Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Coğrafya

Ürdün,Tarihi,İklimi,Coğrafi Özellikleri | Coğrafya Bilgileri |

Ürdün
Ürdün ,96 622 km2; 6 330 000 nüf. Başkenti, Amman. Ürdün, eski Maverai Ürdün bölgesiyle 1949’da ilhak edilen Filistin bölgelerini içine alır, israil ile sınırlar kesinlikle belirtilmemiştir.

Ürdün Hakkında Genel Bilgiler,96 622 km2; 6 330 000 nüf. Başkenti, Amman.

Ürdün, eski Maverai Ürdün bölgesiyle 1949’da ilhak edilen Filistin bölgelerini içine alır, israil ile sınırlar kesinlikle belirtilmemiştir.

İsrail’in elindeki Filistin topraklarından göçen 700 000 kadar müslüman, başlangıçta sünni araplardan, 40 000 kadar ortodoks yunanlıdan ve genellikle şiî olan 10 000 kadar çerkezden meydana gelen Ürdün nüfusunu iki kattan çok artırmıştır.

Ürdün’ün Coğrafi Özellikleri

Eski Filistin topraklan Samiriye ve Yahudiye ovalarının büyük kısmiyla.

Kudüs’ün doğu semtlerini içine alırdı, içinde Ürdün ırmağının vadisi bulunan tektonik Gor çöküntüsü bugün ülkenin merkezidir.

Çöküntü güneye doğru Lut gölü hendeğiyle ve Akabe körfezine dökülen vad Araba ile devam eder.

Bu bölge, dibi deniz seviyesinden 739 m aşağıda bulunan Lut gölü kıyılarında deniz seviyesinin altında 392 m’ye kadar alçalır.

Gor’un aşırı yükselme geçirmiş doğu kenarı hem hendeğe hem de Arabistan’ın çölsü ovalarına doğru yumuşak bir eğimle alçalan hamad’a hâkimdir.

Bu kalkerli ve tebeşirli yaylanın yüzey şekillerini kalıntı engebeleri ve yamaç şekilleri meydana getirir.

Siyah renkli bazalt akıntıları Ürdün’ün kuzeyinde Suriye Havranı’nı devam ettirir.

Ürdün toprakları esas itibariyle yüksek bir çöl ve dik bir yayladan meydana gelir.

Arazinin büyük bölümünün deniz seviyesinden yüksekliği 600 ila 900 m arasında değişmekte olup, bazı yerlerde 1500 m’yi aşar.

Ülke, Büyük Arabistan Yaylasının bir uzantısı durumundadır.

Ürdün az da olsa Kızıldeniz’deki Akabe Körfezinde 25 km’lik bir kıyıya sahiptir.

Ülkenin batı kısmını kuzeyden güneye doğru Ürdün Nehri Vadisi, Lut Gölü ve Vadi-al-Araba kesmekte olup, bu uzantı boyunca Ürdün toprakları deniz seviyesinden aşağıdadır.

Vadinin genişliği 16 ila 23 km arasında değişir ve kenarlarında dik uçurumlara yaslanır.

Ürdün Nehrine ve Lut Gölüne birçok küçük nehir dökülmekte olup, bunların çoğu yazın kurumaktadır.

Şimdi İsrail’in işgali altında bulunan Ürdün Nehrinin batısındaki topraklar verimli olup, doğu tarafa nazaran daha alçaktır.

Nehrin doğusundaki toprakların beşte dördü çöl halindedir.

Suriye sınırına yakın yerlerin büyük bölümü püskürmüş lavlarla kaplıdır.

Volkanik yüzey şekilleri Akabe bölgesinde Serah’ın (Tihama’nın yukarısında Arap yaylalarının devamı) uzantısı olan billûrsu Maan kütlelerini de içine alır, iki tektonik çöküntünün çok yüksek kenarlarıyle korunan Ürdün’ün beşte dördü çöller ve bozkırlarla örtülüdür.

Ender yağmurlar yalnız kışın yağar.

Vahalar azdır ve tarım yapılan alanlar ülkenin toplam yüzölçümünün yüzde 5’ini aşmaz. Tarım metotları ilkeldir ve tarımın verimi çok düşüktür.

Bununla beraber, çok uzun süren yaz mevsimi boyunca Ürdün vâdisinde hüküm süren nemli sıcaklık, zengin tarımlara (muz ve turunçgil) ve iki kere tahıl ürünü alınmasına imkân verir.

Gor ile çöl arasında, bugün çok gerileyen muşaa sistemine göre teşkilâtlandırılmış olan büyük köylerde, tahıl (buğday, arpa, darı), sebze (bezelye, mercimek, fasulye) ve susam yetiştirilir.

