Cenap Şahabettin Kimdir,Hayatı | Biyografi |
Cenap Şahabettin Kimdir,(1870 – 1934),şair, yazar.
Cenap Şahabettin’in Hayatı
Tıbbiye idadisini ve Askeri tıbbiyeyi bitirerek doktor yüzbaşı oldu (1889).
Paris’te cilt hastalıkları ihtisası yaptı (1890-1893).
Karantina İdaresine girerek Mersin ve Rodos’ta çalıştı.
Sıhhiye müfettişi olarak Cidde’ye gitti (1897).
Meclisi Kebiri Sıhhi üyesi (1908). Umuru Sıhhiye genel müfettişi oldu. Bu görevinden kendi isteğiyle emekliye ayrıldı (1914).
Birinci Dünya savaşı yıllarında Darülfünun Edebiyat fakültesinde fransızca tercüme dersi ve garp edebiyatı okuttu.
Savaşın sonlarında Dördüncü ordu kumandanı Cemal Paşanın davetlisi olarak Şam’a (1918), Tasvir-i Efkâr gazetesi adına da iki defa Avrupa’ya gitti (1918-1919).
Döndükten sonra Darülfünunda osmanlı edebiyatı müderrisliği yaptı (1919).
Kurtuluş savaşında Peyam-ı Sabah gazetesinde Ali Kemal ile birlikte, Anadolu’daki direnme hareketinin aleyhine yazılar yayımladığı için öğrenciler tarafından istifaya zorlandı (1921).
Sonradan milli hükümeti destekleyen yazılar yazdı ise de Cumhuriyet devrinde siyasetten uzak yaşamak zorunda kaldı.
Bir Türkçe sözlük hazırlamaya çalıştığı son yıllarında basın hayatından çekildi. Fazla çalışma yüzünden beyin kanaması geçirerek öldü.
Şiirle ilgilenmeye Tıbbiye’de öğrenci iken başlayan Şahabeddin’in eski edebiyat yolundaki ilk çalışmaları, Muallim Naci tarafın dan Saadet gazetesinin edebiyat bölümünde yayımlandı (1885).
Bu yıllardaki eski ve yeni edebiyat tartışmaları sırasında Recaizade Ekrem ve Abdülhak Hamid etkisinde yeni tarz şiirler yazmaya başladı.
Gülşen dergisinde ve sahiplerinden olduğu Sebat dergisinde çıkan şiirlerini Tamat (Saçma Sözler. [1887]) adlı kitabında topladı.
Daha sonraki yıllarda fransız edebiyatını yakından tanımaya başladı.
Sembolist ve Parnasyen şairlerden etkilendi.
Saadet, Maarif, Hazine-i Fünun, Mektep dergilerinde Verlaine, Mallarme gibi şairlerden de aldığı etkilerle yazılmış, şekil ve fikir bakımından yeni şiirleri yayımlandı.
Mektep dergisinde birleşmiş olan arkadaşlarıyla birlikte, Tevfik Fikret tarafından yönetilen Serveti fünun dergisine şiir, hikâye ve seyahat mektupları yazdı (1896-1901).
Bu dergi hükümet tarafından kapatılınca bir süre yazı yazmayı bıraktı.
II. Meşrutiyetin İlanından sonra seyrek olarak şiir yazdı.
Asıl çalışmaları arasında edebiyat ve siyaset makaleleri, seyahat yazıları, vecizeler, oyunlar yer aldı.
Tevfik Fikret ve Halid Ziya ile birlikte Servetifünun edebiyatının üç temsilcisinden biri olan Cenab Şahabeddin, toplum konularından uzak, ferdiyetçi bir şiir anlayışına bağlı idi.
Ahenk ve şekil meselelerine büyük önem veriyordu.
Sanatı, mecazlara, istiarelere, unutulmuş farsça ve arapça sözlere, imaj bakımından şaşırtıcı tamlamalara dayanıyordu.
Mektep mecmuasında çıkan Terane-i Mehtap (1896) şiirindeki «Saat-i Semen-fâm» (Yasemin Kokulu saatler) tamlaması üzerine Ahmed Midhat Efendi, Sabah gazetesinde yayımladığı «Dekadanlar» yazısı ile Cenab’ın ve arkadaşlarının şiirlerini «anlaşılmazlıkla suçladı.
Cenab Şahabeddin bu tartışma sırasında ve daha sonraki yıllarda kendi şiir anlayışını savunan sert tenkit yazıları da kaleme aldı.
Şiirlerinde konu bakımından «sanat sanat içindir» anlayışına bağlı olan Cenab Şahabeddin. biçim bakımından da «serbest müstezat», «sone» gibi yeni şekiller kullandı.
Kelimelerin ses değeriyle psikolojik atmosferi birleştirdi.
Ahengi sağlamak için, ancak sözlüklerde yer alan kelimeleri kullandı.
Bu yönüyle halk dilinden uzaklaştı. Ömer Seyfeddin ve arkadaşlarının 1911’de Genç Kalemler dergisiyle başlattığı «Yeni lisan» hareketine cephe aldı ve sürekli tartışmalara girdi.
Bununla birlikte 1920’den sonra kendisi de yazılarında sade Türkçeye yer verdi.
Ahenk kaygısı İle «milli vezin»e karşı «aruz vezni»ni savunan ve sadece o vezinle şiir yazan Cenab Şahabeddin’in başlıca temaları, «aşk» ve «tabiat» tır.
Aşk şiirleri arasında hissi ve romantik olanlar (Son Arzu) bulunduğu gibi çok daha maddi ve gerçekçi olanlar da vardır (Don Juan).
Tabiat şiirleri, dış dünya ile psikolojik gerçekleri ustaca birleştirir.
Cenab Şahabeddin’in Evrak-ı Ley al adı ile toplamayı tasarladığı şiirleri ancak ölümünden sonra Sadettin Nüzhet Ergun tarafından kitap haline getirildi (Cenab Şahabeddin’in Hayatı ve Seçme Şiirleri) [1935].
Nesir yazıları arasında ilk önemli eseri Servetifünun’da tefrika edilen Hac Yolunda’ dır (1896).
Daha sonra Suriye Mektupları (1917), Avrupa Mektupları (1919) gibi gezi notları yayımlandı.
Bunlarda gözlemlerinden daha çok şahsi düşünceleri hakimdir.
Üslûp bakımından sanatkârane nesrin özelliklerini taşır.
Söyleyiş ustalığına ve süse geniş yer verir. Cümle yapısında şekil endişesi gözetir; birbirini takib eden fiillerde değişik zamanları kullanmaya dikkat eder.
Evrak-ı Eyyam (1915). Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh ve Tiryaki Sözleri (1918) kitaplarında toplanan sohbet, tenkit ve deneme yazılarında üslûp titizliğiyle birlikte geniş bir edebiyat kültürü ve alaycı bir zekânın izleri görülür.
Meşrutiyet yıllarında tiyatro ile de ilgilenen Cenab Şahabeddin’in tek perdelik iki oyunu vardır.
Bunlar 31 Mart olayıyla ilgili Yalan ve görücüyle evlenme konusu üzerinde duran Körebe adlı komedidir.
Osmanlı Donanma cemiyetinin repertuvarında yer alan Merdud Aile oyunu 3 perdelik bir dramdır.
Hüseyin Suat Yalçın ile birlikte yazdığı Küçük Beyler veya Derse Devam Edelim adlı vodvili, sonradan Züppeler adı ile operet haline getirildi.
Edebiyat tarihiyle ilgili bazı makaleleri,
Kadı Burhaneddin (1922) ve Shakespeare (1931) hakkında birer kitabı vardır.