyla elde edilmiş birçok gözlem şu gerçeği ortaya çıkarmıştır.
Kendi elektrofizyolojik izleyicileriyle beliren çeşitli beyin faaliyetlerinin, bu faaliyetlerden önce nötür bir uyartı verilmek yoluyla klasik bir şartlandırılmasını gerçekleştirmek mümkündür.
Ama bazı elektrofizyolojik vasıtalar yoluyla, birtakım enstrümantal şartlandırma olayları da elde edilebilmiştir.
Nitekim Olds ve Milner’in (1954) temel deneyinden sonra yapılan birçok araştırma, şu hususu ortaya çıkardı: hayvan beyninin belli bir bölgesinde yer almış bulunan çeşitli noktalar, beyin içine konmuş elektrotlar sayesinde, elektriksel olarak uyarılınca, bazı hareket davranışları için pozitif veya negatif bir kuvvetlendirme sağlayabilirler.
Bundan başka, uygun bir cihaz tertibatı yardımıyla bir fare, mesela, bir kola basmak yoluyla kendi beynine, düşük voltajlı bir elektrik yöneltebilirse, hayvanın bu kola, gitgide artan bir sıklıkla basmaya koyulduğu ve genellikle de, kol üzerinde, yüksek bir basma orantısına ulaştığı görülür.
Demek ki, şartlandırma teriminin anlamı, dar ve bilimsel temelden yoksun birtakım anlayışların şartlandırmaya yüklediği mekanist ve kimi zaman da kötüleyici muhtevayı aşmaktadır.
İşte bu sonuçlar, kuvvetlendirmenin nörofizyolojik özü lehinde tanıklık etmektedir.
Burada, kuvvetlendirmenin davranış üstündeki etkileri, mesela bir lokma yiyeceğin veya bir yudum suyun uyandıracağı etkilerin aynıdır.
Böylece bu kendi kendini uyarmanın etkililiği, elektrotun bulunduğu yere sıkı sıkıya bağlıdır.
Ayrıca, aynı etkililik, tıpkı yiyeceğin veya suyunki gibi, hayvanın açlık, susuzluk ve genellikle güdülenme durumuna tabidir.
Şartlandırma olayları, psikolojik veya nörofizyolojik yapıda olup olmadıklarını aydınlatmak amacıyla yapılan incelemeler dışında, uydukları işleyiş kanunlarının bulunması için düzenlenen pek çok sayıda araştırmanın konusu da olmaktadır.
Bu araştırmalar, kuvvetlendirme şemalarını, ortadan kalkma, genelleştirme, ayırt etme ve farklılaştırma süreçlerini v.b. kapsamaktadır.
Aynca, bu araştırmalar, psikolojinin çeşitli alanlarını (öğrenme, hareket ustalığı, duygunluk, algı, dil ve hatta fikir faaliyetleri) kapsamaktadır.