Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Selçuklu Medrese Sistemi | Ansiklopedik Bilgi |

Selçuklu medrese özellikleri,Selçuklu medreseleri,Selçuklu döneminde medreseler,Selçuklularda medrese eğitimi,Selçuklu medreseleri isimleri,Selçuklu Medrese Sistemi,Batıdan Fatımiler ve doğudan Büveyhî şii devletlerinin baskısıyla yıkılmak üzere olan Abbasi Devleti’nin yardımına çağrıldılar.

Gerek İran’da gerekse Suriye’de İran kökenli bu devletleri uzun mücâdelelerden sonra ortadan kaldırdılar.

Bu arada iktidarlarını sağlamlaştırmak, halkı da kendi yanlarına çekmek için Orta Asya’da geliştirdikleri medreseleri de getirip etkin olarak kullanmaya başladılar.

Nizamü’l-Mülk, Selçukluların İranlı bir sünni vezirleri idi.

Sultan Alpaslan’ın veziri olarak ilk önce İmam Cuveynî için Nişapur Nizamiyesini, 1067 yılında Ebu İshak Şirazî için Bağdad Nizamiyesini, daha sonra Belh, Herat, İsfahan, Basra, Merv, Musul, Amul, Harcird, Rey, Buçenc Nizamiyelerini yaptırmıştır.

Bu medreselerin hemen hepsi o zamanın meşhur âlimleri için yapılmıştır.

Bunun dışında hemen her medreseye zengin vakıflar bağlanmış, müderrislerin ve özellikle öğrencilerin devlete ve sünnî görüşlere iyice bağlanması için para, yiyecek ve giyecek yardımı sağlanmıştır.

Nizamü’l-mülk’ün yaptırdığı medreselerin sayısının daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

Nizamülmülk bu medreseleri birinci planda devletin sünnî olmayan görüşlere karşı savunulması ve menfaatlerinin gözetilmesi amacıyla kuruyordu.

Selçuklu Devleti’nin şiilere kargı savaşında ve bu savaşın kazanılmasında medreselerin rolü inkâr edilemez.

Aynı zamanda bu medreselerde ders veren müderrisler, bu medresenin çeşitli imkânlarından yararlanarak bir meslek sahibi olan yoksul öğrenciler çeşitli görevler için dağıldıkları çeşitli yerlerde Selçuklu Devletine bağlılığı propaganda etmişlerdir.

Nişapur medresesi kurulurken Sultanın izni alınmış ve bu izinle ülkenin her tarafına medreseler kurulmuştur.

Medreseler devlet girişimi ve devlet parası ile yaptırılmıştır.

Bu durum Nizamü’l-mülk’ün hem bir başbakan hem de Eğitim Bakanı gibi çalıştığını gösteriyor.

Nizamiye medreseleri, tarihte “eğitimde şans ve fırsat eşitliği” sağlamanın mükemmel örneklerinden biridir.

O zamanlar yükseköğretim maddî problemi olmayan, kolayca kitap satın alabilen ve çeşitli yerlerde araştırma yapabilenlerin hakkı idi.

Devlet, medreseleri “yatılı ve burslu” bir eğitim kuruluşu haline getirmekle öğretimde imkân ve fırsat eşitliğini sağlama çalışmalarına girişmiş oluyordu.

Bu medreselere bağlanan zengin vakıflar, onların bütün ihtiyaçlarını karşılayacak sürekli bir gelir kaynağı oluyordu.

Müderris ve öğrencilerin bütün ihtiyaçları karşılanınca, onlar da kendilerini kayıtsızca bilime ve öğrenmeye verebiliyorlardı.

Nizamü’l-mülk’ün inancına göre, eski sultanlar âlimlere ve öğrencilere maaş vermedikleri için, onlar da sultanlara karşı ve hattâ onların devletlerine karşı propaganda yapıyorlardı.

Bu denli yaygın Nizamiye medreseleri kurmanın bir başka amacı, Büveyhoğullarının yıkılmaları üzerine onların topraklarında kurulan yeni devletin idarî kadrolarında ihtiyaç duyulan devlet memurlarını yetiştirmek olmalıdır.

Bir de Nizamiye medreseleri artık ordulardan ve elçilerden oluşan eski devlet sisteminin değiştiğinin, bunun yerine egemen olduğu bütün topraklarda çeşitli işleri devletin yönetim felsefesi içinde yapacak kadrolara ihtiyaç duyulduğunun ve bunları yetiştirmenin de devletin esas görevlerinden biri olduğunun göstergesi gibi gelmektedir.

Selçuklu medreseleri müderris-öğrenci ilişkilerinde bir yenilik getirmemişti fakat öğrenci statüsünde bazı yenilikler getirmişti: Bu, medrese öğrencilerinin büyük bir kısmının yatılı olması ve bu arada medrese vakfından burs alabilmeleridir.

Nizamülmülk sağlam esaslar üzerinde bir “Nizamiye geleneği” başlattıktan ve bunun başarısını gösterdikten sonra, Selçuklu ülkesinin çeşitli şehirlerinde yaygın bir medrese kurma faaliyeti başladı.

Gerek Selçuklular, gerekse bunun arkasından gelen Beylikler ve İlhanlılar zamanında Anadolu’da Selçuklu geleneğinde bir çok medreseler kuruldu.

Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılları ve Beylikler döneminde Anadolu’nun birçok yerleşim yerine camilerle beraber medreseler de kurulmuştur.

Bir yanıt yazın