Şufa Hakkı Nedir,Nasıl Kullanılır | Genel Hukuk Bilgisi |
Şufa Hakkı Nedir,Nasıl Kullanılır,Kanuni Şufa hakkı, müşterek mülkiyette, paydaşlardan birinin payını satması halinde, öteki paydaşların öncelikle satın alma yetkisi.
Şufa hakkı, bir kimseye bir menkul veya gayrimenkulun satılması halinde öncelikle satın alma yetkisini veren bir yenilik doğuran haktır.
Şufa hakkına yol açan temel ilişki ya kanundan veya sözleşmeden doğar.
Kanundan doğan Şufa hakkı, müşterek mülkiyette söz konusudur.
Kanuni Şufa hakkı, sadece müşterek mülkiyette söz konusudur.
İştirak halinde mülkiyette paydaşın, payını satma yetkisi olmadığı için, Şufa hakkı da söz konusu olamaz.
Şufa hakkı, mülkiyetin kanuni sınırlamalarından biridir.
Şufa Hakkının Amacı
Bu hakkın tanınmasının iki amacı vardır:
1. paydaşların arasına yabancı kimselerin girmesini engellemek.
2. müşterek mülkiyetten ferdi mülkiyete geçişi çabuklaştırmak.
Kanuni şufa hakkı, eşyaya bağlı bir haktır.
Paydaş, şüf’a hakkının sahibidir.
Mülkiyetin kanuni sınırlamalarından biri olduğu için bu hakkın tapu kütüğüne tescil veya şerh edilmesi gerekli değildir.
Payı devralan kimsenin borcu da, eşyaya bağlı bir borçtur.
Çünkü bu borcun doğması için, gayrımenkulde pay kazanma gereklidir.
Kanuni şufa hakkı, sözleşmeden doğan şufa hakkından farklı olarak sadece gayrımenkullerde söz konusudur.
Paydaşlardan birinin şufa hakkını kullanabilmesi için, başka bir paydaşın, payını bir üçüncü kişiye satması gerekir.
Paydaşlardan birine satımın yapılması halinde, öteki paydaşların şufa hakkı yoktur.
Kat Mülkiyeti kanunu, paydaşlardan birinin kendisine ait olan katı üçüncü bir kişiye satması halinde, öteki paydaşların şufa hakkını kullanmasını yasaklar.
Ancak, bağımsız bölmelerden biri üstünde müşterek mülkiyet varsa ve o bağımsız bölümün paydaşlarından biri, kendi payını satarsa, öteki paydaşlar, şufa haklarını kullanabilirler.
Şufa hakkı birden fazla paydaş tarafından da aynı zamanda kullanılabilir.
Bu durumda Yargıtaya göre, paydaşlar, şufa hakkını kullandıkları pay üstünde, payları oranında değil de, eşit oranda malik olurlar.
Şufa hakkının kullanılmasına rağmen, şüf’a borçlusu, mülkiyeti devir borcunu yerine getirmeyecek olursa ona karşı Medeni kanunun 642. md.sine dayanılarak dava açılır.
Şufa hakkı mülkiyetin kanuni sınırlamalarından biri olduğu için, bundan feragatin resmi şekilde yapılarak, tapu siciline tescil edilmesi gerekir.
Bunun aksine, şufa hakkını bütünüyle ortadan kaldırmadan sadece belirli bir satışta kullanılmayacağının açıklanması herhangi bir şekle bağl1 değildir.
Ancak, Yargıtaya göre bu şekildeki, kullanmadan feragatler, ispat yönünden yazılı şekle bağlıdır.
Sözleşmeden Doğan Şufa Hakkı
Bu şufa hakkı, bir sözleşmeyle üçüncü kişilere bir menkul veya gayrimenkulun satılması halinde tercihen satın alma hakkı verir.
Bu hak, belirtildiği gibi, genellikle bir sözleşmeden doğduğu halde, mesela bir ölüme bağlı tasarruf gibi tek taraflı bir işlemden de doğabilir.
Şufa hakkı, hak sahibi tarafından, malın satılması halinde, malike karşı kullanılır.
