Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Spor Tarihi,Türklerde Spor | Tarih Bilgileri |

Spor Tarihi Hakkında Bilgi,Sporun Tarihçesi Sporun ve spor oyunlarının kökenini belirlemek oldukça güçtür.

İ.Ö. 1000.Eskiçağda Yunanlılar gymnasiumlarda, palaistralarda (spor alanı) ve statlarda yumruk dövüşü (pugilatus), güreş, pankreas, yürüme, disk ve cirit atma müsabakaları yapıyor, çeşitli sitelerin temsilcileri düzenlenen oyunlarda karşılaşıyorlardı.

Bu oyunların başlıcaları dört yılda bir Olympia’da yapılan oyunlardı.

Şampiyon olup taç giyen atletler vatanlarında kahraman gibi karşılanıyor, şairler başarılarını anlatan şiirler yazıyor, heykeltıraşlar heykellerini yapıyordu.

Romalıların spor anlayışı Yunanlılarınkinden farklıydı.

Yunan atletizm oyunlarını Roma’ya sokma denemesi uygulamada başarısızlıkla sonuçlandı.

Yunan spor yarışmaları ancak taşra şehirlerinde tutuldu.

Roma vatandaşları yunan atletlerinin çıplaklığını ahlaka aykırı saydılar; yunan egzersizlerini askeri eğitim için gereksiz, oyunları ise amfiteatrlardaki oyunlara oranla yavan sayıyorlardı.

Gerçi Roma’da jimnastik ihmal edilmedi; palaistralarda ve hamamların ek binalarında yapılıyordu.

Ama kalabalık önünde yapılan sporlarda Romalılar vahşi ve sert dalları tercih ediyorlardı: zırhlı eldivenle yumruk dövüşü, pankreas.

Bunun sebebi bir anlayış farklılığıydı.

Roma’da profesyonel olan ve genellikle aşağı bir sosyal tabakadan gelen sporcu artık şehri temsil edemiyordu.

Roma’da spor denince akla gelen şey circus ve amfiteatr oyunlarıdır.

XIX. yy.da sporda büyük bir yenilenme oldu.

Bu yenilenmenin yaratıcısı dört kişidir: «gymnasion’un piri» lakabı takılan ve Napolyon işgaline karşı yurtsever bir amaçla jimnastik çalışmaları düzenleyen alman yazarı F.L.Jahn; İsveç jimnastiğinin yaratıcısı olan isveçli şair P.H. Ling; Rugby kolejinin müdürlüğünü yaparken öğretime kesin reformlar getiren İngiliz tarihçisi ve ilahiyatçısı T. Arnold; Fransa’da meslekten bir asker olan ve Grenelle parkında «Gymnase Normal» adlı bir jimnastikhane açan İspanyol F. Amoros. İngiltere’de T. Arnold’un reformlarının yol açtığı hareket, sporun gelişmesini büyük ölçüde etkiledi.

Ruby kolejinin (rugby adlı spor dalı bu okulda ortaya çıktı) «headmaster»lığını yaptığı 1827-1842 yılları arasında Arnold, okul gençliğinin örf ve adetlerinde reform yapmaya uğraştı, öğrencileri, sorumluluk anlayışlarını ve teşebbüs kabiliyetlerini geliştirmek için kesin kuralları olan oyunlar (eski öğrenciler tarafından düzenleniyordu) uygulamağa teşvik etti.

Öğretmenleri öğrencilerin yaptığı beden çalışmalarını yakından izlemek ve dürüst davranmalarına dikkat etmekle görevlendirdi.ingilizlerin «fair play» dedikleri spor anlayışı bu şekilde meydana geldi.

Thomas Arnold’un başlattığı spor hareketi büyük kolejlerde, üniversitelerde, bütün İngiliz halkı arasında yayıldı ve spor İngiltere’de öğretimin temellerinden biri haline geldi.

Sonra üniversiteler aracılığıyla bütün anglosakson ülkelerinde (A.B.D. dahil) yayıldı.

Türklerde Sporun Tarihi

Eski Türk boylarında sporun ilkel türlerinin başlangıcı genellikle totem kültüne bağlı olarak dini geleneksel biçimde olmak üzere M.ö. V. binyıllarda başlar.

Bu ve daha sonraki devirlere ait araştırmalarda yaygın spor türlerinin başlıcalarının şunlar olduğu görülür: binicilik, okçuluk, avcılık, kılıç oyunları, ağırlık kaldırma, ağırlık atma, yaya koşuları, güreş.

Yaya koşuları arasında bilinenlerin en eskilerinden ikisi Kırgızların çocukların doğumunda düzenledikleri kadın ve kızların da katıldığı 265 m’lik ve Tunguzların düğünlerde yaptıkları 1,7 km’lik yarışlarla, Kolçakların halk bayramlarında ilgi toplayan koşulardır.

Avcılık ve göçebelik devirlerinde özellikle atlı sporların geliştiği ve çeşitlendiği görülür.

Türklerin daha sonra Orta Asya’dan ön Asya’ya getirerek yaydıkları ve bazıları bugünkü hokeyin kökü niteliğinde görünen atlı sporlar arasında, vesileleri itibarıyla küçük farklarla birbirinden ayrılan gökbörü, kızbörü, beyge, çöğen adı verilenler Anadolu’nun çeşitli yerlerinde hala devam etmektedir.

 

Bir yanıt yazın