Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Türk Sovyet İlişkileri | Tarih Bilgileri |

Türk Sovyet İlişkileri,Büyük Millet meclisi hükümetiyle S.S.C.B, arasında Moskova Dostluk antlaşması imzalandı (16 mart 1921).

Moskova ve Ankara’da karşılıklı olarak elçilikler kuruldu.

Ankara hükümeti Moskova ya Ali Fuad Paşayı, S.S.C.B. de Ankara’ya M. Budu Medivani’yi elçi olarak gönderdiler.

Türk Sovyet İlişkileri Atatürk Dönemi

Türk Sovyet İlişkileri
Türk Sovyet İlişkileri,Büyük Millet meclisi hükümetiyle S.S.C.B, arasında Moskova Dostluk antlaşması imzalandı (16 mart 1921).

Türk Kurtuluş savaşının başarıyla sonuçlanması ve Türkiye cumhuriyetinin kurulmasından sonra da S.S.C.B. ile Türkiye arasındaki dostluk devam etti.

İki devlet Paris’te bir tarafsızlık ve saldırmazlık antlaşması imzaladı (11 aralık 1925).

Çiçerin ve Tevfik Rüştü Aras tarafından imzalanan bu antlaşmaya göre taraflardan biri saldırıya uğrarsa, öteki tarafsızlığını koruyacak; taraflar birbirine karşı saldırıda bulunmayacak: öteki devletlerle bu amaçla antlaşma ve ittifaklar yapmayacaklardı.

Ayrıca 11 mart 1927’de iki devlet arasında bir ticaret antlaşması imzalandı.

Türkiye ve S.S.C.B mart 1928 de toplanan Cenevre Silahsızlanma konferansında birlikte hareket ederek topyekün silahsızlanmayı savundular.

17 Aralık 1929’da 1925 tarihli antlaşmayı teyit eden ve iki yıl uzatan bir protokol imzalandı.

21 Ocak 1934’te imzalanan bir antlaşms ile.

S.S.C.B sanayi maddeleri ve makine ithali için Türkiye ye 8 milyon dolarlık bir kredi açtı.

Türkiye, 1933’te Boğazları silahtan tecrit eden Lozan antlaşmasının şartlarının değiştirilmesi için teşebbüse geçince S.S.C.B tarafından desteklendi Atatürk.

Dördüncü Büyük kurultayı açış konuşmasında S.S.C.B.nin bu hareketinden duyduğu memnunluğu «son günlerde Boğazlar meselesini ortaya koyduğumuz zaman Sovyetler’in bizim tezimizdeki doğruluğu ve haklılığı bildirmiş olmaları Türk ulusunda yeni ve derin dostluk duygular uyandırmıştır» sözleriyle belirtti.

Türkiye İkinci Dünya savaşı başlarında İngiltere,Fransa ve Rusya ile dostluk ilişkilerinin devamına önem verdi.

İngiltere ve Fransa ile yapılan görüşmeler sonunda bir bildiri yayımladı (12 mayıs 1939).

Bunda Akdeniz bölgesinde savaşa yol açabilecek bir saldırı, halinde etkili bir şekilde işbirliği yapılacağı bildirildi.

Bunun yayımlanmasından kısa bir süre sonra S.S C.B. Almanya ile bir saldırmazlık antlaşması imzaladı.

Türkiye, hem İngiltere. Fransa, hem (1950)de S.S.C.B. ile dostluğunu devam ettirmek istiyordu.

Türk dışişleri bakanı Şükrü Saraçoğlu bu amaçla Moskova’ya gitti (25 eylül 1939).

Yapılan görüşmelerde 1925 tarihli Türk-Sovyet karşılıklı yardım antlaşmasının ve Montrö antlaşmasının devam etmesi esasına dayanan bir antlaşma tasarısı hazırlandı.

Fakat alman dışişleri bakanı Von Ribbentrop’un 28 eylülde Moskova’ya giderek sovyet devlet adamlarıyla görüşmeler yapmasından sonra S.S.C.B.’nin tutumu değişti ve Sovyetler yeni tekliflerde bulundular:

1. Boğazların ortak savunulması için bir antlaşma imzalanması;

2. Türkiye ile imzalanacak olan antlaşmaya S.S.C.B.’yi Almanya ile silahlı bir çatışmaya sürüklemeyeceği kaydının konulması;

3. Montrö antlaşmasına Karadeniz’de kıyısı olmayan devletlerin savaş gemilerine Boğazlar’ın her zaman için kapalı olmasını öngören bir değişikliğin getirilmesi;

4. S.S.C.B.’nin Besarabya’yı ve Bulgaristan’ın Dobruca’yı ele geçirmeleri halinde Türkiye’nin tarafsız kalması.

Bu teklifler, Saraçoğlu tarafından kabul edilmedi ve Türk dışişleri bakanı Moskova’dan ayrıldı.