Bu köyler zeytinlikler, bağlar ve meyve bahçeleriyle çevrilidir.

Balka ve Karak illerinin batısında çölü gerileterek tahıl alanları açmayı başaran Araplar, kaba tarım usulüyle tahıl yetiştirirler.

Doğu Ürdün’de koyun ve deve sürülerini yaz mevsiminde bozkırın kenarına götüren göçebe bedeviler yaşar.

Bugün Ürdün’deki, bütün kabileler tarım yapmaktadır.

Ama Beni Şahr’lar, Huveytalar ve Sirhanlar hâlâ kışı sürüleriyle birlikte çölde geçirir; Beni Hasanlar ve Hacayalar çok dar çaplı bir alanda yer değiştiren ve yerleşik yaşamayı benimseme yolunda olan yan göçebelerdir.

Kuzeybatıdaki eski göçebeler artık kışın vad Sirhan ve Suudi Arabistan’a gitmez, yerlerinde kalırlar ve gor çiftçilerinin tarlalarında geçici işçi olarak çalışırlar.

Tarım üretimi Ürdün’ün başlıca gelir kaynağıdır.

Sanayi faaliyeti çok azdır: tarım ürünlerinin işlenmesi, Lut gölünde potas ve Amman’ın kuzeyindeki Resayfe’de potas işletilmesi.

Aceun’daki demir filizi, Fenan ve vad Dana’daki bakır işletilmez.

Denize ancak Akabe körfezi kıyısında dar ve ıssız bir bölgede açılan kara ülkesi Ürdün, dışarıyla bağlantı kuramamaktan zarar görür.

Karayolları azdır ve Şam-Maan demiryolu kullanılmaz, Aramco’nun Dahran (Suudi Arabistan) ve Sayda (Lübnan) arasında döşediği «Tapline», Ürdün’e önemli gelir sağlar.

Kerkük (Irak) – Hayfa (israil) boru hattı 1948’den beri petrol taşımamaktadır.

Akabe’nin trafiği, limanı Amman’a bağlayan karayolunun yapılmasından beri büyük ölçüde artmıştır; fakat ihraç edilen ürünler (fosfat, potas, tahıl, kurutulmuş meyve, yün, deri) hâlâ kısmen Beyrut’a gönderilir.

Ürdün iklim özellikleri

Ürdün’de Akdeniz iklimine benzer bir iklim hüküm sürer. Kışlar yağışlı ve serindir.

Bilhassa yüksek yerler alçaklara göre daha soğuktur. Diğer mevsimlerde ise alçaklara göre daha aşırı bir sıcaklık ve kuraklık görülür. Ürdün Vadisinde sıcaklıklar yazın 49°C’ye kadar yükselir.

Vadinin doğu tarafındaki ovalarda yıllık yağış ortalaması 200 mm civarındadır.

Ülkenin batı kısmında yağış miktarı yılda 380 ila 640 mm arasındadır.

Lut Gölü yakınlarında yağış oldukça az olup, yılda 127 mm civarındadır.

Ürdün Tarihi

Birinci Dünya savaşında Maverai Ürdün’ü işgal eden (1917) lngilizler, savaştan sonra yönetimi Haşimî sülâlesinden Abdullah’a bıraktılar (mart 1921).

Maverai Ürdün, Filistin’den ayrılmasına (haziran-eylül 1922) rağmen Büyük Britanya mandasında kaldı.

Akabe körfezinin katılmasıyla (1925) büyüyen ve 1925-1929’da bir Anayasaya kavuşan 300 000 bedevinin yaşadığı bu ülke.

Büyük Britanya’nın sadık bir müttefiki olarak kaldı ve ona topraklarında Kerkük-Hayfa petrol borusu hattını kurma, havaalanlarından yararlanma (Hindistan yolu) ve İkinci Dünya savaşı sırasında Almanlarla savaşması için arazisinden geçme (Raşid Ali’nin İngiliz aleyhtarı hükümet darbesinden sonra Irak’m fethi, 1941) hakkını tanıdı.

Ingilizlerin sayesinde güçlü bir mahalli orduya kavuşan (Peake’in arap lejyonu 1921 -1939 ve Glubb Paşanın 1939-1956 birlikleri) Maverai Ürdün mandadan kurtulduğu gün (12 mart 1946) bir krallık haline geldi, ama ingilizleri ülkeden çıkaramadı.

