Nicolo Barbaro | Ansiklopedik Bilgi |
Nicolo barbaro kimdir,Nicolo barbaro kuşatma günlükleri,Nicolo barbaro diary of the siege of constantinople,Nicolo Barbaro (XV. yüzyıl)-Venedikli hekim. Venedik’in ünlü ve soylu bir ailesindendir.
Türklerin İstanbul’u kuşatması sırasında Bizans’a yardım için İstanbul’a gelen Venedik gemilerinden birinde cerrah olarak bulunuyordu.

O tarihlerde şehri Türkler’e karşı savunan Bizans askerlerinin arasında yer aldı.
İstanbul fethedilmeden önce buradan ayrıldı.
Venedik’e döndükten sonra kuşatmayı anlatan rûznâmeyi (günlük) kaleme aldı.
Bu eser, diğer Avrupalı yazarlar gibi tarafsız olmamakla beraber bir ölçüde gerçekleri yansıtıyordu.
Bu bakımdan İstanbul kuşatmasını anlatan kaynaklar arasında en güvenilenidir.
Barbaro günlüğüne şu şekilde başlar:
“Bu kötü bahtlı Konstantiniye beldesinde bizzat bulunduğumdan, Sultan Murad’ın oğlu Mehmed Bey ‘in, bu koca Türk’ün yaptığı savaşa, Konstantiniye’ninalınmasıyla sonuçlanan kuşatmaya dair cereyan eden bütün olayları her akşam kaydetmeye karar verdim…
Bu yazılar topluluğunda kuşatmama başından şehrin düşüşüne kadar meydana gelmiş bütün çarpışmaların eksiksiz kayıtlan okunacaktır… ”
Niccolo Barbaro, kitabının bir yerinde de fanatik katolik duygularına kapılarak iftirâlarda bulunmaktan kendini alamaz:
“Çok önemli bir anda, büyük savaşın başlamasından bir gece evvel, kuvvetlerinin komutanı, âdeti olduğu üzere sarhoş oldu… ”
Bazı Türk tarihçilerine göre, 1453 yılında Bizans’a yardım için gelen N. Barbaro’nun tarafsız bir gözlemci olması imkânsızdı.
Nitekim, fetihten 10 yıl sonra “İstanbul’un Kuşatması ve Zaptı Hakkında Rûznâme” adlı eserinde, o tarihçi Dukas’tan daha büyük bir Türk düşmanı olduğunu, Türkler hakkında, “Barbarlar, vahşiler, yırtıcılar, dinsizler, putperestler!” gibi sövgüleriyle ispatlanmaktadır.
O öyle koyu bir Venediklidir ki, ticarî rekabetin doğurduğu çıkar çatışmasından dolayı Cenevizliler hakkında da ağza alınmayacak sözler söylemektedir.
Meselâ: “Bu köpek Cenevizliler…” yollu yazılar yazmaktan çekinmemiştir.
Batılı tarihçiler, N. Barbaro’yu pek beğenirler.
Fakat, Alman bilim adamı, Schlumberger, Barbaro hakkında bazen “Pek gerçekçi” diyerek göklere çıkarırsa da bazen de: “Şayan-ı nefret yalan söyledi” diyerek onu çamurun içine yuvarlamaktadır.
N. Barbaro, dili uzun ve iftiracı bir gözlemci olduğu ölçüde korkak biriydi.
Yardımına geldiği Bizans’ta Türk donanması karşısındaki titreyişini eserinde de gizleyemez:
“…Filomuzun, bu fostları, limanın içinde gören kumandan ve mürettebatının kapıldığı korku tasavvur edilsin!… Ateşten de korkuyorduk.
Haliç’teki Türk gemilerinin zincirin gerisinde yerleşmiş olan sefinelerimizi ateşlemeyi başaracakları düşüncesiyle titriyorduk.
Bu yırtıcı Türklerin yarattığı büyük dehşetin etkisiyle gece gündüz durmadan.. ”
Bütün korkaklar gibi N. Barbaro da kalemiyle saldırgandır.
İstanbul kuşatmasını yazarken: “İnfilaktan hâsıl olan duvar kütlesi gerisinde saklanan köpekler gibi yırtıcı bir alay Türk yeniden surlara atıldı, hepsi kudurmuş ve vahşi hayvanlar kabilinden birbirlerini iterek gedikten şehrin içerisine girdiler.
Saldırganların çoğu oldukları yere serildiler.
Diğerleri de püskürtülerek, dışarıya atıldı.
Hemen tümü (Yani 30 bin Türk) mazgalların önünden geçinceye kadar öldürüldü.
Bu defa… Rumlar, bu şerir putperestlere karşı zafer kazanmak için…” gibi ipe sapa gelmez, gerçekle ilgisi olmayan yazılar yazmıştır.
N. Barbaro, eserinde sürekli olarak, “Müslümanlar” hakkında “Putperest” deyimini kullanmıştır. Bu onun kendilerinden başka inanç taşıyanlara büyük kin beslediğini gösterdiği gibi, hiç bir zaman tarafsız olmadığını da açıklamaktadır.
Türk ansiklopedileri bir çok maddelere yabancı eserlerden hiç bir incelemeye ve araştırmaya gerek görmeden aktardıkları için N. Barbaro’nun İstanbul kuşatması hakkındaki eserini en güvenilir bir kaynak olarak sayfalarına geçirmişlerdir.
Schlumberger bir yazısında Barbaro hakkında:
“…Bir Ceneviz gemisinde cerrah olup, müthiş muhasara süresince İstanbul’da bulunmuş olan Nikola Barbaro ‘nun bıraktığı rûznâme önemlidir” derken, diğer taraftan da öyle alçaltmakta ve öyle yerden yere çalmaktadır ki, Barbaro’nun Türk hücumunun başladığı sırada Jüstinyen’in gereksiz yere mevkiini tüketmesini yazmasını ele alarak şöyle demektedir:
“Bu hikâye şayan-ı nefret bir yalandan başka bir şey değildir”
Eserin orijinal nüshası Venedik’teki San Marco Kilisesi’ndedir.
Eser, 1856 yılında “Giornale dell’assedio di Canstantinapoli 1453 (1453 İstanbul Kuşatması Günlüğü)” adı altında Viyana’da basılıp yayınlanmıştır.