Bir süre sonra da Türkiye, İngiltere ve Fransa ile ittifak yaptı.

Bunda savaş Akdeniz’e geçerse, Türkiye’nin İngiltere ve Fransa’ya yardım edeceği; buna karşılık Türkiye bir avrupa devletinin saldırısına uğrarsa İngiltere ve Fransa’nın Türkiye’ye yardım edeceği öngörülüyordu.

Bu antlaşmaya rağmen Türkiye S.S.C.B.ile arasını bozmak istemediğinden söz konusu antlaşmadan doğan taahhütlerin Türkiye’yi’ S.S.C.B.’ye karşı savaşa sürüklemeyeceği kaydını koydurdu.

Türkiye’nin Fransa ve İngiltere ile anlaşmasından sonra Rusya ile Almanya arasında yapılan görüşmelerde Türkiye de pazarlık konusu oldu.

Almanya S.S.C.B.’yi İngiltere ve Fransa’ya karşı kendi tarafına çekebilmek için Sovyetlerin Boğazlara yerleşmesini destekleyeceğini bildirdi; fakat bu görüşmelerden bir sonuç çıkmadı.

Bir süre sonra da Almanya bütün Balkanlar’ı istila etti.

Bu yeni alman saldırıları karşısında Türkiye ve S.S.C.B. bir saldırmazlık bildirisi yayımladılar; bunda 1925 antlaşması teyit edildi ve Türkiye bir saldırıya uğrarsa S.S.C.B.’nin tarafsız kalacağı ilan edildi (24 mart 1941).

Bu antlaşmadan bir süre sonra S.S.C.B. de Almanların saldırısına uğradı. S.S.C.B., İngiltere ve A.B.D., Türkiye’yi Almanya’ya karşı savaş açmak için zorladılarsa da bir sonuç alamadılar.

İkinci Dünya savaşının sonlarına doğru müttefikler arasında yapılan görüşmelerde Türkiye’yi de ilgilendiren konular ele alındı.

Ocak 1945’te S.S.C.B. Boğazlar meselesi üstündeki görüşünü İngiltere’ye bildirdi ve Churchill bu konuda ülkesinin S.S.C.B.’yi destekleyeceğini söyledi.

Yalta konferansında da aynı konu ortaya atıldıysa da ayrıntılı görüşmeler olmadı.

19 Mart 1945’te S.S.C.B. dışişleri bakanı Molotov, Türkiye’nin Moskova elçisine, 17 aralık 1925’te imzalanan ve süresi 7 kasım 1945’te bitecek olan, Türk-sovyet dostluk ve saldırmazlık antlaşmasını feshetmek istediğini bildirdi.

Haziran 1945’te de S.S.C.B. ile Türkiye arasında yeni bir antlaşmanın imzalanması için.

a) Türk-rus doğu sınırında değişiklik yapılması.

b) bir saldın karşısında ortak savunmayı sağlamak üzere Boğazlar’da Rusya’ya üsler verilmesi.

c) Montrö antlaşmasının yeniden gözden geçirilmesi, şartlarını ileri sürdü.

Türkiye S.S.C.B.’nin ilk iki isteğini reddetti.

İngiltere, bu isteklerin Potsdam konferansına kadar ertelenmesini istedi.

S.S.C.B.’nin bu istekleri İngiltere, A.B.D., S.S.C.B. arasında yapılan Potsdam konferansında ele alındı.

İngiltere, S.S.C.B.’nin Türkiye’den toprak isteklerinin yalnız bu iki devleti ilgilendirdiğini ve onların arasında yapılacak görüşmelerde çözümlenmesini; Boğazlar meselesinin de bütün dünyayı ilgilendiren bir mesele olduğunu savundu.

Boğazlar meselesi Potsdam görüşmelerinde kesin bir sonuca bağlanamadı.

S.S.C.B., Türkiye, A.B.D. ve İngiltere’ye Boğazlar konusunda yeni bir nota verdi (7 ağustos 1946).

