Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Xanthos Antik Kenti,Tarihi | Tarihi Yapılar |

Xanthos Antik Kenti – Antalya, Xanthos Antik Kenti Tarihi,Xanthos Antik Kenti Anadolu’da (Lykia bölgesi) şehir (bugün Kınık). İngiliz bügini Charles Fellows tarafından bulundu (1838 -1844).

1881-1882 ve 1892 yıllarında O.Benndorf başkanlığında bir avusturya heyeti özellikle Ksanthos’taki lykia ve yunan devrine ait yazıtları inceledi.

Xanthos Antik Kenti – Antalya

Xanthos Antik Kenti
Xanthos Antik Kenti Anadolu’da (Lykia bölgesi) şehir (bugün Kınık).

1950’den beri P. Demargne ve H. Metzger yönetimindeki fransız heyeti tarafından yapılan çalışmalarla Ksanthos’un, arkaik ve klasik devirlere ait bölümleri, akropolais’i, mezar anıtlarıyla, Roma ve Bizans çağlarına ait birkaç yapı ortaya çıkarıldı. (Bu buluntuların bir kısmı çalışma yerindeki depoda, bir kısmı da Antalya ve İstanbul müzelerindedir.)

Xanthos Antik Kenti Tarihi

Şehir, Herodotos’a göre M.ö.IV. yy.daki pers istilâsına kadar bağımsızdı.

Bu istilâdan sonra da bağımsızlığını koruduğu sanılır.

Sonra yunan etkisi altında kalan şehir, Atina’nın M. ö. V. yy. ortasındaki siyasetine karşı kendini korudu, önemli bir lykia şehriydi.

Büyük İskender’in istilâsıyla durum değişti (M.ö.333). Ksanthos, İskender’in halefleri arasında çekişme konusu oldu; lykia dilini bırakarak helen kültürünü benimsedi.

M.ö.III.yy.da, Ptolemaios’ların hâkimiyeti altına giren Ksanthos, M.ö. II. yy.da Roma’nın yardımıyla Lykia birliği içinde sınırlı bir bağımsızlık kazandı.

Birliğin ortak tapınağı, Ksanthos ırmağı yakınındaki Letoon’da bulunuyordu.

Şehir, Roma iç savaşları sırasında zarar gördü ve M.ö.42’de Brutus tarafından yıkıldı.

M.S. 43’ten sonra bir roma eyaleti haline getirilen Lykia’da, Ksanthos önemli bir şehir olarak kaldı ve İlk Bizans çağına kadar bu durumunu korudu.

M. ö. VII. yy.daki arap istilâları şehrin gerilemesine sebep oldu.

Şehrin. batı kesiminde geniş bir düzlük halinde, roma agorası görülür.

Bu kısımda lykia çağma ait birçok mezar anıtı bugüne kadar kaldı.

Agoranın arkasındaki roma tiyatrosu, aşağı akropolis’e (eski Lykia akropolis’i) dayanır.

Ksanthos’un en önemli anıtlarından biri olan Yazıtlı Piliye, roma agorasının kuzey portiki arkasında büyük bir kaide üzerinde yükselir.

4,04 m yüksekliğinde bu tek piliyenin dört yüzünde bugüne kadar ele geçen lykia yazıtlarından en uzunu yer alır.

Kuzey yüzündeki yunanca 12 mısra, lykia yazıtının tarihî niteliğini gösterir.

Yazıttan, anıtın M.ö. V. yy. sonlarına doğru, Kherei adlı bir lykia hükümdarının savaş ve zaferlerinin, hatırasına dikildiği anlaşılır.

Roma agorasının yakınında küçük bir bizans bazilikası vardır.

Batıya doğru, agora ile nehir arasındaki büyük kalıntıların, Geç Roma veya Bizans çağlarına ait olması gerekir. Agora ile akropolis arasında iki lykia anıtı dikkati çeker.

Bunlardan biri Harpyia’lar anıtı adımnı taşır, diğeri bir mezardır.

Harpyia’lar anıtı, 3,37 m yüksekliğinde bir basamak üzerine oturtulmuş ve üç kademeli bir kapakla örtülüdür.

Üzerinde lykia tipinde bir lahit vardır.

Anıtın bütün yüksekliği 8,59 m’dir.

Akropolis duvarına yaslanmış durumdaki roma tiyatrosundan önce burada bir helenistik çağ tiyatrosu vardı.

Lykia akropolis’inde Ksanthos’un eski kalıntıları bulunur.

Doğrudan doğruya sert toprağa oturan ve aralarında bağlantı olan birkaç odadan meydana gelen kare biçiminde bir binanın Ksanthos’un ükçağ hükümdarlarına ait (M. ö. 700-540) oturma yeri olduğu sanılır.

Bina, şehrin pers generali Harpagos tarafından kuşatılması sırasında yıkıldı.

M. ö. V. yy. yapılarını içine alan yerden akropolis’in üst kısmına çıkılır.

Bu kısımda 12 X 10, 30 m boyutlarında küçük bir tapınağın yıkıntıları ve ona paralel üç oda vardır.

Akropolis’in en yüksek noktasındaki dikdörtgen binanın bir Artemis tapmağı veya Yunanlıların kendi Artemis’leriyle birleşirdikleri lykia tanrıçasına ait bir tapınak olduğu sanılır.

Bu yapıdan sadece kaidesi bugüne kaldı.

Bu tapınağın doğusunda Bizanslılardan kalma bir sarnıç vardır; bundan da buradaki bizans yerleşmesinin önemi anlaşılır.

M.ö. V. yy.da Akropolis’in batı ucunda iki bina bulunuyordu.

Bizanslılar bu bina ile binanın dayandığı teras duvarlarının bir kısmını yıkarak kendi yapılarında kullandılar.

Akropolis ve çevresinde yapılan kazılarla birçok mozaik ortaya çıkarıldı.

Akropolis’ten inen patika üzerinde Helenistik çağa ait bir kule, yolun aşağısında da şehrin bir kapısı vardır.

Büyük Antiokhos’a ait yazıt bu kapının tarihini (M. ö. II. yy.) belirtir.

Kuleyle kapı arasında, M. ö. III. yy.da yapılan yeni kale duvarının ilk kısmı görülür.

Kapının arkasında bir roma kemeri yükselir.

Bu kemerin saçaklığında, şehrin başlıca tanrıları olan Apollon, Artemis ve Leto’nun büstleriyle süslü metoplar bulunur (bu metoplardan ikisi British museum’dadır).

Akropol vekale duvarının eteğinde ırmağa kadar uzanan tarlalarda, roma devrine ait çeşitli kalıntılar vardır.

Bir yanıt yazın