Satıcı, şeyi satmakla birlikte daha mülkiyeti devretmemişse, şufa hakkı ona karşı; aksine, hem satım işlemini yapmış, hem de mülkiyeti devretmişse, şufa hakkı malik olan üçüncü kişiye karşı kullanılır.
Vefat,iştira gibi hakların kurulması, resmi şekle bağlı tutulurken, şufa hakkında adi yazılı şekille yetinilmesinin sebebi, bu hakkın genellikle kira sözleşmeleriyle birlikte yapılmasından ileri gelir.
Şufa sözleşmesinde hakkın kullanılması şartlarıyla hak sahibinin ödemesi gereken bedelin gösterilmesi gerekli değildir.
Bedel ve kullanma şartlan sözleşmede gösterilmişse, hak sahibi hakkını bu şartlar altında kullanabilir.
Şufa hakkının kullanılabilmesi için malikin, şeyi üçüncü kişiye satması gereklidir.
İhtiyarî açık arttırma halinde de Şufa hakkı kullanılabilir.
Buna karşılık satım dışında kalan, mülkiyeti devre ilişkin öteki sözleşmelerde Şufa hakkı kullanılamaz; bağışlama, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin karşı edimi veya bir borcun yerine getirilmesi için mülkiyetin devredilmesi (datio in solutum) halinde olduğu gibi.
Yenilik doğuran bir hak olan Şufa hakkı, bir taraflı yöneltilmesi gerekli bir irade beyanıyla kullanılır.
Bu beyan, bir şekle bağlı değildir ve Şufa hakkının kullanılmış sayılması için de dava açılması gerekmez.
İrade beyanı, Şufa borçlusuna vardığı anda hüküm doğurur ve bu tek taraflı irade beyanıyla, satım ilişkisi kurulmuş olur.
Borçlu, mülkiyete devir borcunu yerine getirmeyecek olursa, Şufa hakkı sahibi 642. maddeye dayanarak dava açar ve mülkiyet, Hakimin kararıyla, tescili gerektirmeden alıcıya geçer.
Ancak hakimin, mülkiyetin Seçmesine karar vermesi için, bedelin depo îdilmiş olması gerekir.
Şufa hakkı bir gayrımenkule ilişkinse, satıcı, satım sözleşmelini yapınca bunu Şufa hakkı sahibine bildirmesi gerekir.
Böylece Şufa hakkı, satın alan Üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir ve üçüncü kişi de mülkiyeti devir zorunluluğu altına girer.
Bu şerh sonucu, Şufa hakkı, eşyaya bağlı bir borç niteliğini kazanır.
Şerhin süresi, taraflarca kararlaştırılır.
Taraflar süre hakkında bir şey belirtmemişlerse, o zaman şerhin süresi on yıldır ve bu on yılın geçmesiyle şerh, etkisini kaybeder.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, on yılın geçmesiyle Şufa hakkının sona ermemesidir.
Sona eren sadece şerhin etkisidir.
Hak, bundan sonra şerhsiz olarak da devam edebilir (bu konu tartışmalıdır).
Şufa hakkının kullanılması, bir aylık ve on yıllık süreye bağlı tutulmuştur.
Bir aylık süre hak düşürücü süredir ve Şufa hakkı sahibinin satışı öğrenmesinden itibaren işlemeğe başlar.
On yıllık sürenin başlangıcı da, şerhin verildiği tarihtir.
Bir aylık sürenin başlaması için aranan şart, tapu memuru önünde resmî satım işleminin tamamlandığı anın öğrenilmesidir.
Satıcının satımı, süf’a hakkı sahibine bildirme yükümlülüğü bulunduğu için, bir aylık sürenin başlangıcı, bu ihbarın yapılmasıyla başlar.
Ancak satıcı, bu borcunu yerine getirmemişse, o zaman alıcının fiilen öğrendiği an, bir aylık sürenin başlangıcı olur.
Satıcının Şufa hakkını kullanabilmesi için, bu öğrenmenin şerhten itibaren geçecek on yıl içinde gerçekleşmesi gereklidit.
On yılın sopa ermesinden sonraki öğrenmelerde Şufa hakkı artık kullanılamaz.