Vakıflar Hukuku | Genel Hukuk Bilgisi |
Vakıflar Hukuku İslâm hukukunun en gelişmiş kuramlarından biridir İslâm hukukunda vakıf kuracak kimse yani «vâkıf» temyiz kudretine sahip olmalı, hacir altında bulunmamalı ve iradesi ser best olmalıdır Vakfedilecek mal yani mevkuf’a gelince önce bunun vakfedenin malı olması gerekir Bunun dışında vakfedilenin kural olarak gayrimenkul olması gerekir.
Menkul mal ancak örfün izin verdiği hallerde vakfın konusu olabilir.
Malın tahsisi daimî olmalıdır, geçici tahsisle vakıf kurulamaz. Bunun gibi tahsisin bir şart veya ecele bağlanması da yasaktır.
Vakıftan yararlanacak kimseler, kural olarak fakirlerdir Bunun dışında evlâtlar lehine de vakıf yapılması mümkündür Ayrıca, kamu hizmeti görmesi için de vakıf kurulabilir.
Esasa ait şartların sonuncusu kurbettir (vakfın hayır yapma amacıyla kurulması). Şekle ait şartlarsa, ilân ve tescildir.
İlândan maksat, vakıf senedinin yani vakfiyenin iki şahit önünde okunması dır. Tescil ise. hâkim eliyle yapılır.
Vakıflar için islâm hukukunda yapılan sınıflandırmalar içinde en önemlisi, vakfı meydana getiren mallar yönünden yapılanıdır.
Buna göre, vakıflar, müessesatı hayriye ve müstegallatı vakfiye olmak üzere ikiye ayrılır.
Müessesatı hayriyede. vakıflardan yararlanma, maldan yararlanma şeklinde olur.
Müstegallatı vakfiyede, vakfın gelirinden yararlanılır.
Osmanlı devletinde vakıflar, fıkıh kurallarına göre yönetilirdi.
Denetim, Evkafı Hümayun nezaretine aitti; 1924’te bu denetim, Şer’iye ve Evkaf vekâletine verildi.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra, 1935 te çıkarılan Vakıflar kanunu, eski vakıfların durumunu düzenledi.
Bu kanun, Medenî kanunun kabul edilmesinden önceki vakıfları iki sınıf içinde topladı (mülhak ve mazbut vakıflar). Mazbut vakıfların yönetimi.
Vakıflar Genel müdürlüğüne. mülhak vakıfların yönetimi de, mütevellilerine bırakıldı.
İsviçre Medeni kanununun kabul edilmesiyle birlikte, vakıf kavramı yanında Medeni kanunun yürürlüğe girmesinden sonra kurulan vakıfları ifade etmek üzere tesis kavramı da türk ozel nuKukuna girdi; takat bu iki kavram eşanlamda da kullanılıyordu.
13 Temmuz 1967 tarihli «Türk Kanunu Medenisinin Birinci Kitabının İkinci Babı Üçüncü Faslının Değiştirilmesi.
Bu Kanuna Bazı Maddeler ve Fıkralar Eklenmesi, Bazı Vakıfların Vergi Muafiyetinden Faydalandırılması Hakkında» 903 Sayılı kanunla, «vakıf» terimine dönüldü ve terim ikiliği ortadan kalktı. Söz konusu kanun, ayrıca vakıflara ilişkin yeni hükümler de getirdi.
Vakfın çeşitleri şunlardır.
1. Bağımsız vakıflar ve bağımsız olmayan vakıflar.
Tüzel kişiliği bulunan ve hukuki yönden bağımsız duruma getirilmiş olan bağımsız vakıflarla Medeni kanun ilgilenir.
Bağımsız olmayan vakıflarda, mükellefiyetli bağışlama, mükellefiyetti vasiyet şeklinde ortaya çıkar.
2. Adi ve özel vakıflar, özel vakıfların içine aile vakıfları, istihdam edilenler ve işçi yararına vakıflar ve kamu yararına vakıflar girer.
Kamu yararına vakıflar, 90 Sayılı kanunla türk hukukuna girdi.
Bu vakıflar, kamu görevi niteliğinde olan hizmetleri yapmak üzere kurulur.
Bunun kamuya yararlı sayılabilmesi için, gelirinin yüzde 80’i, genel ve özel katma bütçeli dairelerin görevlerine giren işleri yapmaya tahsis edilmeli veya gelirin yarısı, kamu görevi niteliğinde bulunan işlere ayrılmış olmalıdır.
Vakıf, gerçek veya tüzel kişiler tarafından kurulabilir.
Gerçek kişi, hayatta olanlar arasında bir işlemle veya ölüme bağlı bir tasarrufla vakıf kurabilir, ölüme bağlı bir tasarrufla vakıf kurulması genellikle vasiyetname yolu ile olur.
Fakat vakit kurma işlemi bir miras sözleşmesinin bir taraflı muhtevasını da teşkil edebilir. Vasiyetnameyle kurulan vakıflarda, vakıf kuracak kimsenin 15 yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olması gerekir.
