Silifke Tarihçesi,Tarihi Eserleri | Tarih Bilgileri |
Silifke Tarihçesi,Büyük İskender zamanında Suriye kralı Seleukos Nikator (M. ö. 312-281), Holmi halkını Silifke’nin bugünkü yerine taşıdı.
Şehre Selevkia adını verdi. M.S. IV. yy.da Selevkia, İzavria saldırılannc uğradı.
Arapların Anadolu’yu istilası sırasında.
Selevkia’nın önemi arttı XII. yy.da bizans yönetiminden çıkan Kilikya ile beraber Ermenilerin (Rupenler sülalesi) eline geçti.
Konya Selçuklularının akınlarına karşı müstahkem bir mevki durumundaydı.
Osmanlılarla Karamanoğlu beyliği arasında çatışmalara sebep oldu; 1471’de Gedik Ahmed Paşa tarafında Osmanlı devletine katıldı.
Silifke Tarihi Eserler
Arkeoloji. Silifke sanat eserleri bakımından zengindir.
Silifke ovasında konik bir tepe üzerinde akropolis ve kale yer alır.
Kalenin bulunduğu tepenin doğusunda teras şeklinde geniş bir çıkıntı vardır.
Bu kısım kayalar içinde oyulmuş basamaklı bir yolla Göksu’ya birleştirilmiştir; helenistik şehrin bir kısmının burada olduğu söylenir.
Romalılar ve Bizanslılar zamanında şehir ovada doğuya doğru genişledi; eski anıtların bir kısmı yapı malzemesi olarak kullanıldı.
Kalenin doğusunda, sırtta bugün Tekiramban adı verilen bir sarnıç vardır.
45 X 23 m boyutunda ve 12 m derinliğindeki bu sarnıç kayalığın içine oyulmuş; duvarları su geçirmeyecek şekilde yapılmıştır.
Sarnıcın 180 m doğusunda bir tiyatro yer alır.
Tiyatronun kavea’sı ile bazı kemer kalıntıları kalmıştır.
Topraktepe denen tümseğin altındaki Tol adı verilen kemer, tiyatronun giriş yeridir.
Venedik elçisi Barbaro, tiyatronun Verona tiyatrosu üslubunda olduğunu belirtmektedir.
Oöksu üzerindeki altı gözlü köprü, kitabesine göre Vespasianus ile oğulları Titus ve Domitianus tatafından Kilikya valisi L. Octavius Memor’un yönetimi sırasında yaptırıldı (M.S. 77-78).
1875 Yılında Silifke mutasarrıfı Mehmed Ali Paşa tarafından kuzeyindeki üç gözü dışında temellerine kadar yıktırıldı; yeniden yaptırılarak iki kenarına korkuluklar eklendi.
Bugünkü Cumhuriyet ilkokulunun 100 m doğusunda yer alan mabet M.S. II. yy.a aittir.
Mabedin sütunu, korinthos üslubundaki başlığı ve üzerindeki arşitrav parçası durmaktadır.
1914’te yapılan incelemelerde binanın, kısa tarafında 8, uzun yanlarında 14 sütunlu bir peripteros olduğu, bir podyum üzerinde yer aldığı anaşıldı.
Burası sonradan kiliseye çevrilmiş ve onarım görmüştür.
Şehirden geçen, direkli geniş bir cadde bu mabedde sona eriyordu.
Şehrin doğusunda, Göksu kenarında stadion yer alır.
XIX. yy.da Tremaux tarafından incelenen bu yapı 45 x 95 m boyutlarındadır.
Bugüne bazı temel parçaları kalmışıtır.
Şehrin nekropolü, güneyde Mut yolunun sağındaki ve solundaki yamaçtadır.
Buradaki mezarlardan bir kısmı kayaların içine oyulmuştur; bir kısım da açıkta duran lahitler şeklindedir.
Mezar odalarının önünde birbirine dik üç mezar vardır Bazı mezarlarda kitabeli üçgen alınlıklar ve bunların altında kaba bir şekilde yapılmış insan büstleri görülür.
Bir mezarda da yatan insan heykeli bulunmuştur.
Bu mezarlar daha çok orta tabakaya aittir.
Zenginler mezarlaıını anıtlar şeklinde tepeler üzerinde yapmışlardır.
Silifke’de, ayrıca parça halinde birçok eski eser bulunmuştur.
Bunların bir kısmı Silifke müzesindedir.