Filistin savaşı sırasında arap birliğinin kurucu üyesi (mart 1945) olan Maverai Ürdün, eski Kudüs şehri ile Ürdün’ün batısındaki arap bölgelerini işgal etti (mayıs 1945, nisan 1949) ve Ürdün Haşimi krallığı adını aldı (24 ocak 1949).

Bu tedbirlere rağmen kral Abdullah, Arap birliğinin birçok üyesi tarafından Filistin’in paylaşılmasını ve İsrail devletinin varlığını kabul etmekle suçlandı.

1949’da başarısızlıkla sonuçlanan bir suikastten sonra 20 temmuz 1951’de yaşlı kral, Filistin’de öldürüldü.

Sağlığı bozuk olan oğlu Tallal’ın ülkeyi yönetemeyeceği anlaşıldı.

Durumdan yararlanan Ürdün parlamentosu hükümeti liberal bir anlayışa yöneltti ve Anayasada değişiklik yaptı (2 ocak 1952).

Kısa süre sonra Tallal’ın tahttan indirildiğini (ekim 1952) ve yerine büyük oğlu Hüseyin’in geçeceğini ilân etti.

İsrail’in 1947’de işgal ettiği topraklardan göçen arap mültecilerin sürekli çalkantısı, rejimin varlığını tehlikeye düşürüyordu.

İngiltere ile her türlü işbirliğine karşı çıkan ve Arap birliğinin güçlendirilmesi taraftarı olan mülteciler krallığa karşı gösterilere ve hükümet darbesi denemelerine giriştiler.

1954 ve 1956’da Amman’da karışıklıklar çıktı; hükümet, Bağdat paktına katılmaktan kaçınmak zorunda kaldı, Mısır ile askeri bir antlaşma yapıldı.

Ürdün’ün başlıca askeri gücü olan ve İngiliz yardımıyla beslenen arap lejyonu kumandanı general Glubb Paşa görevinden alındı ve ülkeden ayrılmak zorunda bırakıldı (mart 1956).

Ama Mısır’ın Ürdün’ün iç siyasetine aşırı müdahalesi üzerine Kral Hüseyin idarede ve hükümette ayıklama yaptı; bedevilerin yardımıyla 1957’deki genel grevi kırdı ve Suudi Arabistan ile Irak’ın desteklediği, Mısır ile Suriye’nin ise hücum ettiği bir milli birlik hükümeti kurdu.

Suriye birliklerinin Ürdün’den çıkmasını kabul ettirdi; Irak ve Ürdün’den meydana gelen bir arap konfederasyonu kurdu (şubat 1958).

Ama konfederasyon 1958 temmuzunda Irak’ta cumhuriyetin ilânıyla dağıldı.

Tahtını ve Ürdün’ün bağımsızlığını koruyan bir denge siyaseti uygulayan Kral Hüseyin kısa süre sonra İngiliz birliklerinin ülkeden çıkmasını sağladı (ekim 1958); ama Arap birliğine katılmadı (nisan 1959).

1959 ve 1960’ta birçok komployu açığa çıkardı.

Kral Hüseyin’in Siyaseti

Orduya dayanan kral Hüseyin, 1958’den beri küçük ülkesinin (bazı arap ülkeleri, katılmasını istedikleri İsrail aleyhtarı siyasetle çelişen feodal yapısını ve anglosaksonlarla ilişkilerini tenkit ederler) bağımsızlığını korumaya çalışmaktadır.

Kral, Irak ile diplomatik ilişkilerini yeniden kurarak (ekim 1960), Ürdün’ü, Birleşik Arap cumhuriyetinin (B. A. C.) mahkum ettiği yalnızlıktan kurtarmaya uğraştı.

Özellikle 1962’de Kuveyt ile ortak bir savunma antlaşması için müzakereye girişerek Arabistan kralı Suud’un desteğinde federal bir birliğin ilk adımını attı.

Ülkenin değerlendirilmesini hızlandırmak için 1965’te hazırlanan yedi yıllık planda tarımın geliştirilmesine, turizmin teşvikine ve Lut gölü fosfatlarının işletilmesine öncelik tanındı.

Sosyalist Arap ülkeleri (Mısır ve Suriye) Hüseyin’i, İsrail ile hiç değilse zımnen anlaşarak ortak davaya ihanetle suçlamaktaydı.

Aslında, Ürdün topraklarında yaşayan 800 000 filistinli mülteci arasından devşirilmiş arap komandolarının tedhişçi akınlarına karşılık olarak İsrail’in giriştiği harekâtın kurbanı olan kral Hüseyin, krallık yerine sosyalist bir cumhuriyet getirmek isteyenlerle mücadele etmek zorundaydı.

Bu yüzden nisan 1966’da yüzlerce muhalif tutuklandı.