Bu nota a) Boğazlar’ın bütün devletlerin ticaret gemilerinin geçişine devamlı olarak açık tutulması.

b) Boğazlar’ın Karadeniz’e kıyısı olan devletlerin savaş gemilerinin geçişine devamlı olarak açık tutulması.

c) bazı özel durumlar dışında Boğazlar’ın Karadeniz’de kıyısı olmayan devletlerin savaş gemilerine kapalı olması.

ç) Boğazlar’dan geçiş için yeni bir rejimin kurulması ve geçişin Türkiye ve Karadeniz’de kıyısı olan devletlerin yetkisi içinde olması.

d) Boğazlar’ın öteki devletler tarafından Karadeniz’de kıyısı olan devletler aleyhine kullanılmasının önüne geçmek için ortak olarak savunulması» şeklindeydi.

Türkiye, 22 ağustos 1946’da Rusya’ya verdiği notada Montrö antlaşmasının savaş ve ticaret gemilerinin Boğazlardan geçişiyle ilgili hükümlerinde bazı değişiklikler yapılabileceğini kabul etmekle birlikte bunun dışında kalan isteklerini reddetti.

S.S.C.B. 24 eylül 1946’da Türkiye’ye ikinci bir nota daha verdi.

Bu notada Boğazlar ile ilgili rejimin Türkiye ve Karadeniz’de kıyısı olan devletler tarafından kararlaştırılması ve Boğazlar’ın Türkiye ile S.S.C.B. tarafından ortak savunulması görüşlerini tekrarladı; bu istek de kabul edilmedi (18 ekim 1946).

Fakat S.S.C.B. isteklerini kabul ettirmek için herhangi bir teşebbüse geçmedi.

Türkiye, NATO’ya katılınca (1951), S.S.C.B, bunu sadece protesto etmekle yetindi..

S.S.C.B. Stalin’in ölümünden sonra Türkiye ile eski dostça ilişkilerini kurmak için teşebbüse geçti.

30 Mayıs 1953’te Türkiye üstündeki toprak isteklerinden vaz geçtiğini, Boğazlar rejimi hakkında daha önce belirtmiş olduğu görüşlerini değiştirdiğini ve Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri kurmak istediğini bildirdi.

Türkiye S.S.C.B.’nin bu davranışını karşılıksız bıraktı.

Ancak 1956’da Türk Hava kuvvetleri kumandanı orgeneral Fevzi Uçaner, 1959’da sağlık bakanı Lütfi Kırdar, S.S.C.B.’yi ziyaret etti.

Nisan 1960’ta iki ülke başkanlarının karşılıklı ziyarette bulunacakları bildirildi.

27 Mayıs devrimi Türkiye başbakanının Rusya’yı ziyaretine engel olduysa da her iki ülke arasındaki temaslar devam etti.

Kruşçev, başbakan Cemal Gürsel’e gönderdiği bir mektupta, her iki ülke arasında dostluğun kurulmasını teklif etti.

1920’lerde başlayan dostluğun canlandırılması yolundaki ilk gelişme, 1945’te yıkılmış olan ve Türkiye’den S.S.C.B.’ye hayvan ihracında kullanılan Markara köprüsünün yeniden yapımı için Erivan’da bir karma komisyonun toplanmasıyla oldu (1962).

Ertesi yıl da Ankara’da toplanan karma komisyon Markara köprüsünden sonra Arpaçay üzerinde bir baraj yapımına karar verdi.

Köprü 1963’te tamamlandı.

Bu arada taraflar arasındaki mal mübadelesi hacmi de artmaya başladı ve daha önceleri yaklş. 8 000 000 dolarken 1964 – 1965’te 31 500 000 dolara yükseldi.

29 Mayıs – 14 haziran 1963 tarihleri arasında Cumhuriyet senatosu başkanı Suat Hayri Ürgüplü başkanlığında bir parlamento heyeti, 1964’te dışişleri bakanı Feridun Cemal Erkin S.S.C.B.’yi ziyaret etti.

Dışişleri bakanının bu ziyareti sırasında ticari ilişkilerin arttırılması kararlaştırıldı ve bir kültür antlaşması imzalandı.

1964’te Kıbrıs olaylarına Türkiye’nin sınırlı bir askerî müdahalede bulunması S.S.C.B. tarafından tepkiyle karşılandı ve başbakan Kruşçev, Türkiye başbakanı İnönü’ye gönderdiği bir mektupta (9 ağustos 1964), Kıbrıs’ın toprak bütünlüğüne müdahalenin hoş görülemeyeceğini bildirdi.