Miras sözleşmesi yoluyla vakıf kuracak kimsenin mümeyyiz ve reşit olması gerekir.
Tüzel kişilerin de vakıf kurabilmeleri mümkündür.
Dernekler, genel kurullarının alacakları bir kararla vakıf kurabilir.
Vakıf kurabilmek için bir vakıf senedinin düzenlenmesi gereklidir.
Hayatta yapılan bir işlemle vakıf kurulacaksa, vakıf senedinin resmi şekilde yapılması gerekir.
Bu senedi düzenleyecek olan makam noterdir, ölüme bağlı bir işlemle vakfın kurulabilmesi için, ölüme bağlı tasarruf şekillerinden birine uyulması, bir vasiyetname veya bir miras sözleşmesi yapılması gerekir.
Vakıf senedinde bulunması gerekli olan hususlar şunlardır
1. vakfın amacı.
2. uzuvları.
3. amaç için tahsis edilen mallar ve haklar.
4. vakfın teşkilâtı.
5. ikamet ve vakfın adı. Senedi düzenlenmiş olan bir vakfın, tüzel kişilik kazanabilmesi için tescil edilmesi gerekir.
Tescilin yapılacağı yer, vakıf kuranın ikametgâhındaki asliye mahkemesinde tutulan sicildir.
Tescili yapan asliye mahkemesi, durumu kendiliğinden Vakıflar Genel müdürlüğüne bildirir.
Müdürlük de vakfı, merkez siciline kaydeder.
Mahkeme nezdinde yapılan tescil, tüzel kişiliğin kazanılması için şart olduğu halde Vakıflar Genel müdürlüğüne yapılan tescilin böyle bir fonksiyonu yoktur.
Merkez siciline kaydedilen vakıf, Resmi Gazete’Ğe ilân edilir.
Asliye mahkemesinde tutulan sicile kayıt yapılabilmesi için, tescilin istenmesi gerekir.
Bu istem, vakıf kuran kimse (vâkıf) veya vakfın organları tarafından yapılabilir.
Vakıf, ölüme bağlı bir tasarrufla yapılmışsa, mirasçıların da vakfın tescil edilmesini isteme yetkileri vardır.
Kendisine tescil için başvurulan mahkeme; ehliyet, şekil, amaç ve tahsis edilen malların vakfın amacını gerçekleştirmeye yetip yetmediği yönünden senedi inceler.
Aynı inceleme, Vakıflar Genel müdürlüğüne bağlı olan Teftiş kurulu tarafından da yapılır.
Mahkeme ve Teftiş kurulu, herhangi bir sebeple, tescili yapmaktan kaçınırsa, iki ay içinde Yargıtaya başvurma imkânı vardır.
Tescil kabul edilirse vakıf, tüzel kişilik kazanır ve vakfa tahsis edilmiş olan mallar kendiliğinden vakfa geçer.
Bir mal veya malvarlığının tahsis edilmesiyle vakıf kurulabilmesi için, belirli bir amacın bulunması gereklidir.
Amaç yönünden getirilen sınırlamalar şunlardır:
Vakfın amacı
1. kanun ve emredici hükümlere.
2. ahlâk ve adaba.
3. milli menfaatlere aykırı olamayacağı gibi.
4. siyasi düşüncelerin veya belirli bir ırk ve cemaatin lehine olamaz.
Bu şartlara uymayan vakıf, tescil edilmeyeceği için tüzel kişilik kazanamaz.
Vakfın, amacını elde edebilmesi için, belirli bir malın tahsis edilmesi gerekir.
Bu tahsis edilen şey bir mal veya malvarlığı ve İktisadi değeri olan her şey olabilir.
Tahsis edilen mallar, vakfın amacının elde edilmesi için yeterli değilse, duruma teftiş makamı elkoyar ve vakfın amaç veya teşkilâtını, tahsis edilen mala göre yeniden düzenler.
Tahsis edilen malın tamamen yetersiz olması halinde mallar, benzer amaçlı başka bir vakfa devredilir.
Bir kimsenin vakıf kurmasına onun alacaklıları veya mirasçıları itiraz edebilir.
Mahfuz hissesine tecavüz edilen mirasçı, vakfın kurulmasına itiraz edebilir.
Ancak vakfın gelirinin yüzde 20’sinin kendisine bırakıldığı mirasçı, mahfuz hissesine tecavüz edildiği gerekçesiyle vakfın kurulmasına itiraz edemez.
Mirasçıların iptal davası açma hakları da vardır.
Mirasçılar, vakfın kurulması için gerekli şekle veya esasa ilişkin şartların gerçekleşmediğini ileri sürebilirler.
Vakıf kuranın alacaklıları da bağışlamada bulunan hükümlere göre, vakfın kurulmasına itiraz edebilir.
Vakfın bir’ yönetim organı bulunması zorunludur.
Bu, vakıfta bulunması gereken tek zorunlu organdır ve kural olarak vakfı kuran kimse tarafından tayin edilir.
