Yeni Liberalizm Nedir,Özellikleri,İlkeleri | Ekonomi |
Neoliberalizm hakkında bilgi,Yeni Liberalizm Nedir,Neoliberalizm,Ekonominin devlet işlerinden ayrılmasını,piyasayı özel teşebbüsün yönetmesi gerekliliğini savunan bir düşünce akımı.
Neoliberalizmin Kısa Tarihi
1938’de, Walter Lippman’ın çevresinde tanınmış iktisatçıları (Avusturya okulundan Friedrich von Hayek, Ludwig von Mises, Wilhelm Röpke; Fransız okulundan Louis Baudin, Jacques Rueff, Louis Rougier) biraraya getiren bir toplantıda, liberal öğretinin sona ermesinin ve kitleler önünde gözden düşmesinin sebepleri araştırıldı ve yenileştirilmiş bir liberalizmin temelleri atıldı.
Böylelikle, yeni liberalizm adı verilen bir yenileştirme öğretisinin temel ilkeleri ortaya kondu.
Yeni liberalizm’cilere göre, ne hukuki hürriyet, ne devlet müdahelesinin yokluğu rekabeti korumaya yeterli olmadığı için liberalizm ortadan kalkmıştır.
Klasiklerin yanılgısı, İktisadi yasaların serbest işleyişi sonunda kendiliğinden doğan dengenin kendi kendini koruyacağına inanmalarıydı. «Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler» ilkesi, devrimci bir slogan olarak değil, devleti edilgenliğe iten tutucu bir kural olarak yorumlanmıştı.
Birikime ve tekele yol açan ve maliyenin ekonomi üstünde hâkimiyet kurmasını sağlayan bu tutum, rekabeti ortadan kaldırdı. Fiili hürriyeti koruyacak bir hukuki düzen bulunmadığından, doğal düzen yıkıldı.
Devlet, gerçekte, liberalizm düşmanı bir tutum takındı.
Buna göre, yenileştirme yolunun ne olduğu açıkça görülmektedir: tam bir devlet müdahalesiyle, İktisadi güçlere yeniden serbestlik kazandırmak ve onları korumak.
Neoliberalizmin Özellikleri
Yeni liberallerin ortak amacı, salgın haline gelen kolektivizmden olduğu kadar, klasik bazı boşluktan, bu başıboşluğun doğurduğu karışıklıklardan ve sefaletten uzak bir öğreti kurmaktı.
Bu öğreti, dört ilkeye dayanır
1. kolektivizme doğru kaçınılmaz bir evrim olduğu inancının reddi
2. belli bir meşru çerçeve içinde, kişisel çıkar çabasına öncelik tanınması
3. girişkenliği, tehlikeye atılma zevkini ve üretici dinamizmi geliştirmesi bakımından, insanların hayat şartlarındaki eşitsizliğin iyi etkiler olduğuna inanma
4. devlet müdahalesinin zorunluğu. Bu son ilke en orijinalidir.
Yeni liberaller, hukuki ve İktisadi olmak üzere, çifte bir devlet müadahalesinin gerektğini ileri sürerler. Hukuki müdahale, fiyat mekanizmasının işlemesine engel olmadan, serbest pazarın işlemesini sağlayacak meşru çerçeveyi yaratma amacını güder.
Böylelikle yapılacak düzenleme, pazarda rekabetin geçerli olabilmesi için, pazarın çerçevesini meydana getiren unsurlara yönelmektedir. İktisadi müdahale, daha nazik meselelere ilişkindir.
Bu müdahale, sistem içinde sıkışıp kalabilen unsurları yeniden harekete geçirmek ve çok şiddetli dengesizliklerin hızını kesmek amacını gütmelidir.
Rekabetin, girişkenliğin ve işletme ruhunun yeniden kurulmasını amaçladığı ölçüde meşru olan İktisadi müdahale, bunları amaçlamadığı zaman yasak edilmelidir.
Ama hangi müdahalelerin fiyat mekanizmasıyla uyuştuğunu, hangilerinin uyuşmadığını bilmek hayli güçtür.
Devlet, dolaylı olarak arz ve talepler üstünde etkili olacak, ama narh koyma reddedilmiş olduğu için fiyatları etkilemeyecektir.
Ilımlı gümrük tarifeleri kabul edilmiştir, ama döviz kontrolü, kontenjan verme veya otorite yoluyla hammadde dağıtımı istenmeyen tedbirler arasındadır.
Serbest sendika tanınmış, ama düzenleyici yetkiye dayanan mecburi sendika reddedilmiştir.
Yeni liberalizm ile bazı başka öğretiler arasındaki sınırların belirlenmesi meselesinin ne kadar ince bir iş olduğu açıkça görülmektedir.
Yeni liberalizmin karşıtı olarak sosyalist tipte planlama, bireyciliğe karşıdır; özel mülkiyet ve belli bir ölçüde pazarı ortadan kaldırır.
Yeni liberalizm, her şeyden önce, bir tekniğin yani müdahaleciliğin kullanılmasını salık veren, ama kapitalist ruhu ve liberal bireyciliği muhafaza eden bir öğretidir.
Güdümcülük ise, devlet korporatizmi, milli sosyalizm, komünizm gibi birbirinden çok değişik öğreti sistemlerince kullanılabilen devletçi bir İktisadi tekniktir.
Karşılaştırma aynı planda yapılmamakta, ama her iki durumda da devletin aktif rolü kabul edilmektedir.
Yeni liberalizmde amacın birey olduğu, müdahale nispetinin ölçülü tutulduğu, müdahalenin fiyat dışında arz ve talep üstünde rol oynadığı söylenebilir.
Oysa güdümcülükte amaç kolektiftir; müdahale ağır basar ve doğrudan doğruya fiyatlara ve gelirlere uygulanır.
Gerçekte, yeni liberalizmin sınırları belirsiz kalmaktadır; uygulamada, farkına varılmadan, güdümcülükten yeni liberalizme, yeni liberalizmden de güdümcülüğe kayılabilir.
Lord Beveridge ve lord Keynes’e çoğu zaman yeni liberalizm akımı içinde yer verilir.