4 Temmuzda, Ürdün Baas’ının hazırladığı gizli bir komplo ortaya çıkarıldı ve üyelerinden yüz kadarı tutuklandı.

Ayrıca, kasımda, bir genel grevden ve Maverai Ürdün’de kanlı gösterilerden (İsrail’e karşı savaş perdesi altında filistinli mülteciler, kurulu rejime karşı ayaklanmışlardı) sonra, 18-40 yaşları arasındaki erkeklerin üç ay süreyle silâh altına çağrıldığı bir genel seferberlik ilân edildi.

22 Aralık 1966’da kral, Millet meclisini feshetti, sonra genel seçimlerin 15 nisanda yapılacağını bildirdi.

Ocak 1967’de, Filistin Kurtuluş teşkilâtının Kudüs bürosunu kapattı ve şubatta bu kuruluşu artık tanımadığını açıkladı.

Martta, büyük amcası Şerif Hüseyin ibni Nâsır başkanlığında, 15 nisan seçimlerini hazırlamakla görevli geçici bir hükümet kurdurdu.

Ayrıca basının denetimini ele alarak, ürdün gazetelerinin yerine, yüzde 25 hisseleri hükümetin olan yeni gazeteler çıkarttırdı, özellikle aralık 1966’da İsrail arap sınırında ırak ordusunun tehlikeli yardımını reddederek Ürdün’ün, diplomatik ve askeri durumunu sağlamlaştırmaya çalıştı.

Aralık 1966’da, Suudi Arabistan ile ortak bir askeri kumandanlık kurulması, şubat 1967’de önemli ölçüde amerikan askeri yardımı alınması, mart 1967’de bütün ordu unsurlarının maaşlarının arttırılması.

Böylece geleceğe daha emin bakabilen Ürdün, Yemen’deki cumhuriyetçi rejimle (18 şubat 1967), sonra da B.A.C. .ile (23 şubat) diplomatik ilişkilerini kesti.

Üçüncü Arap-İsrail savaşı (haziran 1967) 

Mayıs 1967’den sonra Hüseyin, yakındoğu halklarını İsrail’e karşı ayaklandıran arap dayanışma hareketine sürüklenmemek için siyasetini tamamıyla değiştirmek zorunda kaldı.

Kahire’ye yaptığı gösterişli bir seyahatle, Nâsır ile barışması onaylandı ve Ürdün ordusunu mısırlı bir subayın kumanda ettiği Arap Ülkeleri Arası kumandanlığın emrine verdi (31 mayıs).

Fakat bu barışma, haziran 1967’de, krallığı Üçüncü Arap – İsrail savaşına sürükledi; tahtın kalesi durumundaki ordu, bozguna uğradı; Kudüs ve Maverai Ürdün, İsrail tarafından işgal edildi.

En zengin topraklarını kaybeden, en güvenilir döviz kaynaklarından (turizm) yoksun kalan ülkenin ekonomisi filistinli mültecilerin kendilerini barındırmaya en az elverişli olan eski Maverai Ürdün topraklarına yığılmalarıyla büsbütün alt üst oldu.

Kral Hüseyin ile Filistin gerillaları arasında devam eden anlaşmazlık bir iç savaşla sonuçlandı (7-11 temmuz 1970).

Temmuz 1971’de ürdün ordusu gerilla kamplarına saldırdı.

Bu olay Ürdün’ün diğer arap ülkeleriyle olan ilişkilerinin bozulmasına yol açtı.

Kral Hüseyin, 15 mart 1972’de İsrail işgali altındaki topraklarda kurulacak Filistin devletinin Ürdün ile birleşmesini ve yeni federatif devletin Birleşik Arap krallığı adını almasını öngören planını açıkladı.

Bu plan filistin gerillaları ve İsrail tarafından reddedildi.

Ürdün 1973-1974 Arap-İsrail Harbine katılmadı.

Fakat 1978’de Mısır-İsrail Kamp David Antlaşmasını red etmede Arap ülkelerinin çoğuyla birleşti.

Ürdün Mart 1979’da Mısır ile diplomatik ilişkileri kesen ilk Arap ülkesi oldu.

Bu politikasını 1984’ten sonra değiştirdi.

1980’de başlayan İran-Irak Harbi sırasında Ürdün, Irak’ın başlıca silah kaynağı oldu.

1989’da Irak’ın Kuveyt’i işgaline karşı çıkan Ürdün, Amerika’nın Irak’a karşı harekette bulunması üzerine Irak’ı destekledi.

Ürdün

Ürdün

Ürdün

Bir yanıt yazın