Vakıf kuran dilerse, yönetim organının tayini ve vakfın teşkilâtının düzenlenmesini başka bir kimseye de bırakabilir.
Vakıf kuran kimse, organı seçmemiş veya nasıl seçileceğini senette belirtmemişse, teftiş makamı, senedi tamamlattırır ve seçimin ne şekilde yapılacağına ilişkin hükmü senede koydurur.
Senetteki eksikliklerin vakıf kuran tarafından tamamlanması imkânı ortadan kalkmışsa, teftiş makamı mahkemeye başvurarak bu eksiklikleri tamamlattırır.
Vakfın bütün işleri, yönetim organı tarafından yapılır.
Bir vakıftan belirli kimselerin yararlanması gereklidir.
Bu yararlanacak kimselerin tayini değişik şekillerde olabilir.
Genellikle vakıftan yararlanacak kimseler, vakıf kuran tarafından senette belirtilir.
Meselâ «tıp veya hukuk fakültesinde okuyan öğrenciler» vakıftan yararlanacak kimse olarak tayin edilirler.
Bazen vakıftan yararlanacak kimseler senette tek tek belirtilir.
Bu durum genellikle aile vakıflarında görülür.
Bir sınırlama konulmaksızın vakıftan herkesin yararlanacağı da belirtilebilir.
Bazı durumlarda, vakıftan yararlanacak kimselerin tayini vakfın organına bırakılır.
Vakıf, alacaklılarına karşı bütün malvanığıyla sınırsız olarak sorumludur.
Vakıfların Denetlenmesi
Vakıfların denetlenmesini Vakıflar Genel müdürlüğü bir teftiş kurulu aracılığıyla yapar.
Teftiş makamı, vakıf senedinde yazılı olan amaçların yerine getirilmesi vakıf mallarının amaca uygun bir şekilde kullanılması konularını denetler.
Makam, bu görevlerini yerine getirirken bir yolsuzluğa rastlarsa, vakfın organını uyarır.
Uyarmanın yeterli olmadığı durumlarda yöneticilere işten el çektirebilir.
Yöneticilerin vakfı kötü şekilde yönetmeleri, yönetme bakımından gerekli yeteneğe sahip olmamaları halinde teftiş makamının bunlara işten el çektirme yetkisi vardır.
Yöneticilerin başka kimselerin vakıf işlerine karışmasına izin vermeleri halinde teftiş kurulu onların işine son vermek zorundadır.
Teftiş kurulunun öteki görevleri şunlardır
1. vakfın kuruluş ve teşkilâtındaki eksiklikleri tamamlatmak. Buna imkân yoksa, özellikle, vakfa tahsis edilen mallar amacın gerçekleşmesine yetmiyorsa, teftiş kurulu, malların yakın amaçlı bir başka vakfa tahsis edilmesine karar verebilir.
2. vakıf teşkilâtının sonradan kurulmasının mümkün olmadığı durumlarda, vakıf yapana tamamlatma yetkisi verme. Vakfı yapan kimse, eksikliği tamamlayabilecek durumda değilse, meselâ ölmüşse, teftiş makamı mahkemeye başvurarak eksikliği tamamlattırır.
3. vakfın yönetim şeklinin değiştirilmesi. Vakfın başka bir yönetim şekliyle daha ucuz veya daha yararlı bir şekilde yönetileceğini gören teftiş makamı, yönetim şeklinin değişmesine karar verebilir. Bu durumda, değişme kararı mahkemece verilir.
4. vakfın amacının değiştirilmesi. Buna, teftiş makamının istemi üzerine mahkeme karar verir.
5. vakıf mallarının değiştirilmesi. Gelirin gideri karşılamaması halinde, vakfın malları daha yararlı bir malla değiştirilebilir veya paraya çevrilebilir.
6. amacı tehlikeye sokan yükümlülüklerin kaldırılması.
Vakıf şu durumlarda sona erer:
1. amacın tamamen gerçekleşmesi.
2. amacın gerçekleşmesinin imkânsızlaşması.
3. amacın yasak amaçlardan birine yönelmesi (bu duruma mahkeme karar verir).
Sona eren vakfın malvarlığı tasfiye edilir.
Tasfiye edilen vakfın mallarının tahsisi, sona erme şekline göre değişik olur.
Vakıf, amacının yasak amaçlardan birine yönelmesi sebebiyle mahkeme kararıyla sona ermişse, malları, kamu tüzel kişilerine geçer, öteki durumlarda.
vakıf yapan kimsenin iradesine göre tahsis yapılır.
Vakıf yapanın iradesinin ne olduğunun anlaşılamadığı durumlarda, yönetim organına, tahsise ilişkin yetki verilmişse, tahsisi bu organ yapar.
Böyle bir durum da yoksa mallar, amacına en yakın kamu tüzel kişisine geçer.
Sona eren vakfın, mahkemede tutulan sicilden terkin edilmesi gerekir.