Beyazıt Sahaflar Çarşısı Tarihi
Beyazıt Sahaflar Çarşısı Tarihi İstanbul’da Beyazıt camii yakınında yazma veya elden düşme kitap alım satımı yapılan çarşı.

Osmanlı devletinin ilk başşehirleri olan Bursa ve Edirne’de sahaflar, ellerine geçen kitapları meraklılarına satmak için daha çok, büyük camilerin avlularında kitap sergileri düzenlediler.
Bu gelenek İstanbul’da Fatih, Eyüp ve Beyazıt camilerinin avlularında devam etti.
Kitap alım satımı gittikçe gelişti ve sahaflık karlı bir meslek halini aldı.
Fatih medresesi kurulurken, sahaflar bu müesseseye birçok değerli kitap satmıştı.
Kapalı çarşı yapılınca sahaf esnafı bu çarşıda şimdi halı kilim satan dükkanların bulunduğu bölüme yerleşti.
Burada bugün hala sahaflar çarşısı tabelasını taşıyan bir yer vardır.
Sahaflar öteki esnaf kulları gibi bir loncaya mensup ve bu loncanın kurallarına bağlıydılar.
Mürekkepçi, kalemci, kağıtçı, divitçi, mücellit, müzehhip esnafıyla hattatlar da sanatlarını sahaflara yakın yerlerde icra ederlerdi.
Sahaflar çarşısının ayrıca kitap tellalları ve kahyaları vardı.
Tellallar kitap artırma işlerini düzene koyarlar, kahyalar ise esnaf ahlakına ait kuralların uygulan arasını sağlarlardı.
Müellif hattıyla yazılmış eserler, bir yazarın bütün eserleri, aile mirası olarak kalan kütüphaneler Sahaflar çarşısında yapılan büyük arttırmalarla satılırdı.
Sahaflar çarşısı edebiyatçıların, kitap ve edebiyat meraklılarının, medrese öğrencilerinin, az ele geçen ve çok aranan kitaplara düşkün zengin kişilerin, elçilik memurlarının, yabancı gezginlerin sık uğradıkları, uzun süre oturdukları bir yerdi.
Burada edebiyatla, bilimle ilgili güzel ve yararlı konuşmalar olur, bilginler ve sanatçılar birimleriyle çoğu zaman burada tanışırlardı.
Sahaflar yetenekli yoksul öğrencilere okuma imkanı sağlamayı bir gelenek haline getirmişlerdi.
Bu öğrenciler sahaflara gelip istediği kitabı alır, okur veya istinsah edebilirlerdi.
Katip Çelebi’nin bu imkandan bol bol yararlandığı anlaşılmaktadır.
Katip Çelebi eserlerinde Ortadoğu’nun bütün sahaflarındaki kitapları görüp notlar aldığım veya onları satın aldığını söyler.
Ele geçen değerli eserler dükkanlara çağırılan hattatlara kopya ettirilir ve böylece sayıları çoğaltılırdı.
Bu iş bugünkü anlamda, bir çeşit yayımcılığa benzemektedir; fakat yazarın eserini telif hakkı vererek satır» almak o devrin yapmadığı bir iştir.
Sahaflar çarşısındaki sahaflar günden güne alışveriş güçlerini yitirdiler.
Çünkü matbaanın Türkiye’ye gelmesinden sonra Babıali’de yepyeni bir kitapçılık gelişmeğe başladı.
Sahaflar bundan sonra kendilerine daha iyi bir kazanç sağlamak amacıyla çarşıdaki yerlerinden birer ikişer ayrılarak göz önünde dükkanlara yerleştiler (genellikle Babıali caddesine).
Beyazıt civarında, Sultan Mahmud ve Ab dülmecid zamanında gelip fes ticareti yapan tuausluların dükkanlarını Kapalıçarşı’ya taşımalarından sonra onlardan boşalan dükkanlara da sahaflar geçti.
Böylece Sahaflar çarşısı, Beyazıt’a ve medreselere çok yakın bir yere, Beyazıt camiinin yanı başındaki Hakkaklar (mühürcüler) çarşısına gelmiş oldu.
1950’de çıkan yangında ahşap kitapçı dükkanlarından on beşi yandı.
Yangından zarar gören kitapçılar kitaplarını Beyazıt camii avlusunda satmaya başladılar.
İstanbul belediyesi yanmayan binaları da yıktırdı.
Sayısı otuz kadar olan esnafa Beyazıt camii avlusunda birer baraka verdi.
Birkaç yıl sonra yanan dükkanların yerine Belediye bugünkü çarşıyı yaptırdı.
Sahaflar çarşısında uzun süre, yalnız yazma eser alışverişi yapıldı.
Yazma eserlerin gün den güne azalması, buna karşılık matbaa baskısı kitapların çoğalması ve aranması, esnaftan bir kısmının aynı zamanda basma eser alıp satmak zorunda bıraktı.
1935’ten sonra sahaflar hem yazma hem basma kitap alıp sattı.
Şirket kurarak kitap bastırmağa başlayan sahaflar da oldu.
Sahafların bastırdıkları kitaplar, daha çok Kur’an, tefsir gibi dini konularda kitaplardı.
1930’lardan sonra çarşıda yabancı dil kitap alışverişine yer verildi.
Bugün yeni kitap da satılmaktadır.
Sahaflar çarşısında pek çok değerli kütüphane satılmış ve bu kütüphaneler, çoğu zaman gereğince değerlendirilemeden dağılıp gitmiş, bu husus haklı yakınmalara konu olmuştur.
Bu kütüphaneler arasında ünlü yazarlara, devlet adamlarına ait olanlar da vardı.
Sahaflar çarşısını konu edinen eserler arasında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanı, Musahipzade’nin bazı piyesleri, Antoine Galand’ın Hatıralar’ı v.b. yer alır.
Bugün Sahaflar çarşısında 24 dükkan satış yapar.
İstanbul Sahaflar derneği adıyla bir de derneği vardır.