Hakkında Bilgi

Hakkında Bilgi,Ansiklopedik Bilgi

Tarih

Mehdeviler | Tarikatlar Tarihi |

Mehdeviler Seyyid Muhammed Mehdi adına kurulan tarikata bağlanırlar.

Seyyid Muhammed (1443 – 1504) oniki imamın sonuncusu olan Muhammed Mehdi’nin adını alarak, daha çok şia inançlarına dayanan bir tarikat kurdu.

Onun düşünülerini, inançlarını benimseyenler zamanla çoğaldılar; Ahmedâbâd ve Gucerat illerinde tekkeler, zaviyeler açtılar.

Seyyid Muhammed’in Mehdi olduğunu, insanları doğru yola getirmek, din bakımından aydınlatmak için yeryüzüne indiğini, dünyaya yeni bir mutluluk getireceğini ileri sürdüler.

Bu konuda, Ölmediği, bir süre için göze görünmez olduğu söylenen onikinci imam Mehdi’nin adından ve onunla ilgili batıni inançlardan geniş ölçüde yararlandılar.

Tarikatın sünni inançlara dayandığını ileri süren Seyyid Muhammed Mehdi, vaızları, dersleri ve konuşmalarıyla kısa bir süre içinde birçok kimseyi çevresinde toplamayı başardı.

Mehdeviler, şeyhleri olan Seyyid Muhammed’in ölüleri dirilttiğine, hastaları iyi ettiğine, körlerin gözlerini açtığına, dilsizleri konuşturduğuna v.b. pek çok olağanüstü başarı gösterdiğine inanırlar; bu inançlarını her yerde yayarlardı.

Kendileri gibi düşünmeyenleri düşman sayarlar, onlara gayri mehdi derlerdi.

Mehdevilerin kendilerine göre özel düğünleri, törenleri, ibadetleri vardır.

Mehdi’nin son peygamber olduğunu, ondan sonra kimseye peygamberlik verilmeyeceğini, yeryüzündeki kötülüklerin ancak ona inanmakla, onun dediklerini yapmak ve yaymakla ortadan kalkacağını iddia ederler.

Tarikat inançlarını serbestçe yayan mehdevilerin davranışları, bazı devlet gamlarının ilgisini çekti.

Tutumlarının, tarikat geleneklerinin hiç bir islâm mezhebiyle bağdaşmadığı, şia mezhebinden görünmelerine karşılık, inançlarının şia düşünceleriyle de uyuşmazlığı ileri sürüldü.

Bu yüzden Gucerat sultanı Muzaffer I zamanında (1513-1526) tarikat faaliyetleri yasaklandı, yakalananlar ağır cezalara çarptırıldı; Bazıları öldürüldü.

Mehdeviler, bütün bu ağır cezalar karşısında yılmadılar; tarikatlarının gelişmesine, inançlarının daha geniş çevrelerde yayılmasına çalıştılar.

Kendilerini, bulundukları yerin, içinde yaşadıkları halkın dinine, inançlarına bağlı gösterdiler, inanç bakımından çevreye uyma (takıyye) yolunu seçtiler.

Ahmedâbâd valisi Evrengizib, 1645’te mehdevilerin gerçek inançlarını aralarına soktuğu casuslarla öğrenince, her türlü çalışmalarını, inançlarını yasakladı; tekkelerini kapattı, birçoğunu öldürttü.

Buna karşılık mehdevilerin sayısı gene çoğaldı.

Başka illerde gelişme ve yayılma gösterdiler.

Mehdeviler, daha çok eski puta tapıcı çağlardan kalan, zamanla biçim değiştirerek islâm düşüncesinin içine sızan inançlara bağlıdır.

Onikinci imam Muhammed Mehdi’nin mehdevi tarikatının kurucusu Seyyid Muhammed Mehdi’nin kişiliğinde ortaya çıkışı inancı, insan ruhunun ölmezliği, zamanla başka bir varlıkta, başka bir canlıda ortaya çıkacağı (tenasüh) görüşüne dayanır.

Bu görüş, tek tanrıcı dinlerin ortaya çıkışıyla biçim değiştirdi; ruhların gövdelerden önce yaratıldığı, ölümsüz olduğu görüşünü savunan dini inançlarla kaynaştı.

Hıristiyanlık ve Müslümanlıkla ortaya çıkan ruhun ölmezliği, ölümden sonra, geldiği yere (aslına) döndüğü inancı, eski felsefe akımlarının çoğunda, eski hint ve İran dinlerinde vardır.

Mehdeviler tarafından değişik yollardan öğrenilerek benimsenen bu inançların kaynağı gene dinlerdir.

Mehdevilere göre dünya, haksızlıklarla, kötülüklerle doludur.

Bunları yapanlar birtakım insanlardır.

Zamanın yasaları, yönetimleri onları doğru yola getirmeye, başkalarının hakkını yemekten alıkoymaya yetmez.

Bunların önüne geçmek, insanları yuvarlandıkları kötülük, haksızlık uçurumundan kurtarmak için gökten dünya işlerini çok iyi bilen birinin, daha önce göklere çıkan, ölmeyen Mehdi’nin gelmesi gerekir.

Mehdi’nin gelmesi bazı olağanüstü belirtilere bağlıdır.

Bu belirtiler inançların, dini söylentilerin bildirdiği nitelikte, kimde ortaya çıkarsa, Mehdi, o kimsenin varlığında görünüş alanına çıkar (zuhura gelir).

Bütün bu olağanüstü belirtiler Seyyid Muhammed’de vardır.

öyleyse Seyyid Muhammed, din kitaplarının, günün birinde ortaya çıkacağını bildirdiği Mehdidir, sözlerini yerine getirmek, düşüncelerini yaymak gerekir.

Mehdevilere göre İnsan, dünyanın durumuna, içinde olup bitenlere bakmalıdır.

Kötülükler, adaletsizlikler, dinsizlikler hep kıyamet belirtileridir.

İnsanların doğru yoldan çıkması, adaletsiz sultanların, devlet yöneticilerinin işbaşına gelmeleri, güçlülerin güçsüzleri ezmeleri dünyanın sonunun geldiğini gösterir.

Dünyayı düzeltmek ve kötülüklerin önünü almak, insanların elinde değildir.

Bunu yapmaya onların gücü yetmez.

Bu yüzden, gökten gelecek kurtarıcıyı, daha önce adı bildirilen Mehdi’yi beklemek gerekir.

İçinde bulunduğumuz zaman,ın Mehdi’nin geleceğini önceden bildiren inançlardaki zamana uygundur.

Bir yanıt yazın