Söğüt İlçesi Tarihi
Söğüt İlçesi Tarihi,Söğüt ilçesinin yerinde, ilk çağlarda yerleşme merkezi bulunup bulunmadığı kesin olarak bilinmiyor. Eski Türk kaynaklarında kasabanın adı Söğütçük olarak geçer.
Söğüt yöresi ortaçağda arap ordularının saldırılarına uğradı.
Selçuklu sultanı Alaeddin Keykubat I, Celaleddin Harizmşah’a karşı Yassıçeme savaşında kendisine (1230) yardım eden Ertuğrul Beye, Söğüt’ü yurtluk olarak verdi. Daha sonra Ertuğrul Beyin oğlu Osman Bey, Osmanlı devletinin temelini burada attı.
Babası Ertuğrul Beyin türbesi Söğüt’tedir. Osmanlı devletinin hızla gelişmesi, Bursa’nın ele geçirilerek merkez yapılmasıyla Söğüt, önemini kaybetti. Sultanönü sancağına bağlı bir subaşı tarafından yönetilen nahiye oldu.
1648’de Söğüt’ten geçen Evliya Çelebi, kasabanın bağ ve bahçeler içinde 700 kadar evden meydana geldiğini anlatır.
XIX. yy.ın ilk yarısında Söğüt, Bursa vilayetine bağlı Ertuğrul (Bilecik) sancağı içinde bir kaza merkezi haline getirildi. Halkın içinde çoğunluğu meydana getiren Türklerden başka, rum ve ermeniler de bulunuyordu.
Kasaba 4 ağustos 1921’de yunan saldırısına uğradı, 13 ay işgal altında kaldı ve büyük ölçüde tahrip edildi. 4 Eylül 1922’de geri alındı.
1927’de yapılan ilk sayımda kasabanın nüfusu 2 885 olarak tespit edildi. 1965 Sayımı sonuçlarına göre kazanın nüfusu 23 697, kasabanın ise 3 004 oldu.
Söğüt İlçesinin Tarihi Yerleri
Söğüt’te en ilgi çekici eser, şehrin 2 km kuzeyinde Bilecik yolu üzerinde çevreye hakim bir tepede yer alan Ertuğrul gazi türbesidir. Kurşun kaplama bir kubbeyle örtülü, taş ve tuğla duvarlı olan türbe, birkaç defa onarıldı.
Bahçesinde Osman Beyin kardeşi Savcı Beyin gömülü olduğu söylenir. Söğüt’te Ertuğrul Gazi’ye ait olduğu bilinen tek kubbeli ve minareli, kare planlı bir mescit vardır; fakat temelden itibaren yenilenmiştir ve bugün oldukça iyi durumdadır.
Orhan Gazi de Söğüt’te bir cami yaptırdı. Bugün izi kalmayan bu yapının varlığı, Bursa kadı sicillerindeki muhasebe defterlerinden anlaşılıyor.
Bugüne kadar, camilerin içinde en önemlisinin Çelebi Sultan Mehmed’e ait olduğu ileri sürülmüşse de bu yapı, eski minaresi dışında, bugünkü şekliyle çağdaş bir esere benzer. Şehirdeki camilerden birini