İnönü verdiği cevapta olayın bir dış müdahale olmadığını, sadece milletlerarası antlaşmalardan doğan hukuki hakların kullanıldığını belirtti.

Türkiye Kıbrıs’taki durumun S.S.C.B. yöneticileri tarafından daha açık bir şekilde anlaşılması için dışişleri bakanı Feridun Cemal Erkin’i Moskova’ya gönderdi (31 ekim 1964).

Bu ziyaret sonunda yayımlanan ortak bildiride Kıbrıs’ta iki ayrı cemaatin varlığı ve adada barışın korunmasında cemaatlerin kanuni haklarına uyulması gerektiği belirtildi.

Bu görüş birliği, taraflar arasında yeni bir dostluk anlayışının doğmasına yardımcı oldu.

Daha sonra Sovyetler Yüksek Şura Başkanlık divanı üyesi N. V. Podgomi başkanlığındaki heyet, Suat Hayri Ürgüplü’nün ziyaretini, dışişleri bakanı A. Gromiko da, Ferdun Cemal Erkin’in ziyaretini iade etti (1965).

Aynı yıl Suat Hayri Ürgüplü, başbakan olarak S.S.C.B.’ye gitti.

İktisadi ilişkilerin yeniden artması görüşü de bu sırada ortaya atıldı.

Sekiz ay kadar sonra yüksek kademede uzmanlardan kurulu bir Türk heyeti incelemeler yapmak üzere Moskova’ya çağrıldı (1966).

Uzmanların çalışmaları devam ederken resmi ziyaretler çoğaldı.

T.B.M.M. başkanı Ferruh Bozbeyli başkanlığında yeni bir parlamento heyeti S.S.C.B.’ye gitti (1966).

S.S.C.B. dış ticaret bakanı N. S. Patoliçere Ankara’ya geldi (1966); başbakan A. N. Kosigin, Suat Hayri Ürgüplü’nün ziyaretini iade etti (1966).

İktisadi konulardaki çalışmalar bitirildi ve Moskova’da bir protokol imzalandı (25 mart 1967).

Buna göre S.S.C.B. Türkiye’ye 200 milyon dolarlık bir kredi açacaktı.

Bu krediyle Türkiye’de bir rafineri (İzmir, Aliağa), bir asit sülfürik fabrikası (Bandırma), bir lif levha fabrikası (Artvin), bir alüminyum tesisi (Seydişehir) ve demir çelik tesisleri (İskenderun) kurulması öngörülüyordu.

Kredi 15 yıl vadeli, yüzde 2.5 faizli olacak, Türkiye, borcunun yüzde 60’ını tütün, fındık, meyve, canlı hayvan, pamuk, yün, ayakkabı ve tarım ürünleri ihraç ederek ödeyecekti.

Daha sonra demir-çelik tesisleri için ayrılan döviz, ihtiyacı karşılamayınca 10 yıl vadeli ve yüzde 2,5 faizli, 113 700 000 dolarlık yeni bir kredi ve ayrıca özel kliring tertibinden 45 400 000 dolarlık bir kredi anlaşması yapıldı (1970).

Kredi anlaşmalarına dayalı projelerin gerçekleştirilmesi için çalışmalar devam ederken taraflar arasnıda karşılıklı yeni ziyaretler oldu.

Başbakan Süleyman Demirel S.S.C.B.’ye gitti (1967); dışişleri bakanı ihsan Sabri Çağlayangil Moskova’ya ayrı bir ziyaret yaptı (1968); cumhurbaşkanı Cevdet Sunay S.S.C.B.’ye on günlük bir ziyarette bulundu (1969).

S.S.C.B. dışişleri bakan yardımcısı V. M. Vinogradov, Ankara’ya geldi (1970).

S.S.C.B. devlet başkanı N. V. Podgorni, Sunay’ın ziyaretini iade etti (1972). 1972, 1979 yıllarında ticaret anlaşmaları yapan Türkiye ve Sovyetler farklı kamplarda yer aldılar.

Türk cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Cevdet Sunay, başbakan Ecevit SSCB’yi; Özal, Demirel, Ecevit, Abdullah Gül, cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Rusya Federasyonu’nu ziyaret ettiler.

Podgorni, Kosigin, Ogarkov, Tihonov Sovyetler’den Türkiye’ye gelen temsilcilerdi.

Rusya Federasyonu olduktan sonra Silayev, Çernomirdin, Kasyanov, Putin Türkiye’ye geldi.

Bir yanıt yazın